Türkiye’de az sayıda iyi çevirmen var. Bütün geçimini çevirdiği kitaplara ve oradan gelecek üç beş kuruşa bağlayan iyi çevirmen sayısı ise bir elin parmaklarını geçmiyor. Diğer çevirmenler, çeviriyi ek iş olarak yapıyor. Dolayısıyla çevirideki kalite düşüyor. Peki biz bu az sayıda iyi çevirmenin kıymetini bilebiliyor muyuz? Pek zannetmiyorum. Mütercimliğin en az yazar kadar, bazen yazardan da fazla emek ve yetenek istediğini atlıyoruz. Günlerce gecelerle ne alın terleriyle o eserleri bizim dilimizle buluşturduklarını unutuveriyoruz. Kitapların kapaklarına bile çevirmenlerin ismi yazılmadığı oluyor. Zaten kitap satışlarından çok az pay alan çevirmenlerin hakkını hukukunu koruyacak yasalarımız da ne yazık ki yok. Gelgelelim her yerde emek çığırtkanlığı yapan solcularımız, sol düşünceyi önemseyen yayınevlerimiz bu konuda diğerlerinden daha berbat durumda.
Bu durumun en yakın örneğini geçen ay gördük. Ülkemizin önemli çevirmenlerinden Işık Ergüden, çalıştığı Yapı Kredi Yayınları’na (YKY) açık mektup yazarak ağır eleştirilerde bulundu. Söz konusu mektuptan öğrendiğimize göre YKY, yıllardır basılmakta olan bir kitaba yüzde 6 olarak verdiği çeviri ücretini yüzde 2’ye indirmiş. Bu kitaptan yüzde 6 telifle (satışa bağlı olarak) 2 ile 4 bin lira arasında bir ödeme geliyormuş. Ergüden buna itiraz edince yayınevi de ne yapsa beğenirsiniz, sözleşmeyi feshetmiş. Ve bu duruma karşı bütün emek savunucularının ayağa kalkmasını bekledik ama ne yazık ki çok az kişi hariç kimseden ses çıkmadı. Biz de ister istemez bu iki yüzlülüğe isyan ediyoruz.
Işık Ergüden, Lübnanlı yazar Amin Maalouf’un yanı sıra Tolstoy, Jose Saramago, Jean Baudrillard, Balzac, Eduardo Galeano gibi pek çok edebiyat felsefe ismini Türkçeye kazandırdı. Umarız en kısa sürede emeğinin karşılığını verecek daha iyi yerler bulur.