• Reklam
  • Künye
  • İletişim
  • ABONE OL!
  • GENÇ'e Yazı Gönder
  • Atölye Çalışmaları
    • Yazı Atölyesi
    • Fotoğraf Atölyesi
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS
Kısa yoldan ABONE olmak

logo

  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
Anasayfa
  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
  • GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!
  • Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!
  • GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!
  • Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız
  • GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!
  • Kötülüre Karşı Farkındalık Şart
  • GENÇ Dergi Ekim 2024 Sayısı Çıktı!
  • Bazen Etkili Bir Kulüp, Bir Ömrü Işıldatır!
  • GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!
  • Çiçeği Erkeklere Kaptırdık
  • GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!
  • Güzel Olacağım Derken Ucube Hâle Gelmemek Lazım!
  • GENÇ Dergi Temmuz 2024 Sayısı Çıktı!
  • Renkli Propagandanın Ardında Çok Büyük Dramlar Var
  • ANASAYFA
  • Gezi - Yorum
  • Cehennem Kuyusu

Cehennem Kuyusu

27.07.2019 02:20
Gezi - Yorum
2884
Hande Berra

Dağın tepesindeki muhteşem araziye sahip olduğu gün Monteiro’nun en mutlu günüydü. Mason ayinleri için cehennem adını verdiği bu görkemli kuyudan sadece günahsızların çıkacağına inandı. Oysa dünya, ananın karnına bıraktığı misafirlerin gizli geçitleri keşfetmesi sadece bir tesadüftü.

Yorgun halatlar inleyerek gerildi. Kadınlar, çocuklar el salladı sevdiklerine. Kıyı boşalana kadar kıpırdamadan kızgın güneşin altında kolları sıkı sıkı bedenine dolanmış bekledi yaşlı kadın. Buğulu bir ses duyuldu, yükselişi yakarış, vuruşu sızı… Kemikli elleri kıvrılarak gökyüzüne uzandı kendi etrafında dönerken. Dalgaların sesini, ıstırabı, özlemi, notalara taşıyan kadını hiç kimse görmedi. Fado’yu* sadece en son sırada oturan kürek mahkûmu duydu. Gemi ufukta yok olup dünya düz diyenleri yalanlarken martılar kıyıya dönüp ıslak kayalara tünedi. Dalgalara saklanmıştı ölüm ve özgürlük.

Gemiciler Yeni Dünya’ya açılmadan önce Belem Kalesi’nden emir zarflarını aldılar. Kaderleri saklıydı kırmızı mumla mühürlenmiş kâğıtta. Kan mıydı yoksa altın mı onları bekleyen…

Vasco da Gama’nın Hindistan’dan getirdiği beyaz taşlarla yapılan Jeromino Manastırı günün ilk ışıklarıyla aydınlanırken Portekiz kraliçesi gibi resmedilen Meryem’in, İsa’nın ve papazın iznini almak için Manuel tarzı süslemeler arasından ilerledi denizciler. Mermer lahitler kraliyet üyelerine ayrılmıştı. Ayasofya Bizans için neyse Jaromino’da Portekiz kralları için aynı anlamı taşıyordu. Tam altmış yılda karabiber vergileriyle yapıldı bu mabet.

Bugün ne vaftiz havuzunda kutsanan bir denizci ne de sevdiğinin korkunç girdaplardan kurtulup geri dönmesi için dua eden bir kadın var. Onlarca turist rehberlerden mermer kabartmaları süsleyen denizcilik sembollerinin, tropikal meyvelerin anlamını dinliyor. Günah çıkarma odalarının siyah kapıları kapalı. Manastır bölümünün avlusuna dolan güneş sütunlu kemerlerden geçerek bir zamanlar rahiplerin dolaştığı koridorları aydınlatıyor. Şair Pessoa, Camoes ve Vasco da Gama’nın lahitleri nefler arasına dizilmiş. Şiirlerini farklı isimlerle imzalayan Pessoa’nın kabrinde hangi şair yatıyor bilinmez. Belki yarattığı tuhaf, kuşku dolu farklı kültürleri, sanatsal poetik anlayışları olan karakterler ölümünden sonra bıraktığı yazı dolu sandıktan dışarı dökülmüşlerdir. Belki de şiirleriyle birbirine laf atan Pessoa’nın iki farklı kişiliği barışıp dost olmuştur.

