• Reklam
  • Künye
  • İletişim
  • ABONE OL!
  • GENÇ'e Yazı Gönder
  • Atölye Çalışmaları
    • Yazı Atölyesi
    • Fotoğraf Atölyesi
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS
Kısa yoldan ABONE olmak

logo

  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
Anasayfa
  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
  • Düşerek Büyüyen Bir Çiçeğiz
  • Eğer Ölürsem Benden Başka Kimseyle Evlenme!
  • Ölümün Hikâyesi
  • Yetim: İnsanlığı Yetiştiren İnsan
  • Gönül Elçileri Konuşuyor!
  • Ringelmann Etkisi: Bireyin Psikolojik ve Fizyolojik Süreci
  • Rahmet Dolu Misafir
  • Her Kesrette Bereket Var Mıdır?
  • Yeni Dünyanın Ebabilleri
  • Bu Da Geçer Ya Hu
  • Tüm Mutluluklar Yürekte
  • Dünya Yine De Yaşamaya Değer Bir Yer
  • Ecdada Vefa(!)
  • Deliriyor Muyuz Yoksa Işıklar Mı Kısıldı?
  • Bireycilik Tufanı
  • Kendine Merhamet Etmeyi Unutan İnsan
  • Şu 10 Kişinin Cennetlik Olduğunu Duydum
  • GENÇ Dergisi Haziran 2022 Dosyası #1
  • ANASAYFA
  • İzi Kalır
  • İncitme, İzi Kalır!

İncitme, İzi Kalır!

01.01.2019 21:47
İzi Kalır
4434
Emre Topoğlu

Bugün eski fotoğraflar geçti elime… Bakarken özlemeyi bile özlediğimi fark ettim, duygu fakirliğimin tam ortasında… Hakikaten insan geçmişi ne kadar da özlüyor değil mi? Aslında herkesin bir geçmiş özlemi olmasının makul sayılabilecek gerekçeleri tükenmez, biliyorum. Ancak daha farklı, daha özel bir anlamı; sebebi olmalı diye geçti içimden. Biliyorum ki tüm özlemler, en geriye, en başa, ilk başladığımız yere ait…

90’lı yılların başı… Yeni eğitim-öğretim yılı… Hoş ben işin hep öğretim kısmına takılmışımdır ama bu konumuz değil şimdi diye geçiyorum. Yine okul değişmiş, yeni okulumdaki ilk günüm. Öğretmenimiz “aramıza yeni katılan arkadaşlarınızı tanıyalım!” diye kaldırdı bizi tahtaya... Toplamda üç kişiyiz. “Hadi kendinizi tanıtın ve okulda öğrendiğiniz bir şarkıyı söyleyin bize!” demez mi? Yapma be öğretmenim, yaktın sen şimdi bizi…

Zira kastettiği şey belki bir çocuk şarkısı ama ben birazdan şaşkın bakışlar arasında yanık sesimle “Ekin ektim çöllere” okumayı düşünüyorum, zira başka şarkı bildiğim falan da yok zaten. Nitekim öyle de oldu ve ben başladım “Ekin ektiğim çöllere de, yoldurmadım ellere! Dünya dolu yâr olsa da, alacağım bidene!” diye sınıfı inletmeye… İşte bu yanık türkünün de bir hikâyesi var elbet çocuk yüreğimde. Hadi öyleyse hikâyemize geri dönelim:

Bahsettiğim okula ve muhite taşınmadan takriben birkaç sene önceydi. Şu bizim meşhur mahallede oynarken bir araba yanaştı kapımıza. Arabanın sizin kapınıza yanaşması çok önemli, zira herkeste araba ne gezer. O bakımdan muazzam bir itibar meselesi, arabalı bir misafirinizin gelmesi. Toplaştık tabii başına ama hiç beklediğim gibi bir tablo yoktu maalesef ortada; zira içinde babam, ayakları alçılı bir vaziyette... Çalışırken düşmüş, ayakları kırılmış, “buna şükür!” sözleri kulaklarımda. İyileşir elbet yakında dediler. Yalan olmasın, babasını çok göremeyen bir çocuk olarak sürekli evde olacağını bilmek, bir yanımda sevinç vesilesi ama belli etmiyorum… Uzunca bir süre sonra, ayak kemiklerinin yanlış kaynadığı, tekrar kırılıp, tekrar alçılanacağı haberini aldık. Ben o zaman küçüğüm, geçim derdi falan da umurumda değil pek ama bizimkilerin tedirginliği, babamın mahcubiyetini net hatırlıyorum. Hatta çalışamadığı için gizli gizli ağladığına bile şahit olmuşluğum vardır.

