
Rabia Şerbetçi Kütük
Hz. Mevlana
Dert insana yol gösterir.
Neden Söylemiş Olabilir? Belki de en büyük sıkıntın: İyi hissetme takıntın. Tüm sevinçler, hazlar, eğlenceler başüstüne ama bir dert kapıyı çaldı mı asla evde yoksun. Mesela en son ne zaman bir derde kapıyı açıp içeri buyur ettin?
Mutsuzluğuna üzülüp, öfkene sinirleniyorsun. Haline acıyarak bir olan derdini ikiye katlıyorsun. Halbuki çözüm bu değil ki. Asıl mesele ‘’başına ne geldiği değil, buna nasıl tepki verdiğin.’’ Bazı dertler çok acı, kabul. Peki sadece pasta yiyerek büyüyebilir misin? Maalesef, hayır. Ancak dertlerin sana gösterdiği işaretleri takip edip doğru yola ulaşabilirsin. Bunun içinse yapman gereken: Allah’ın ipine sımsıkı sarılıp, dertlerin sana fısıldadığı sırları duymak.
Bekir Develi
Müslüman’ın değiştirilemeyen bir gündemi olmalı.
Neden Söylemiş Olabilir? Güzel bir konu açma cümlesidir ‘ne var ne yok ?’ Bu soru ile gündem tespit edilir ve muhabbet oradan akar gider. Soru ise: Şu zamanda hangi gündem gerçek?
Modern toplum illüzyonu çok sever ve her dakika ayrı bir ‘trend topic’ ile bizi şaşırtır. Kimi zaman siyasi, kimi zaman ticari, çoğu zamansa malayani bir sürü şey. İnsanların bir şeyler düşünmesine fırsat vermeksizin yeni bir algı oluşturup kaçar gider. Şimdi, tam da burada durup bir düşünmek gerek. Benim gündemimi kim belirliyor? Ben mi yoksa bir başkası mı?
Ne güzel söylemiş Bekir Develi; değişmeyen, değiştirilemeyen bir gündemi olmalı Müslüman’ın. Namazı ihmal etmemek, her şartta Hakk’ı anlatmak, her gün mutlaka Kur’ân okumak, Peygamber Efendimizi biraz daha tanımaya çalışmak. Zira sermaye tükenmekte, gayrısı ziyan.
Ömer Tuğrul İnançer
Dolular dolduruşa gelmez, boşlar dolduruşa gelir.
Neden Söylemiş Olabilir? Yaşadığımız çağ bizi güzelce ambalajlama derdinde. Herkesin paketi şahane olduğundan kimin içinde ne olduğunu anlamak zor. İnsanların çok şık titrleri, her şey hakkında fikirleri ve büyüleyici sosyal medya hesapları var. Peki dolu ile boş bir kefeye konur mu? Haydi kondu diyelim, boş olan kendini ele vermez mi?
Yıllar önce gittiğim bir şehirde yaşadığım güzel bir anı var. Bir dede ve torunu arasında geçen ve aklıma kazınan bir diyalog. Başak tarlasının yanında duran dede torununa dönüp ‘evladım bak; boş başak dik durur, dolu başak eğik durur’ demişti. Kısacık gibi duran bu sözün manası aslında ne kadar büyüktü.
Boş insanın başı dik olur, cehaleti yüzünden her sözün peşinden gider. Dolu insan ise derindir, bin düşünür bir söyler. Önce söze bakar laf mı diye, sonra söyleyene bakar adam mı diye. Kıssadan hisse; dolular dolduruşa gelmez, boşlar dolduruşa gelir.