Nehre doğru yürüyorum, yelkenleri şişmiş mermerden bir karavel* heykeli kayalardan burnunu uzatmış sulara değmek için can atıyor. En önde okyanusa hiç açılmadan denizci lakabını almış, işi gücü harita ve bilgi toplamak olan Prens Henry ve arkasında onu takip eden kaşifler. Aralarındaki tek kadın ise Kraliçe Felipa. Yere kazınmış dünya haritasının her köşesine, adı sanı duyulmamış topraklara, iğne ucu kadar adalara ayak basıyorum sıra Türkiye’ye geldiğinde çantamda sakladığım mavi parlak kâğıda sarılı şemsiye çikolatayı tam İstanbul’un üstüne bırakıp Belem Pastanesi’ne nata yemeğe gidiyorum. Sıcak muhallebi tereyağlı hamuru yumuşatmamış, çıtır çıtır ediyor ve fırında kızaran karışım yavaş yavaş akıyor tabağıma.

Yedi tepeli Lizbon’u sarı tramvayla geziyorum. Büyük depremden sonra yeniden imar edilen şehir kaleden kuş bakışı görünüyor. Devlet binalarının çoğu Lizbon sarısına boyanmış. Arnavut kaldırımlı ara sokaklar kıvrılarak iniyor meydanlara. Eskiden çalıntı mallar satılan Hırsız Pazarı’nda ikinci el satışlar yapılıyor. Mağrip mimari tarzının hâkim olduğu Alfama’da birbirine sırt sırta dayanmış binaların balkonlarında çamaşırlar, duvarlarda rengarenk grafitiler. Okuldan çıkan çocuklar dondurmacıya uğrayıp zamanın eskittiği taş merdivenlerden aşağı yuvarlanan misketler gibi hızla, susmadan ve aynı zamanda dondurmalarını yalayarak iniyorlar.

Se katedrali adı unutulan bir caminin üstüne yapılmış. Müslüman izi bırakmamak için tuz ve suyla yıkamışlar kalıntıları. Yağdanlıklar boş, birkaç mum yanıyor İsa’nın ayakları altında. Bir yakarış, bir kurban belki de bir tövbe yükseliyor alevlerden. Kapıdan çıkınca dönüp arkama bakıyorum, iki saat kulesiyle taçlanan katedralde camiden iz yok. Bağıra bağıra ezan okumak geliyor içimden. Bir zamanlar Müslümanların dolaştığı sokakta Esma-ül Hüsna’yı mırıldanarak yürüyorum.

İki mahalleyi birbirine bağlayan bir asansörle çıkılıyor Chiado’ya. Demir merdivenleri tırmanıp okyanusa dönüyorum yüzümü. Yayalara ayrılan sokakta dükkanlar, kahveler peş peşe dizilmiş. Yüzleri boyalı sokak sanatçıları taş bebekler kadar kıpırtısız. Kemancının parmakları havada asılı kalmış önündeki kutuya birkaç sent düşmesini bekliyor. Bir köşede bronzdan Pessoa banka oturmuş gazete okuyor, zihninde onlarca şair.

Lizbon’da bu topraklara ait olmayan bir müze var. Üsküdarlı koleksiyoner iş adamı olan Gulbenkian İstanbul’da kendi adına özel müze açmasına izin verilmeyince bütün antikalarıyla beraber Lizbon’a göç etmiş. İslam ve Türk eserlerinin sergilendiği bina ise sadece bu koleksiyon için dizayn edilmiş. Mısır’a ait çömlekler gizli geçitler kadar karanlık salonlarda, el dokuması halılar yemyeşil çayırlara bakan odalara serilmiş, cam korumalar arkasında el yazması Kur’anlar, camilere ait çiniler dinsiz bir duvara yapışıp kalmış.

