Nedim Kaya
Çoğu veli ortaya çıkacak sonuçtan korktuğu için çocuğunun zihinsel kapasitesini test etmeye cesaret bile etmez. Çünkü çocuğu "okumayacak çocuk" grubuna dâhil olur diye ödü kopmaktadır. Oysa okumakla okumamak arasında üçüncü bir ihtimalinde olduğunu unutmamak da fayda var: Mesleki eğitim almak.
Fiziksel performans ve kas gücünün çok önemli olduğu bir işletmede bu iki özelliğe fazlasıyla sahip bir eleman çalışırmış. Eleman verilen her işi memnuniyetle yerine getirir, hem patronunu hem de ailesini ziyadesiyle sevindirirmiş. Kendisine kalsa eleman da mutluymuş ancak bir kusuru yüzünden diğer arkadaşları tarafından alay konusu oluyormuş. Kusur mu? Elemanımızın kafası biraz yavaş çalışırmış. O her yükün altına gocunmadan giren elemanımız sıra zihni bir soruna eğilmeye gelince duraksayıveriyormuş. Arkadaşlarının alayına daha fazla dayanamayan elemanımız sonunda sorunun kaynağının eğitimsizlik olduğuna karar verip ara verdiği eğitime dönmeye karar vermiş. Ebeveynlerini ikna edip bölgesel yatılı bir okula kaydını yaptırmış. İşvereninin uyarılarına ve ısrarlarına rağmen işi bırakıp okula başlamış.
Sonuçta işletmemiz en iyi elemanını kaybetmiş ama kaybeden sadece işletme olmamış. Elemanın anne babası kaybetmiş çünkü hayata erken atılıp aile bütçesine katkıda bulunan evlatlarının bu katkısından mahrum olmuşlar. Okul kaybetmiş çünkü asla okuyarak bir yere gelemeyecek bir insana dört koca yıl emek ve para harcamış. Devlet kaybetmiş çünkü eğitim sisteminin istatistiğine eksi katkıda bulunacak bir çabaya sponsor olmuş. Sınıftaki diğer öğrenciler kaybetmiş çünkü dört yıl boyunca onları yavaşlatan bir ders programına ayak uydurmak zorunda kalmışlar. Öğretmenler kaybetmiş çünkü sınıfın en yavaşını eğitmek için sabır ve performans sınırlarını alt üst etmişler. Vatandaş kaybetmiş çünkü bütün bu kayıpları vergileri ile telafi etmek durumunda kalmışlar. Nihayetinde elemanımız dört yıl sonra terk ettiği fabrikasına geri dönmüş ama kayıp yılların telafisi mümkün olmamış.
Bu hikmetli hikâyeyi kafamdan uydurmadım çünkü henüz o seviyeye gelemedim. Üniversite yıllarında İngilizce öğrenmeye çalışırken bir okuma parçasında rastlamıştım. Zaten dil öğrenenler ağır diye okuma parçalarından nefret ederler ama aslında kısa bir metinde olabildiğince bol ve ilginç mesajı vermeye çalışan naşirler çok okunası konular koyarlar metinlerine.
SBS, OGS, LYS vs. gibi kısaltmalarından gına geldiğimiz milyon çeşit istikbal sınavının havada uçuştuğu bu günlerde ebeveynlerin konuya bir de bu gözle bakmasını istedim. Çoğu veli ortaya çıkacak sonuçtan korktuğu için çocuğunun zihinsel kapasitesini test etmeye cesaret bile etmez. Çünkü çocuğu "okumayacak çocuk" grubuna dâhil olur diye ödü kopmaktadır. Sonuçta konu komşu ve akrabanın çocuğu falanca üniversiteye giderken kendi çocuğunun liseden terk olması kendisince onun ebeveynlik performansı açısından bir başarısızlıktır. Bunda toplumun ideal insan olarak okumuş yazmış insanı göstermesi rol oynadığı gibi, okuyup yazmayanın çok insani olmayan şartlarda çalışması da önemli olmaktadır.
Oysa okumakla okumamak arasında üçüncü bir ihtimalinde olduğunu unutmamak da fayda var: Mesleki eğitim almak. Bugün Kadıköy`de 6 aylık kurslarla birçok üniversite mezununa kapalı olan iş alanlarında kapıyı sonuna kadar aralayacak imkânlar bulabilirsiniz. Hatta üniversite ve yüksek lisans eğitiminden sonra dönüp dolaşıp bu kurslara dâhil olanlara rastlayabilirsiniz. Ülkemizde çok gelişmiş olmasa da ilgiden mahrum meslek liselerini tercih edebilirsiniz. Bu eğitim kurumlarının size veremeyeceği tek şey komşunun işsiz oğlunun çerçeveletip astığı o süslü diplomaya sahip olmamanızdır. Kız istemeye falan giderken dezavantajını yaşar mısınız bilinmez ama inanın ki işsize de kolay kolay kız vermiyorlar.
Çocuklarının istikbali için dershane kapılarını aşındıran, en önemlisi de çocuklarını at yarışına koşturan ebeveynler olaya bir de bu gözle baksınlar istedim. Neticede çocuğumuzun ne fıtratını belirlemek tamamen elimizde ne de Allah vergisi zekâlarını radikal şekilde değiştirmek. Onu olduğu yerde en faydalı insan yapmak her halde en hayırlısıdır. Bir de son imtihana hazırlamaktır en önemlisi, tek gölgenin olduğu günde o gölgeye sığınabilenlerin imtihanına