Bir süre sonra böyle olmayacağı anlaşılmış olacak ki, büyük abim bir lokantada çalışmaya, ben ve küçük abim ise işportaya başladık. Bir komşumuz vasıtası ile ucuza alındığı belli, siyah poşetler içine doldurulmuş çorap ve tişört ilk sermayemiz… Zabıta abiler, kardeşler haklarını helal etsin ama çok atlatmışlığım vardır kendilerini. Tabii bu atlatma sürecinde bize yardımcı olan, her sabah aynı iştiyakla Çin malı saatleri sergi yapan; zabıta gördüğünde sergisinin kulaklarından tutup büyük bir hızla sırtına vurup kaçan Semih Abinin çok büyük emeği var; ondan öğrendik yani mevzuyu…

İşte yine böyle bir gün, öğle vakti yaklaşmış; dolmuş duraklarının hemen karşısında, kalabalığın tam orta yerinde, bir yanımızda Semih Abi, bir yanımızda parfümcü Recep Amca… Her zamanki yerimizde açmışız tezgâhı yine. Çocukça bir hayat algısı ile sesleniyorum sadece ayaklarını gördüğüm, hızla geçen insanlara: “Gel abla, gel abi tişörtler çifti beş milyon!”

Kalabalık içinde uzaktan annesinin elini tutmuş ağlayarak yürüyen, hemen hemen benim yaşlarımda bir kız çocuğu dikkatimi çekiyor. Annesi bir şeyler söyleyerek ve belli ki ağlamasından rahatsız bir şekilde çekiştiriyor kızı. Tam önümüze geldiklerinde anne, otoriter bir tavırla kızının kavradığı kolunu bırakıyor ve işaret parmağını gözüme sokarcasına uzatıp; beni işaret ederek kızına yüksek bir sesle, “Bak ne halde olan çocuklar var, ağlayıp durma artık!” diye bağırıyor. İnce sesi kalabalığın içinde kaybolsa da, benim kulaklarımın tam içinde… “Ne varmış halimde?” diye iç geçiriyorum. Küçük kızın tam olarak annesinin ne demek istediğini anladığını sanmıyorum ama bir iki saniye gözümün içine sessizce baktığını ve ağlamaktan vazgeçtiğini hatırlayabiliyorum. Sonra anne aynı şekilde kızının kolunu kavrayıp götürürken ben de arkalarından onları izlemeye koyuluyorum. Ayaklar geçiyor önümden; küçük kızın tekrar başlayan ağlama sesi, dolmuşların gürültüsü, kalabalık uğultusu ve insanlar… İşte tam o anda abimin yüzüme attığı tokatla irkiliyorum. Aslında canım acısın diye vurmadığı, attığı tokadın şiddetinden çok belli. Zira normal zamanda şakalaşırken bile canımı çok acıttığı olmuştur. Ancak şu an asıl canımı acıtan, abimin nemlenmiş gözlerinden usulca akan gözyaşları, titreyen dudakları ve “bir daha sen bağırma!” deyişiydi… Nasıl da içini acıtmış o sözler, nasıl da incinmişti kim bilir…

Sonra mı? Sonra ben bir daha hiç bağırmadım; tezgâhın başına çöküp, ellerimi dizlerime dayayıp etrafı seyrettim çok uzunca bir süre… Sanki ben hep öyle kalmışım da, mevsimler geçmiş gitmiş üzerimden… Sanki hâlâ aynı yerde aynı şekilde oturuyor ruhum! Neyse uzatmayayım, babam iyileşmiş ve her şey düzelmişti bizim için o günlerde... İşimize, aşımıza daha bir aşkla sarılmıştık hepimiz.

Şimdilerde ne zaman aklıma gelse bu mevzu, yine hüzünlenirim. Sonra o annenin kızını sakinleştirmek için farkında olmadan yaptığı karşılaştırmanın, belki bir daha göremeyeceği bir çocuğun yüreğinde nasıl yankı bulduğunu düşünür; farkında olmadan yaptığımız en ufak bir davranışın, basit bir cümlenin bile farklı yüreklerde ne şekilde yankılanabileceğini hayretle tekrar müşahede etmenin heyecanını yaşarım. Hâsılı, bu imtihan dünyasında bir kalbi incitmeden gitmek ne zor bir iş, değil mi?

Aklıma, kendisini yıllarca sadece babamın sırdaşı Abdürrahim Amca olarak tanıdığım yılların pişmanlığı ile merhum Abdürrahim Karakoç’un dizeleri geldi. Öyle sonlandıralım o halde bu yazıyı da…

Gölgesinde otur amma

Yaprak senden incinmesin.

Temizlen de gir mezara

Toprak senden incinmesin.

Yollar uzun, yollar ince

Yol kısalır aşk gelince

Yat kurban ol İsmail’ce

Bıçak senden incinmesin.