Kaldırımda bir mezar taşı doğum 1922 ölüm 2010 yazıyor. Jose Saramago Vakfı’nın önündeki zeytin ağacı yazarın doğduğu yerden getirilmiş, ekildiği toprak yaşadığı Kanarya Adaları’ndan. Külleri çoktan karışmış zeytinin köklerine. Vakfın basamaklarında cümleleri, duvarlarda birçok dile çevrilen kitaplar, bir daktilo ve fotoğraflar. Hayalinde yarattığı kör dünyaya bırakılan yaşanmamış hayatlar kapaklar arasına saklanmış sayfaları çevirmemi bekliyor. Oysa benim kitaplarım evde, elimde kurşun kalem sadece hayal kuruyorum.

Beni Sintra’ya getiren ne Pena Sarayı’ydı ne de Quinta da Regaleira’nın bahçesindeki muhteşem köşk. Yerin yedi kat altına inmek için gelmiştim bu kasabaya. Basamakları saymadan döne döne ulaştım zemine. Mevlevi’nin selamı, tavafın haresi, kurtuluşun katıydı yedi. Altı kollu mason yıldızının tam ortasında durup gökyüzüne çevirdim yüzümü. Yağmur yağsa ıslanır mıydı saçlarım? Bir ağacın kara kuru dalları hayalet gibi kuyunun üstüne uzanmış beni izlerken daha derinlere karanlık dehlizlere yürüdüm. Şelalenin arkasında bir gölet vardı ve bulanık derin sularda gizlenmiş sığ kayalara basarak gün ışığına kavuştum. Bir damla düştü sonra binlercesi.

Dağın tepesindeki muhteşem araziye sahip olduğu gün Monteiro’nun en mutlu günüydü. Mason ayinleri için cehennem adını verdiği bu görkemli kuyudan sadece günahsızların çıkacağına inandı. Oysa dünya, ananın karnına bıraktığı misafirlerin gizli geçitleri keşfetmesi sadece bir tesadüftü. Pena sarayı renkli duvarlarıyla dağın zirvesine kurulmuş bir şato. Kraliçenin terasından ufka uzanan ormanları izliyorum. Güneş saatinin köşesinde günün aynı saati mercekten geçen ışınların ısıtıp ateşlediği küçücük bir top var. Geceleri yalnız uyuyan sarayda yaşam devam ediyor gibi her şey yerli yerinde, işlemeli yatak örtüsünün kenarı aceleden kıvrık unutulmuş, mutfak tezgahında kap kacaklar, çalışma masasının bir çekmecesi aralık. Kral olabilmek için kraliçeyle evlenen II. Ferdinand’ın opera sanatçısı metresi uğruna karısını zehirlediğini ve iki bin çeşit bitkinin süslediği bahçede yeni eşiyle verdiği partileri anlatan efsaneler kulaktan kulağa geziniyor.

Fatıma, futbol ve fado Portekiz’in vazgeçilmez üçlüsü. Beyaz tespihli, güneşten parlak kadının oyun oynayan küçük çobanlara gözükmesiyle başlıyor Fatıma’nın hikâyesi. Hatta çok daha önce Müslüman prensesin kendini kaçıran şövalyeye âşık olmasıyla veya yetmiş bin kişinin toplandığı rüzgârsız bulutlu bir günde güneşin aniden ortaya çıkıp doğa üstü renkler çıkararak üç kere patlamasıyla… Bugün Hıristiyan hac yeri olan Fatıma’yı binlerce kişi ziyaret ediyor ve benim hikâyem Meryem Ana’nın görüldüğü yere yapılan şapelin önünde küçük bir çocuğun avucuma bıraktığı çikolata lekeli mavi parlak bir kâğıtla bitiyor. Daha önce görmediğim bir imza atıyorum yazımın sonuna. Eftandise

