
Hatice Akbal
Ali, bir yandan hastalığı ile savaş verirken, diğer yandan da sosyal medya hesaplarından insanları hayra davet etmek için ciddi bir çaba gösterir. Öyle ki, hastalığının en dayanılmaz anlarında, kan kusmasına rağmen insanları uyanmaya davet ettiği video, birçok insanı derinden etkileyerek, MATW’ın duyulmasına ve sosyal platformlarda ses getirmesine vesile oluşturacaktır.
Birçok insanın, başına gelen hastalığı yahut sıkıntısı sayesinde eksik olduğu manevi gücün farkına vardığını, iyileşme sonrasında ise o tecrübeyle yaratıcısına yakınlaşarak kendisini şekillendirdiğine şahit oluruz. Kimi imtihanından ruh ve beden salimliğinde çıkarken, kimi de dünyaya ait olduğu o süreci sonlandırmak zorunda kalır. Bu ibretlik sonlardan biri de, kanserle ödüllendirilen Ali Banat’a ait.
Ali Banat, kariyeri sayesinde oldukça ihtişamlı bir hayat yaşayan Avusturyalı bir gençtir. Müslüman bir ailede büyür fakat maddenin o çekici gücü, onu kendisine bağımlı kılar ve yaşantısı, o bağımlılık etrafında şekillenir. Maddi hiçbir kaygısının olmadığı bu ihtişamlı dönemde, şikâyetleri doğrultusunda gittiği hastanede kanser olduğunu ve yedi aylık bir ömrü kaldığını öğrenir. Ali, kanserin birçok insanda oluşturduğu ölüm anksiyetesine kapılmaz, kendi deyimiyle bu durumu “Allah’tan gelen bir hediye” olarak görür ve verdiği bir röportajda, tekrar bu kavram üzerine yoğunlaşarak “Allah bunu bana değişmem için verdi, bu çok büyük bir lütuf” diyerek, birçok insanın büyük bir hayranlıkla bakacağı “teslimiyet”e doğru yol almaya başlar. Ona göre hayat, bundan sonra başlayacak ve bu ayrıma “gerçek zenginliğe giden yol” diyecektir.
Ödüllendirildiği kanser haberinden sonra, sahip olduğu tüm mal varlığını hayır işlerinde görmek isteyen Ali, öncesinde şahsi bir girişimle Afrika’nın batısına, Togo’ya gider. Bu girişimde bulunduğu dönemde ülkenin yarısından fazlası, yoksulluk sınırının altında hayat mücadelesi vermektedir. Önceliğini dullar ve çocuklara ayıran Ali, kısa bir süre sonra bunu “Muslims All Around The World (MATW)” (Dünyanın Her Yerindeki Müslümanlar) adıyla kurumsal bir hâle getirir. Bu girişimin yarım kalmaması için de bağış kabulüne başlar ve çeşitli sponsorlarla hedef miktara doğru ilerleme kaydeder. Vefatından sonra da, bu girişimi arkadaşları üstlenerek Ali Banat’ın açtığı yolu genişletme hedefinde olacaklardır.
Ali, bir yandan hastalığı ile savaş verirken, diğer yandan da sosyal medya hesaplarından insanları hayra davet etmek için ciddi bir çaba gösterir. Öyle ki, hastalığının en dayanılmaz anlarında, kan kusmasına rağmen insanları uyanmaya davet ettiği video, birçok insanı derinden etkileyerek, MATW’ın duyulmasına ve sosyal platformlarda ses getirmesine vesile oluşturacaktır.
Bakara Sûresi’nin 216. ayetinde geçen “(..) gerçi o size hoş gelmez, fakat olur ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa o, hakkınızda hayırlıdır, olur ki, siz bir şeyi seversiniz; ama o, sizin hakkınızda bir fenalıktır, Allah bilir, siz bilmezsiniz” ifadelerini yaşayarak gören Ali, doktorların biçtiği yedi aylık ömre Rabbinin yardımıyla yıllar ekler. Üç yılın sonunda, 29 Mayıs’ta aramızdan ayrılır.
Vefatının ardından sosyal medyada yayınlanmasını istediği videoya “Biliyorsunuz ben vefat ettim” cümlesiyle, dinleyeni sarsacak şekilde başlar ve şöyle devam eder:
“Kız ve erkek kardeşlerime vermek istediğim tavsiyelerden birisi de şudur; bu hayatta sahip olduğumuz şeyler, arabalar, para... Her şeye sahibiz elhamdülillah. Ama subhanallah, hasta olduğum dönemde, birçok insan bana ‘kardeşim sen cennetliksin, bunu garantiledin, bu ümmet ve toplum için çok şey yaptın’ diye mesajlar attı. Tüm bunlar yeterli değil. Sadece küçük bir nimetten bahsedeyim, Allah’ın bize bahsetmiş olduğu sabah uyanmak ve banyoya kendi başına yürümek gibi. Bu kabiliyetler benden yavaş yavaş alındı. Bazılarımız Allah tarafından verilen, öleceği zamanı bilme fırsatına sahip olamayabiliyor. Bazıları aniden ölüyor. Çokça hikayeler duyduk, erkek ve kız kardeşlerimizin kulüplerde aşırı dozdan ve benzer şekillerde ölmeleri gibi. Suphanallah! Bir amaç sahibi olmaya çalışın, bir plan sahibi olmaya çalışın, elde etmek için çabaladığınız bir planınız olsun, kendiniz yapmasanız bile başkasının projesine destek sağlayın, sadece bir şeyler yapın çünkü kıyamet gününde vallahi ihtiyacınız olacak. Vallahi bazı zamanlar, öylece yatağımda ağlardım. İnsanlardan bir destek isterdim ve sonra, subhanallah, Allah karşınıza, asla hayatınızın bir parçası olmayacağını düşündüğünüz insanlar çıkartıyor. Var olduğunuzdan bile haberdar olmadığınız insanlar çıkartıyor. Seyahat ederken birçok insanla tanıştım. Çoğu kendi işlerini bir kenara bırakarak Dubai, İngiltere gibi ülkelerden hastalığımda beni görmek için yanıma veya hastaneye geldiler. Bu, Allah rızası için olan bir sevgidir. Sadece ziyaret için 14 saatlik uçak yolculuğu. Yalnızca iyi miyim diye görmek için, suphanallah. Oradaki hasta, endişeli veya stres içinde olan insanlara bir de şunu söylüyorum; endişelenmeyin, eğer gerçekten ihtiyaç duyuyorsanız, Allah hiç beklemediğiniz insanlarla karşılaştıracak. Sadece Allah’a güvenmeniz ve tevekkül etmeniz gerek. Küçük bir tavsiye daha; inşallah bir ya da iki kişiye bir şeyler yapabilmesi için ilham verebilirseniz, unutmayın ki öldüğünüz zaman inşallah onların yaptığı her şey için, İslam’a döndürebildikleri her kişi için siz de mükâfatlandırılacaksınız. Bu da inşallah kıyamet günü yardımcınız olacak.”
Şüphesiz Ali Banat’ın son sözleri, bizlerin öğüt alması için vesiledir.
Allah Alilerin sayılarını çoğaltsın, ondan razı olsun.