
Bülent Parlak Kimdir?
Şair Bülent Parlak, Malatya doğumlu. Kendisini daha çok yazdığı şiirlerden ve İzdiham Dergisi’nden tanıyoruz; İzdiham’ın kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni. 2005 yılından bu yana şiir yazdığını, ilk şiirlerinin Dergâh Dergisi’nde çıktığını daha sonra Dergâh ile birlikte İzdiham’da şiirlerine devam ettiğini dile getiriyor.
İstanbul Üniversitesi’nde ve Amasya’da eğitim fakültesinde okumuş ve halen İstanbul’da öğretmenliğe devam ediyor. 18 yaşında Malatya’dan ayrılıp İstanbul’a geldiğini söylüyor Bülent ağabey. Babası Türkiye Komünist Partisi›nin (TKP) Malatya’daki kurucularından biriymiş. Hatta kendi adının Bülent olması da Bülent Ecevit’ten dolayı olduğunu ifade ediyor: “Babam Anadolu solcusuydu. Namaz kılar Kur’an’ı Kerim okurdu. Rabbim rahmet eylesin.”
* İzdiham Dergisi’nin Twitter hesabından içimizden geleni paylaşabiliyoruz. Bu hâl bizi özgün kılıyor kimilerine göre. Benim düşüncem sosyal medyada rahat olmaktan yana, kravatla tweet atılmaz.
* Bilginin fazla olduğu yerde duygu kalmaz. O kadar çok bilene ve bilgiye sahip olduk ki bilenlerin de bilginin de aşındığına an be an şahit oluyoruz. Sosyal medya ortamları dokunma hissini aldı götürdü. Hesaplarından birbirine başsağlığı dileyenleri görünce o an herkesin öldüğünü düşünüyorum.
* Bir kitaba dokunmak, sevdiğin işi hissederek yapabilmek bir tıklamayla veya sayılı karakterlerle ölçülüyor. Bana göre çalışmak, dokunmakla alakalı bir şeydir, bu yüzden de doğru çalışma ortamının artık kalmadığını; bu yeni ortamda da yeni bir anlayış geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Eskiyle yeni, yeniyle eski yorumlanmaz.
* İzdiham’a dışarıdan birçok yazı ve şiir geliyor. Bunların kimi çok güzel diyebileceğimiz eserler; kimileri ise vasat durumda. Ve şuna emin olabilirsiniz, bugüne kadar asla isimlerle ilgilenmedim, “İsmi var, yayımlayalım” demedim. Kim iyi yazdıysa, yetenekliyse onu paylaştım. İsimlerle değil, kelimelerle ilgilendim.
Modern dünya insanı sayılarla ifade ediyor ve senden de bunu istiyor. “2 tane evim var, yazlığım şurada, bu kadar param olursa iş kurarım, parayı bulayım evleneceğim” gibi ifadeler sayılara bağlanmış bir toplum olduğumuzu gösteriyor. Oysa Allah bize ahirette sayılarla muamele etmeyecek. Dünyada sayılarla yaşamanın çok gerekli olduğunu düşünmüyorum bu sebeple, aynı şeyi dergiler için de söyleyebiliriz. “Şu kadar sattım, şu kadar tirajı var” demek sahip olduğun şeylerin aslında komik de olduğunu gösteriyor. Önemli olan nasıl yaptığın ve nasıl bir etkisi olduğudur bir derginin.
* İnsan kendisiyle övünmeyi çok seviyor. Malım mülküm var demek, vâr olmak demek başka bir anlamıyla. Bununla alakalı, uçağa bindiğim zamanlarda hep aklıma gelir, aşağı doğru bakınca kimseyi göremezsin; malın mülkün de gözükmez.
* Sizlerin bir derdiniz var; bu sadece gözlerinizden değil burada olmanızdan belli. Bir genç sabah 9’da kalkıp “ben derneğe gideceğim” diyebiliyorsa derdi vardır. Tebrik ediyorum sizleri. Sizin gerçekten bir derdiniz var ve rica ederim buna sahip çıkın; koruyun derdinizi. Peki derdin açıklaması ne? Bu hem kendimiz, hem ülkemiz, hem de dünyanın tüm mazlum insanları için bir ses, bir nefes olabilmek.
