15 Mart Cuma günü Yeni Zelanda’dan bir haber aldık: Dünyanın en müreffeh ülkeleri arasında gösterilen bu ülkeden gelen haber azılı bir “insan” düşmanının Cuma namazını kılmak üzere camide toplanan cemaate ateş açtığını ve 50 kişinin şehit olduğunu, onlarca insanın da yaralandığını duyuruyordu. Hayatı boyunca İslam ve Türk karşıtlığı hat safhada olan, faşist ve ırkçı eğilimler gösteren Avustralyalı terörist 28 yaşındaki Brenton Tarrant olayın akabinde yakalandı ve yargılanıyor. Otomatik tüfeklerle etrafına mermi yağdıran, bunu da bir “şova” dönüştürerek kafasına monte ettiği GoPro kamerasıyla tüm dünyaya canlı yayınlayan bu terörist, yaptığı tüm nefret çağrılarına, yayınladığı 72 sayfalık manifestoya rağmen herhangi bir olaylar zincirinin fitilini ateşleyemedi, hatta gelinen periyotta milyonlarca insanın islamofobi yerine İslam’a karşı derin bir sempati duymasına neden oldu... Bu şerde de böyle bir hayır varmış demek ki. Yeni Zelanda hükumetinin tavrı da gerçekten çok dikkat çekti. Olayın ardından taktığı başörtüsünü neredeyse hiç “çıkarmayan” Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, “Tarihimiz sonsuza dek değişti. Şimdi sıra kanunlarımızın değişmesinde” dedi ve ülkede ağır silahların yasaklandığını duyurdu. “Hello Brother!” sözünün ise bambaşka bir anlamı var artık... Terör saldırısında hayatını kaybeden Afganistan göçmeni 71 yaşındaki Davud Nabi, camiye girdiği sırada “Merhaba Kardeşim” diye seslendiği teröristin kayda aldığı görüntülerde yer almıştı. Terör saldırısında hayatını kaybeden Davud Nabi, “Merhaba Kardeşim” sözlerinden birkaç saniye sonra terörist tarafından kurşunlanarak katledildi. Görünen tablo, karşımızdaki düşmanın ne kadar tehlikeli, uyanık ve sinsi hareket ettiğini gösteriyor. Gidenler asla geri gelmeyecek; ama kazanan eninde sonunda inananlar olacak. Bu böyle biline...