Senden ümit kesenleri hiç ciddiye almadım, çünkü ne zaman karamsarlığın kesafeti bürüse üzerimizi, gözünün ışıltısı silkeledi bizi. Ruhumuz ataletin kollarında sıkıldığında, kabına sığmayan halinle kendimize geldik. Yere düştüğünde gayrı ihtiyari yüzüne oturan o boşluğu bir an önce kovmak ister gibi kocaman gülümsemenle ayağa kalkışın yok mu, bize hiç pes etme şansı bırakmadı. Dert yüklü şarkımızdan bahsettiğimde yüzünden yayılan aydınlık yolumuzu aydınlattı hep. Biz o aydınlığa güvenerek çıktık yola. O aydınlıktan başka bir sermayemiz yoktu; olmadı. O aydınlıkla yürüdük, o aydınlık yürüttü bizi, o aydınlıktan yürüdük dünyaya. Birbirimize hep o aydınlığın ümidini anlattık, durduk. Her şey güzel olacak diyerek geldik. Her şey güzel oldu. Hamdolsun.
Evet, her şey daha güzel olacak. Öyle bir zamana ereceğiz ki kardeşim, yetmeyeceğiz. “Keşke daha çok okusaydık” diyeceğiz. “Keşke daha az uyusaydık, daha çok gayret etseydik, daha çok gitseydik, gelseydik, daha çok gönle ulaşmak için gecemizi gündüzümüze ekleseydik, daha az ihmal etseydik ihmal edilmeyecek olanı da bugün gözümüzün içine bakıp duran şu zamana dair daha nice şeyler söyleyebilseydik… Tutup zamanı silkeleyebilseydik omuzlarından ve yüreğine fısıldasaydık bitmeyecek bir zamanın sözlerini. O sözlerle zamanı bereketlendirseydik de hiç sona ermeyecek bir zamana tahvil edebilseydik. Sonra zamanı değiştirseydik, zamanı benzetseydik kendimize. Zamanın peşinden koşanlara inat, zamanı koştursaydık arkamızdan.” Bunu diyeceğiz ve dileyeceğiz. Değil mi ki endişesi aklımıza düştü, gel şimdi dileyelim ve diyelim sonradan dilleneceği. Dileyelim ve diyelim ki bize yetmezlik nasip olmasın; biz yetelim herkese, bizimle muhatap olan yetmesin bize. Zaman yetmesin, ufuk dar gelsin, mekân az gelsin bize.
Evet, her şey daha güzel olacak. Ufkunda yarına ayrı bir yer aç, ufkun yarın olsun, çünkü ufkundan yarın doğacak. Zamanelerin çok azı bu geleceğe hazırlanıyor. Heyecanları yok, aşkları yok, davaları yok. Söylediklerinde yarın yok, başkaları yok. Ne kadar da kendileri ile meşguller. Hep bugünün heyecanı ile yaşamak onları ne kadar da basitleştiriyor, ne kadar da sıradanlaştırıyor. Öldürüyor, canlarını çekip alıyor bu sıradanlık. Hâlbuki bize Peygamber nefesli diriler lazım. Son nefesini vereceği anda bile “Ağlama kızım, baban bir daha acı çekmeyecek” diye acısızlığı muştulamış bir sonsuzluk habercisinin ufku lazım. Baygın yattığı ölüm döşeğinde gözlerini açıp “Benden sonra Müslüman olacaklara selam söyleyin, aman onlara iyi davranın” diyebilecek bir engin yürek lazım. Savaştan döndüğünde haline bakıp ağlayan nur tanesini “Ağlama, baban öyle bir dava ile geldi ki yeryüzünde bu davanın girmediği hiçbir ev kalmayacak. Bu dava yüzünden o evler ya izzet bulacak ya da rezil olacak…” diye teskin edecek bir aşkın nazar lazım. Bize hiç pörsümeyecek gençliğin peşinde gözleri göklere ayarlı GENÇ`ler lazım.
***
Geçtiğimiz ay Adana, Ankara ve Bursa şölenlerinde böyle GENÇ`lerin var olduğunu gördük ve hamd ettik. Adana`da GENÇ kızlar, Ankara`da Ankaralı ve yurdun dört bir tarafından gelmiş GENÇ Gönüllüler, Bursa`da Altın Gençlik ve Alder Hanımlar Komisyonu`nun GENÇ Gönüllülerinin katılımı ile düzenlenen üç şölende her GENÇ şöleninde olduğu gibi yine eğlendik, yine dertlendik; tıpkı hayat gibi kâh güldük, kâh hüzünlendik. Ama şükrümüz, hamdimiz daimdi. Dolan salonlar değildi bunun sebebi; GENÇ gözlerdeki ve yüzlerdeki ışıltı, GENÇ gönüllerdeki coşkuydu. GENÇ`lerin tertip ettiği, GENÇ`lerin iştirak ettiği ve Ebedi GENÇ`lik muştusunun buram buram teneffüs edildiği programları iki sene önce sadece hayal ediyorken 13. şölenimizin ardından hayallerimizin gerçekleştiğini gördük ya, şükrümüz esas bundan. Maya tutmuş, kervan yola koyulmuş. Şimdi sırada ne var, ona bakıyoruz. O`nun izni ve keremi ile…
***
Bu sayımızda sanal dünyadaki tehlikelere dikkat çekiyoruz. Dünya sanal ama maalesef tehlikeleri ve neticeleri gerçek. Bu ortama çekidüzen verecek ahlaki standartları arayıp bulmak gerekiyor. Dosya konumuz bu konuda mütevazı bir başlangıç yapıyor. Her sayıda yer versek yine az gelecek bu konuya yarın endişesi olanların, özellikle de dertlilerin çok kafa yorması gerekiyor.
Bir sonraki sayıda buluşmak temennisiyle Allah`a emanet olunuz.