
Kurtuba İspanya’nın en mühim şehirlerden birisi ve aynı zamanda Endülüs İslam Devleti’nin merkeziydi. Kurtuba Cami ise İspanya’da Endülüs Emevi Devleti zamanında yapılan en ihtişamlı camimizdir. Endülüs İslam Devletini kuran I. Abdurrahman tarafından Kurtuba’da yaptırılmaya başlanmış. Bağdat’ta bulunan camilerden daha büyük ve görkemli olması hedeflenmiş ve yapımında bizzat I. Abdurrahman çalışmış. Irak, Suriye ve doğunun birçok yerinden getirilen malzemelerle yapılmış, değerli taşlarla süslenmiş. Caminin önemli özelliklerinden biri de sütunlarıymış. Camide 10 metre yüksekliğinde 1419 adet sütun bulunmaktaymış. Camiye girildiğindeki ihtişam bambaşkaymış. Caminin zemininden duvarlarına, mihrabından minberine kadar her bir köşesi özenle ve değer verilerek yapılmış. Kurtuba Cami bu özelliklerinden dolayı muazzam, haşmetli ve son derecede güzel bir eser olarak ortaya çıkmıştır. Sanırım hüzün hikayesi bundan sonra başlıyor... Hristiyanlar, 1492’de Endülüs Devleti’ni işgal edip Kurtuba’ya girince ilk iş olarak bu camiyi yağmalamışlar. Camiye sığınmış olan Müslümanları acımasızca öldürmüşler. En son 1523 senesinde caminin içine bir kilise yapmaya karar vermişler. Kilise yapmak için birçok sütunlar yıkılmış ve camide kalan sütun sayısı 812’ye kadar düşmüş. Böylelikle yapılan kilise caminin ortasında haç şeklinde bir bina olarak kendini göstermiş oldu. Bugün bu binayı ziyaret edenler binanın eskisi gibi olmamasına rağmen İslam mimarisinin bu büyük eserinin büyüklüğü, güzelliği karşısında hayran kaldıklarını ifade ediyorlar. Kurtuba’daki caminin ismi bugün La Mezquita Kilisesi’dir. Bu kelime “Mescid” isminden gelmekteymiş, yani bu ziyaretçilerin burayı bir kilise değil de İslam aleminin büyük ve haşmetli bir eseri olarak gördüğünü gösteriyor.