
Resul, Arapça bir kelime. Bir sözü birinden diğerine ileten kimse demek esasında. Türkçe elçi gibi. İlim adamlarımız bugüne kadar gelmiş geçmiş olan bütün peygamberler arasından kitap ve şeriat verilenlerin resul, diğerlerinin nebi olduğunu not düşüyor. Buna göre nebi kelimesinde de belirttiğimiz gibi nebi resulü kapsar oluyor. Resul olan aynı zamanda nebi olmuş oluyor. Buna göre resul olmuş herhangi bir kadın peygamber yoktur; ama nebi vardır. Bugüne kadar hiçbir kadına kitap ve şeriat verilmemiştir. Aynı zamanda resul, Allah’ın hem müminlere hem de kafirlere gönderdiği peygamber demek. İnsanlardan resuller olduğu gibi meleklerden de resuller var. Hatırlayacak olursak melekler nebi olamıyordu. Bütün bu tariflerden anlıyoruz ki nebi ve resul kesişim noktaları olan iki alt küme iken peygamber bu ikisini de kapsayan büyük bir küme.
Kitapların satırlarından zihnimizin ve kalbimizin tefekkürüne dönecek olursak resul elçi olmak boyutuyla peygamberliğin insani boyutunu yansıtıyor. Nebi ise yüce olmak yönüyle ilahi boyutunu yansıtıyor. Belki bu iki kelime arasına böyle bir sınır daha çizilebilir. Resul insan peygamberken nebi ilahi peygamber de diyebiliriz. Elbette resulü gönderen kişi yüce olduğu için resul de yücedir, ancak kastettiğimizin bu olmadığı okuyucularımızın takdiridir.