Hiç unutmuyorum, genç kardeşlerimden biriyle, ilgi duyduğumuz konferanslardan birine katılmıştık. Genç arkadaşım uzun süre konuşmacıyı muhabbetli nazarlarla süzmüş, ağzından çıkan cümlelerin çoğunu not etmiş ve sona doğru mest olmuş bir yüz ifadesiyle bana doğru dönüp aynen şöyle demişti:
- Süleyman Abi, adamın anlattıklarından daha çok şu tatlı üslubu var ya, gerçekten bitiriyor beni.
Çok önemli bir meseledir “üslup” meselesi, hem olumlu hem de olumsuz manada “bitirebilir” insanı. Mâlumunuz, tatlı dil yılana dahi tesir eder, sözün bazısı savaşı bile sona erdirir, şahsiyetli bir kişilik ortaya koymak halk dilinde “samimi ol canımı ye” şeklinde karşılık bulur. Diğer yandan, üslupsuzluk yüzünden nice güzel sözün tam tersi istikamette tepki doğurduğu, aziz bildiğimiz konuların dahi tarzı itici, tavrı hatalı ve ağzı bozuk kişiler sebebiyle mide bulandırdığı da hepimizin bildiği acı gerçekler arasındadır.
İlahi Öğreti insan ile Allah arasındaki tarifsiz iletişimin, eşsiz üslubun hassas dengesini öğretir bizlere. Ayrıca, insanlar arası ilişkilerde bilginin, yumuşak tonun, önyargılardan arınmanın, özenli kelime seçiminin, güzelce dinleme meziyetinin, anlayışın, sabrın vs. önemine dikkat çeker.
Peygamberler sözlerin en güzellerini en güzel şekillerde söylediler, bilgili, berrak, net, hikmetli, sevgi dolu, şahsiyetli, ibretli ve samimi üsluplarıyla muhteşem örneklikler sergilediler. Yeri geldi Hz. Süleyman’dan karıncaları dahi incitmeme inceliğini öğrendik, yeri geldi Hz. Yusuf’tan bize kötülük yapanları dahi affedebilme ilhamını aldık.
Hz. Adem ve şeytan arasındaki fark da bir açıdan üslup farkıdır, ikisi de hata yapmıştı lakin Hz. Adem hatasında ısrar etmedi, edebini korudu, haddini bildi, insana yakışan bir üslupla af diledi. Şeytan ise büyüklendi, kibirlendi, üslubunu bozdu, kısır bir döngüye girdi, doğru gibi görünen süslü sözlerinin ve edepsiz tavrının karanlığında boğuldu.
Doğrusu insanca yaşama derdinde olan herkes, hararetle güzel üsluplar arıyor, kalplerimizi ferahlatacak, aklımızı aydınlatacak, irfanımızı yükseltecek insanlara kulak vermeyi, onlardan beslenmeyi diliyor. Sosyal medya marifetiyle şiddetini daha da artıran kabalıktan hoşlanmıyoruz, uzun ve klişe konuşmalardan hazzetmiyoruz, pespayeliklerden hüzünleniyoruz, zevksiz, sevimsiz, ahenksiz, gereksiz ve hikmetsiz sözlerden, paylaşımlardan bunalıyoruz.
Kötülüğü haddinden fazla konuşarak, olumsuzlukları öncelikli gündem yaparak ne iç dünyamızı ne de dış dünyamızı sağlıklı bir şekilde geliştirebilir, değiştirebiliriz. Bunun farkındayız ve gücümüz yettiğince iyiliğin cazibesini arttırmaya gayret ediyoruz.
Bu sayımız, üslup derdi olanlar için hazırlandı. Bu önemli meselede nasıl bir yol tutturalım, nasıl bir çizgi izleyelim, kimlerden ilham alalım, kimleri takip edelim diye düşünenler için deryada damla kâbilinden güzel örnekler paylaşmak istedik. Hatasız insan olmaz, kusursuz kul yok, bunu bilerek ve bunu unutmayarak, biz her daim güzeli, iyiyi, hayırlıyı, faydalıyı, seviyeli olanı konuşmaya, göstermeye, işaret etmeye davam edeceğiz. İnanıyoruz ki güzellikler bu şekilde artacak, müspet manada tahminimizden öte açılımlar, gelişmeler olacak.
Sözü güzel, özü güzel, üslubu tatlı ve paylaşımları olumlu katma değer oluşturan herkese selam olsun.
•••
Genç Gönüllüler yine yollardaydı, geçtiğimiz ay Gürcistan ve Azerbaycan’a unutulmaz bir sefer gerçekleşti. 40 genç, Kafkas İslam Ordusu’nun izinde yürüdü, 100 sene sonra, Nuri Paşa ve askerlerinin aziz hatıralarını yâd etti. Bu anlamlı yolculuktan geriye kalan tarifsiz duygu ve düşünceleri bu sayımızda okuyabilirsiniz.
Kurban Bayramınızı şimdiden tebrik eder, Allah’a yakınlığa vesile olmasını dileriz.
Eylül ayında görüşmek üzere, muhabbetle.