Abdürrahim Karakoç

BU YAZIYI BEĞENİN:

Yazar Hakkında

Emre Topoğlu

Aslen Gaziantepli olup 5 çocuklu bir ailenin en küçük bireyi olarak 1982 yılında Ankara'da doğmuştur. Lise eğitimini Çankaya (Anadolu) Lisesi’nde tamamlayan Topoğlu, lisans ve yüksek lisans eğitimini “ekonomi”, doktorasını ise “uluslararası pazarlama” alanında tamamlamıştır. Uzunca bir süre TBMM'de danışmanlık ve sonrasında Kırıkkale Üniversitesi'nde Ekonomi alanında öğretim görevlisi olarak ...

Fikrinizi / Yorumunuzu Bizimle Paylaşın...

Son Manşetler

  • Düşerek Büyüyen Bir Çiçeğiz

  • Eğer Ölürsem Benden Başka Kimseyle Evlenme!

  • Ölümün Hikâyesi

  • Yetim: İnsanlığı Yetiştiren İnsan

  • Gönül Elçileri Konuşuyor!

  • Ringelmann Etkisi: Bireyin Psikolojik ve Fizyolojik Süreci

  • Rahmet Dolu Misafir

  • Her Kesrette Bereket Var Mıdır?

  • Yeni Dünyanın Ebabilleri

  • Bu Da Geçer Ya Hu

  • Tüm Mutluluklar Yürekte

  • Dünya Yine De Yaşamaya Değer Bir Yer

  • Ecdada Vefa(!)

  • Deliriyor Muyuz Yoksa Işıklar Mı Kısıldı?

  • Bireycilik Tufanı

  • Kendine Merhamet Etmeyi Unutan İnsan

  • Şu 10 Kişinin Cennetlik Olduğunu Duydum

  • GENÇ Dergisi Haziran 2022 Dosyası #1

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • 11
  • 12
  • 13
  • 14
  • 15
  • 16
  • 17
  • 18
  • Tümü

Benzer Yazılar

Genç İşi
Genç İşi
Efendimiz (SAV), Medine`y...
Her Çekik Gözlüyü Japon Sanma!
Her Çekik Gözlüyü Japon Sanma!
Bizim mahalleye yakın bir...
Hikayemin Kapısını Anahtarla Açtım
Hikayemin Kapısını Anahtarla Açtım
Bir süredir farklı sebepl...
Nedir Oğlum Bu Top Sevdası?
Nedir Oğlum Bu Top Sevdası?
Düşünüyorum da, hayatın i...

Genç Dergisi 189. Sayı

POPÜLER YAZILAR

  • Son Eklenen
  • Çok Okunan
  • Haber Merkezi

Düşerek Büyüyen Bir Çiçeğiz

Bir Selam Bin Kelam Doğurur, Bakarsın Kalpleri İslam`la Yoğurur

Eğer Ölürsem Benden Başka Kimseyle Evlenme!

Ölümün Hikâyesi

Yetim: İnsanlığı Yetiştiren İnsan

Gönül Elçileri Konuşuyor!

Ringelmann Etkisi: Bireyin Psikolojik ve Fizyolojik Süreci

Genç Dergi Mayıs Sayısı Çıktı! 8021303

Bagamoyo Afrika... 4913468

Kasım Sayımız Çıktı! 3348199

Hangi Filmi Neden İzleyelim? (Özel Çalışma) 1163159

En Güzel Cuma Hediyeleri! 281500

10 Soruda Sen Kimsin? 261449

Leyla ile Mecnun Fuzuli mi? 161879

07.08.2022

Düşerek Büyüyen Bir Çiçeğiz

01.08.2022

Eğer Ölürsem Benden Başka Kimseyle Evlenme!

01.08.2022

Ölümün Hikâyesi

31.07.2022

Yetim: İnsanlığı Yetiştiren İnsan

29.07.2022

Gönül Elçileri Konuşuyor!

26.07.2022

Ringelmann Etkisi: Bireyin Psikolojik ve Fizyolojik Süreci

24.07.2022

Rahmet Dolu Misafir

Tüm Videolar

Video GENÇ

En Önemli Yetenek: Sunum!
Takip Edin

GENÇ Twitter Akışı

@gencdergi kullanıcısından Tweetler
TÜM FOTOĞRAFLAR

FOTOĞRAF GALERİSİ

  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
TÜM YAZILAR

GENÇ BİLİM

  • Yazmak Üzerine Bir Swot Analiz
    İnsanlığın tekâmül süreci...
  • Adâb-ı Muâşeret Hastalıkları ve Edebî İyilik Hâli
    Âdâb-ı muâşeret hastalıkl...

GENÇ FACEBOOK AKIŞI

Genç Dergi

İLETİŞİM

Reklam
ABONE OL!
Künye
Yazarlar
İletişim

GENÇ'ten

GENÇ'e Yazı Gönder
Yazı Atölyesi
Fotoğraf Atölyesi
Psikolojik Danışman
Ödüllü Test










GENÇ Bilişim © 2006 - 2022 . Tüm Hakları Mahfuzdur.
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS