
Bülent Ata
Senarist daha işin başında ilk sahneyi yazmaya başlamadan, ana karakterini kurgulamalı ve yol haritası olan dramatik önermeyi kahramanının kulağına fısıldamalıdır. Böylece kahraman içsel motivasyonuna kavuşmuş olur.
Siz bir senarist olacaksanız, her gün yazmak işinizin gereği. İlham geldiği zaman değil, her gün yazmak zorundasınız. Günde beş vakit. Severek yazmalısınız. Severek yapılan işlerin tadı başkadır. Yeni bir güne başladığınızda yapmanız gereken şey kağıt ve kalemi elinize almak. Eğer bilgisayarda yazıyorsanız bilgisayarda yazın. Ama yazdığınız ana sayfa haricinde almanız gereken notları tutacağınız, çantanızda taşıyacağınız bir de not defteri olsun.
Gerçekçi metinler yazarken sihirli bir formülle yola çıkarız. Karakteriniz ne amaçlıyor? Bunun önündeki engeller neler? Bu engelleri aşmak için karakteriniz ne yapacak? Bu sorulara vereceğiniz cevaplar aslında karakterinizin kim olduğunu belirginleştirecek ve tanımlayacaktır. Kahramanımızın umutları, hayal kırıklıkları, başarıları ya da başarısızlıkları senaryonun ana seyirliği olacaktır. Bu formülden hareketle en basitinden:
1) Bu gece yapmak istediğiniz bir şey hayal edin.
2) Bu yıl içinde yapmak istediğiniz bir şey hayal edin.
3) Ölmeden önce yapmayı arzuladığınız bir şeyi hayal edin.
Daha sonra bu üç madde için engeller düşünün ve bu engelleri aşmak için nasıl bir eylem ortaya koyacağınızı hayal edin. Bunları yazın. Böylece bir karakterin amacı, engeli ve eylemi hakkında basit bir tecrübe tatbik etmiş oluruz.
Bir senaryo yazarken kafamızda ilkin bir ana karakter olmalıdır. O karakteri çok iyi tanımalıyız. Onu çok iyi tanımak demek bildiğimiz gerçek bir kişiyi yazmak asla değildir. Hatta çoğu defa bu etik de değildir. Yazmak istediğimiz karakter merak ettiğimiz, yazmayı arzu ettiğimiz bir hayali/kurmaca kişilik olmalıdır. Sonrası tasarım sürecinde bu bize esneklik kazandıracaktır. (Bütün bu söylediklerimiz gerçek kişiliklerin hayatlarının konu edildiği senaryoların dışındadır.) Bir karakteri iyi bilmek demek onun ihtiyaçlarını, yöneldiği amaçları, arzularını iyi bilmek, bunları bulup çıkartmak, tasarlamak demektir. Karakterimizi tasarlamak onun hikayesini tasarlamakla birlikte olgunlaşacak bir süreçte gerçekleşir. Bunu yaparken hayali karakterimizi karşımıza alıp ona soru sorabilmeliyiz: O nasıl düşünür? Nasıl yaşar? Nasıl tepkiler verir? O böyle bir durumda ne yapardı?
Karakterimizin sevilmesini ve güçlü bir temsil kabiliyetine ulaşmasını istiyorsak ona güzel sözler söyletmek yoluyla bunu kazandırmayı aklınızdan çıkartın. Çok konuşan, güzel konuşan karakter değil, amaçları yolundaki engelleri aşmak için kararlılıkla eylem ortaya koyan karakter sevilir. Ölüme bile meydan okuyan, risk alan, aksiyon içinde olan karakter güçlü karakterdir. Karakter tasarımı yaparken tutacağımız notlar senaryonun yanı sıra bizim için önemli olacaktır. Renkli, yaşayan bir karakter için ona yüklenecek, enjekte edilecek özellikleri düşünmeli, bulmalı, icat etmeliyiz.
DRAMATİK ÖNERME’Yİ BİLMEK ÖNEMLİ
Karakterimizin önündeki engeli aşmak için ortaya koyduğu mücadele onu amacına taşır. Bu hikayenin içinden geçen Dramatik Önerme’yi bilmek bizim için önemli. Senaryoyu yazarken ana karakterin her eylemi ve yan karakterin pek çok eylemi bu dramatik önermeyi güçlendirmek için vardır. Dramatik Önerme senarist için adeta bir yol haritasıdır. Bir senaryoda pek çok tema bulunabilir. Cimrilik, sadakat, diğerkâmlık gibi. Oysa Dramatik Önerme bir tanedir ve omurilik gibi senaryomuzu ayakta tutar. Dramatik Önerme’yi bulup çıkartmak için senarist kahramanına dönüp bakmalı. Kahramanın amacı, engel ve eylemi bize bunu söyleyecektir. Örneğin Robin Hood filmini hatırlayın. Dramatik önermesi; “Hırsızlık fakirler için yapılırsa iyidir.” Yine Esaretin Bedeli filmini hatırlayalım. Dramatik önermesi; “Pes Etmeyen Kurtulur.”
Dramatik önermeyi ve ana karakterimizi güçlendirecek olan şey eylem/aksiyondur. Senaryo matematiği dediğimiz tasarım da burada başlıyor. Senaryo ya da tiyatro oyun metni yazanlar, kendileri için canlarının istediği gibi yazma lüksüne sahip değildir. Çünkü yazdıkları bir defterin içinde biriksin diye yazılan şiir ya da öykü değildir. Yazdıkları metinler seyirci tarafından sevilirse bu işten ekmek yiyen yüzlerce insan için bir ekmek teknesi çalışmaya başlayacaktır. Aksi taktirde gişede başarısızlığa uğrama riskini hiçbir yapımcı üstlenip bir dolu parayı ve emeği o senaryoya yatırmaz. Aynı şey televizyon dizileri için de geçerlidir. Ne yapımcı, ne televizyon kanalı üç bölüm sonra yayından kalkacak bir dizi senaryosunu ekrana taşımak istemez. Çünkü bir dizinin başlangıç maliyetleri en erken 6-7 bölüm sonra çıkabilecektir. Dolayısı ile senarist seyircinin ne seveceğini okuma becerisine sahip olmalıdır. Bu işi hafife almak birbirine benzeyen ilkel diziler yapmakla sonuçlanabileceği gibi tam tersine rekabetçi ruh sebebi ile yeni bir büyük iş tasarlamakla da sonuçlanabilir. İşitin özeti yapımcının girmek istemeyeceği riske senaristin girme lüksü yoktur. Seyirci neyi satın alır? Yapımcı neyi satın alır? Televizyon kanalı neyi satın alır? Senarist bunları bilmeksizin yola çıkarsa yolda kalır.
“Klişe” konusunda yaygın bilinen şey klişenin kötü olduğu yönündedir. Bir şiirde, öyküde ya da romanda bu doğru olabilir. Hatta sanatsal filmler içinde klişeler uzak durulması gereken şeyler olabilir. Oysa endüstriyel sinema ve televizyon dizileri için gerçek olan şey, klişe çok kıymetlidir. Zengin kız fakir oğlan, klişesi, “Düşman kardeşler” klişesi, “Miras paylaşımı” klişesi gibi onlarca klişe bizim için hayati önemdedir. Her zaman az ya da çok her filmin, her TV dizisinin içinde klişeler mevcuttur. Sadece klişelerin tozunu almak, parlatmak ve yeni bir şey tadında verebilmek önemlidir ve bu bir yetenektir. Klişeler fonksiyonelliklerini ve işlevselliklerini korudukları sürece faydalıdır.
Okuduğumuz ya da seyrettiğimiz tiyatro oyunlarında ya da izlediğimiz sinema filmlerinde dramatik önermeyi bulma alıştırması yapmak çok faydalı olacaktır. Bunun için metin kimin gözünden anlatılıyor ya da ana karakter kim, onu bulmalısınız. Ana karakterin amacı, bunun önündeki engeller ve o engelleri aşmak için ortaya konan aksiyon/eylem doğru tespit edilirse bir sonraki adım dramatik önerme ifadesini bulmaktır. İşte senarist daha işin başında ilk sahneyi yazmaya başlamadan, ana karakterini kurgulamalı ve yol haritası olan dramatik önermeyi kahramanının kulağına fısıldamalıdır. Böylece kahraman içsel motivasyonuna kavuşmuş olur.