* Müslüman sadece Müslümanı savunmaz arkadaşlar. Tüm insanları; tüm haklı olanları savunur. Haksız olanın ise haksızlığı ölçüsünde cezalandırılmasını dikkat eder. Hukukun temel işlevi haklıyı korumak değil, haksızın uğrayacağı haksızlığa itiraz etmektir. Biz günümüzde büyük yanlışlar yapıyoruz. Müslüman olmayan, dindar olmayan haksızdır zannediyoruz farkındaysanız. Bakın Efendimize (s.a.v.) sadece Müslümanları mı savunmuş? Adil olmamış mı Yahudi’ye, Hristiyan’a? Bakın eşitlik demiyorum bu mümkün değil zaten. Adil olmak. Bizim adil olmamız lazım.
* “İnsanım” demek çok iddialı bir şey bana sorarsanız. Birinde utanma ve mahcubiyet duygusu yoksa “insan” özelliği de taşımaz.
* Bürokrasiden, insani olmayan ve insanı yoran menfaat ilişkilerinden nefret ediyorum. Bürokrasi bize doğru olanın değil geçerli olanın yapılmasını meşru gösteriyor.
* Eğer GENÇ Dergisi’nin kapağı kötüyse; içeriğinde sıkıntılar görüyorsam bu benim de sorunum. İzdiham Dergisi’nin içeriğinde sorunlar varsa bu da sizi de alakadar eder. Bu dergiler bizimdir. Eğer bir adamın vatanı yoksa dergisi de olmaz. Dergilerin varlığı, vatanın varlığıyla paraleldir.
* GENÇ gibi değerli gençlerin; ülkenin kaderinde ileride rol alacağı gözlerinden belli olan insanların toplandığı yerler bizim için çok önemli. Bu yüzden de buralara hazır gelmek lazım. Tuvaletten çıkarken sifonu çekmeyen adam ne kadar ahlaki zafiyetlere sahipse, GENÇ gibi samimi yerlere kötü niyetle gelen adam da o kadar ahlaki zafiyet taşımaktadır.
* İzdiham’a gelip giden PKK sempatizanı bir arkadaşımız vardı. Güzel bir kardeşimiz kendisi, uzun süre konuştuk, tartıştık. En sonunda şöyle dedi bana, “Abi artık o hainleri sevmiyorum, Allah razı olsun senden. Ve inan beni en çok etkileyen sizin beni itmemeniz oldu. Bizim işimiz zor. Sabır bize biçilmiş bir görev.”
* Biz Müslümanlar eğer birine düşman olacaksak düşmanımız da bununla övünmeli. Karşımızda kim olursa olsun ahlakımızla, edebimizle, saygımızla gönlünü fethedebilmeliyiz. Bunu yapabildiğimiz ölçüde insan olmaya yaklaşıyoruz demektir. Ve bizler bilimi, teknolojiyi, kültürü, sanatı, düşünceyi hayatımızın birinci uğraşısı haline getirmek zorundayız.
* Şiir yazmaya aniden başladım. “Hadi yazayım” demedim hiçbir zaman. Dergâh Dergisi’ne gönderdiğim şiirler alışamadığım, bir türlü alışamadığım dünyanın bir köşesine ilişmekti. Şimdi bakıyorum da bu da birikim istiyor. Benim tüm birikimim yaşarken oldu. Okuduklarım ise yaşadıklarıma sırttı.
* İyi şair olmak komşularınızın sizden razı olmasıyla birebir ilişkili bir durum. Ayakkabısı boyasız gezen bir şair, şiirine de gereken özeni göstermez. Sözcük-şiir ilişkisi ne kadar mühimse şair-kayınpeder ilişkisi de o denli önemlidir.