
Siyasi iç çalkantılarıyla, anti demokratik yönleriyle, halklarına rağmen iktidarlarını sürdürmeleriyle, halk devrimlerini karşıt devrimlerle bastırmalarıyla, darbecilerin yanında saf tutmalarıyla, kendi kardeşini düşman, gerçek düşmanını dost edinmeleri sebebiyle, lüks hayatlarıyla velhasıl pek çok yönleriyle Körfez ülkeleri uzun zamandır eleştirilerin odağında bulunuyor. Bir Arap dostumuz, ümmetin hali pürmelali ve Körfez ülkelerinin ümmetin içler açısı durumundaki etkisini yorumlarken şunları dinlendirdi: “Önceleri Körfez ülkelerinin bir musibeti vardı. Sonra bu iki oldu. Birinci musibet cehalet idi. İkinci musibet ise Körfez ülkelerinin parayı bulması oldu… Bir araya gelmemesi gereken iki musibet bir araya gelince bugünkü yaşadığımız içler acısı sosyo-politik durum kaçınılmaz oldu.”