*Portekiz halk müziği

*15. Yy yelkenli türü

BU YAZIYI BEĞENİN:

Yazar Hakkında

Hande Berra

1971 yılında doğduğu İstanbul hayatının merkezi oldu. Annesinin tuvallerinde renklerle tanıştı. Kalemleri ve çizmeyi çok sevdi. Rakamlar ve renklerden vazgeçemese de Kadıköy İmam Hatip lisesinde fen bölümünün kaldırılması ve Türk eğitim sistemindeki engeller sonucunda Newport davranış bilimlerini bitirdi. Fırçanın büyüsüyle, simetrinin dans ettiği tezhip sanatına gönlünü kaptırdı. Zevk için yap...

Fikrinizi / Yorumunuzu Bizimle Paylaşın...

Son Manşetler

  • GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

  • Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!

  • GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

  • Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız

  • GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

  • Kötülüre Karşı Farkındalık Şart

  • GENÇ Dergi Ekim 2024 Sayısı Çıktı!

  • Bazen Etkili Bir Kulüp, Bir Ömrü Işıldatır!

  • GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!

  • Çiçeği Erkeklere Kaptırdık

  • GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!

  • Güzel Olacağım Derken Ucube Hâle Gelmemek Lazım!

  • GENÇ Dergi Temmuz 2024 Sayısı Çıktı!

  • Renkli Propagandanın Ardında Çok Büyük Dramlar Var

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • 11
  • 12
  • 13
  • 14
  • Tümü

Benzer Yazılar

Ben-u Sen
Ben-u Sen
Biliyordum bir vakit saki...
Eriza
Eriza
Henüz gökyüzü pembeleşmed...
Siyah Pelerin
Siyah Pelerin
Bento Tren İstasyonu`na ...
Bin Yıllık Çınar
Bin Yıllık Çınar
Ulu Camii`ni Yıldırım Bey...

Genç Dergisi 194. Sayı

POPÜLER YAZILAR

  • Son Eklenen
  • Çok Okunan
  • Haber Merkezi

Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!

GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız

Kötülere Karşı Farkındalık Şart

GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

GENÇ Dergi EKİM 2024 Sayısı Çıktı!

Genç Dergi Mayıs Sayısı Çıktı! 8431318

Bagamoyo Afrika... 4919179

Kasım Sayımız Çıktı! 3490748

Hangi Filmi Neden İzleyelim? (Özel Çalışma) 1187328

Bkz: Doğu Türkistan 402648

En Güzel Cuma Hediyeleri! 287486

10 Soruda Sen Kimsin? 275891

31.12.2024

GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

01.12.2024

GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

01.11.2024

GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

02.10.2024

GENÇ Dergi EKİM 2024 Sayısı Çıktı!

01.09.2024

GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!

31.07.2024

GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!

20.06.2024

Dertle Yüzleşince Dertler Yüzleşince

Tüm Videolar

Video GENÇ

En Önemli Yetenek: Sunum!
Takip Edin

GENÇ Twitter Akışı

@gencdergi kullanıcısından Tweetler
TÜM FOTOĞRAFLAR

FOTOĞRAF GALERİSİ

  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
TÜM YAZILAR

GENÇ BİLİM

  • Yazmak Üzerine Bir Swot Analiz
    İnsanlığın tekâmül süreci...
  • Adâb-ı Muâşeret Hastalıkları ve Edebî İyilik Hâli
    Âdâb-ı muâşeret hastalıkl...

GENÇ FACEBOOK AKIŞI

Genç Dergi

İLETİŞİM

Reklam
ABONE OL!
Künye
Yazarlar
İletişim

GENÇ'ten

GENÇ'e Yazı Gönder
Yazı Atölyesi
Fotoğraf Atölyesi
Psikolojik Danışman
Ödüllü Test










GENÇ Bilişim © 2006 - 2025 . Tüm Hakları Mahfuzdur.
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS