
Hasret Ali Genç
Daha güçlü sloganlar bulacak, daha mükemmel afişler tasarlattıracak, daha ilginç reklamlar çekecek, daha fazla yere branda astıracak, daha fazla broşür bastıracak, daha büyük sponsorlar bulacak, mekâna daha fazla insan sığacak, daha kritik, daha siyasetin içinden isimleri çağıracağız.
Uf terledim resmen. Düzenlediğimiz programın kalan son işlerini halledip dosyasını kapatmak ne kadar zor ve zaman alıcı bir işmiş. Havanın bu denli sıcak olması da ne tesadüf yani, bayağı bunalttı. Gerçi şu son birkaç saatlik beklemeyi, koşuşturmacayı, yorulmayı niye dert edeceğim. Aylardır ben bu projemi hayata geçirmek için uğraştım. Bütüne oranlarsam verdiğim toplam emeğin karşısında bugün çektiklerimin adı bile geçmez.
Allah’ıma şükürler olsun tam istediğim gibi oldu. İlk tecrübem olduğu için tedirgindim en başta ne yalan söyleyeyim. Elimin ayağımın titrediği, diz bağlarımın çözüldüğü zamanlar oldu. Hele bazen kararsız, tereddütte kalıp karamsarlığa düştüğüm anlarda dilimin tutulmasına ne demeli. Herkes destek verdi sağ olsunlar da büyük programımızı icra etme şerefine erişebildik.
Şimdi yarım sene kadar geriye gidiyorum da fikrin ilk ortaya çıktığı toplantılarımızı anımsıyorum. Sanki çok eski çağlardan kalma bir hatıraymış gibi geliyor. Heyecanlı günlerdi. Aklımıza koymuştuk. Planımızı adım adım belirlemiştik. İş başarılacaktı.
Tabii ilk çözmemiz gereken problem bütçe ve kaynak eksiklikleriydi. Kendi başımıza ya da salt sivil toplum kuruluşumuzun desteğiyle üstesinden gelmemiz mümkün görünmüyordu. Büyük sponsorlar bulmaya ihtiyacımız vardı. Öyle sponsorlar öyle fon sağlayıcıları ki adları ve markaları geçtiği, logoları şöyle bir göz kırpma aralığında görüldüğü anda herkes programa gelmek isteyecek, kayıt olmak için sıraya girecekler, hatta online sistemleri kilitleyecekler. Doğrusu bunun söylendiği kadar rahat halledilebilir bir şey olduğunu ifade edemem. Gecemi gündüzüme katmam gerekti. Telefon trafiğinden başım döndü. Tüm iletişim kanallarını devreye soktum, olabildiğince büyük insanlara ulaşmaya çabaladım. Neyse ki yönetim kurulu üyelerimizden birinin, ülkemizin hesapsız kâr eden sayılı şirketlerinden birinde üst düzey yönetici bir akrabası varmış ki işi bağladık.
Sonraki aşamada ise asıl mesele mekân bağlamında iyi bir yer kapmaktı. Ne kadar araştırdıysam ne kadar sorduysam hayalimdeki salonları, kongre merkezlerini rezerve ettiremedim. Bütün organizasyon boyunca tek şanssızlığımız program için belirlediğimiz tarihlerin başka alanlardaki önemli faaliyetlerin tarihleriyle çakışmasıydı. Bu yüzden düşündüğümüz binalar tutulamıyordu. Pazarlama işindeki genç bir kardeşimin tavsiyesiyle daha akıllıca bir çözüm bulduk. Belki harcamalarımızı daha yüksek tutmak zorunda kaldık ancak programın gerçekleştiği otel tüm beklentilerimizi fazlasıyla karşıladı hamdolsun. Sahne, koltuklar, ses sistemi, ikramlar konusunda güzel performans sergilediler, her şeyi belirttiğimiz ölçülere uygun düzenlemişler. Ama beni asıl memnun eden o ışıklar, o dekor, o manzara ve atmosferdi. İnsanların hayran hayran etrafı seyretmeleri, her köşede farklı bir etkileyici unsurla karşılaşıp fotoğraf çektirmeleri beni çok gururlandırdı. Gerçi etrafı izleyeceğim diye programı kaçıranlar dahi oldu ama kızamıyoru,m onlara da hak veriyorum. Bir de o esnada internet mecralarında paylaşımların yapılması pek mühim bir husustu. Herkes görmeliydi. Herkes bilmeliydi. Bugün bu saatte burada ne önemli bir konu konuşuluyor haberleri bile olmayan o yazık insanlara da ulaşmalıydı yaşananlar.
Reklam ve tanıtım mevzusu üzerine zaten hep kafa yoruyorduk. Bana sorarsanız görsel çalışmalarımız birer harikaydı. Tasarımcılarımızın olağanüstü sonuçlar ortaya koyduklarını itiraf etmeliyim. İtiraf diyorum çünkü kendileri ile süreç boyunca aramız hafif limoniydi. Kavga dövüş götürdük bütün operasyonları. Fakat bu benim bilinçli olarak çizdiğim bir stratejiydi aslında. Yaratıcılıklarını ortaya çıkarmak için onları sert bir şekilde motive etmenin en doğru yöntem olduğunu daha evvelden keşfetmiştim. Doğru bir yol izlemiş olacağım ki hazırlanan reklam filmi nefesleri kesti. Afişler boy boy tüm ilçelerde, ana arter yollarda, toplu taşıma duraklarında sergilenince içinde bulunduğum faaliyetten daha bir keyif alır oldum. Belediyelerden billboard, tabela koparabilmek için de epey uğraştım bu arada. Ama daima alttan aldım ve huylarına gittim. İlişkileri iyi tutmalıyız çünkü nemelazım. Nihayetinde programın en önemli ve en kırılgan noktası bu tanıtım işleri. Asıl buraya yoğunlaşmak gerekli. Burası olmadı mı, tutturamadın mı yandın arkadaş. Gençler, büyükler, kalabalıklar bir göz atsın, bir hayrete düşsünler, bir gelsinler programa… Bu çokluk vaciptir böyle işlerde. Gerisi nasılsa kendiliğinden tamamlanıp örülüyor.
Anlatmam gereken bir başlık daha var. O da şu ki ne iş tutarsan tut, neyin peşinden gidersen git bir açılış, bir tanıtım yaptın mı ya da bizimki gibi bir programı kemâle erdirmeye niyet ettin mi mutlaka adı sanı bilinen yüksek ehemmiyetli kişileri davet edeceksin. Ne yapıp edip orada bulunmalarını temin edeceksin. Şifre yahut püf noktası diye bir şey varsa işte buradadır. Katılımcı, konuşmacı isimler de önem verdiğimiz maddelerden, ama en ön sırada oturacak, kurdeleyi kesecek, mikrofonu alıp bir iki kelam edecek zevat, zurnanın en coşkulu sesini verecek deliğidir. Bize de en öncelikli olarak bu coşku lazımdır. Bu şahsiyetleri de denk getirmek biraz zordur, yine de asla ihmal etmemelidir. Arabayla yollar tepmek, mesafeleri arşınlamak mecburidir. Sonuçta telefonla halletmeye çalışmak ayıp olur. Muhakkak surette ayaklarına gitmek gerekir. Bir şekilde ikna olurlar çünkü onlar da gizlice bunu beklemektedir. Kolay lokma olmadıklarını ispat için bir miktar nazlanırlar ama tatlı söze, protokol teşrifine alışkandırlar hemen yumuşarlar.
O gün her şey beklediğimiz gibi gitti. O gün deyince amma da komik oluyor. Daha birkaç gün geçmedi programın üstünden hâlbuki. Olsun yine de insanın hayatında kaç tane böyle şahane gün var. Hem de işi kuran, yürüten kısımda olunca insan gözünde büyütmeyip de ne yapacak. Konuklar gelmeye başladı. Tanıtımlarımız, reklamlarımız, davetlilerin isimleri işe yaramış ki her taraftan akın ettiler. Otobüs kaldıran topluluklar bile varmış maşallah. Fotoğraf video çekme, sosyal medyada paylaşma furyası başladı ki zaten o bitmeden başlangıç saati geldi. Takım elbisesi içinde jilet gibi görünüşüyle sunucumuzu çıkardık ve bismillah dedik.
Ben program boyunca anlatılan, konuşulan, tartışılan, izah edilen bahisleri, sağa sola koşturup eksikleri tamamlamaya çalışmaktan fazla dinleyemedim açıkçası. Ama kıymetli bilgiler verilmiştir diye inanıyorum. Şimdi hedefim bir sonraki programa odaklanmak olacak. Ama daha iyi hazırlanacağız. Daha güçlü sloganlar bulacak, daha mükemmel afişler tasarlattıracak, daha ilginç reklamlar çekecek, daha fazla yere branda astıracak, daha fazla broşür bastıracak, daha büyük sponsorlar bulacak, mekâna daha fazla insan sığacak, daha kritik, daha siyasetin içinden isimleri çağıracağız.
Bu seferki fena olmadı ama öbürü daha gösterişli olacak inşallah.