İbrahim Bozbeşparmak
Hediyeler, çikolatalar hak getire, Anadolu çocuğu babasının bir aferin iltifatına tüm çulunu çaputunu feda edebilir. Evlatlarına karşı aferini sözlüklerinden çıkaran babalar ancak bir köy kahvesinde, bir dolmuş seyahatinde, bir akşam oturmasında yavrusunun gıyabında takdirlerini ifade edebilir. Çocuğun yüzüne aferin demek onu şımartır çünkü.
Anadolu’nun toplum içerisinde uygulanan kendine has birtakım kuralları vardır. Kurallar ise her zaman uygulanabilmek için yaptırımı olan bir güce ihtiyaç duyar. Anadolu’da bu toplum kurallarının yargı ve yürütmesi, gücü temsil eden babalarda toplanmıştır. Çoğu kez bu kuralların nereden tevarüs ettiği bilinmez. Bir delikanlı şöyle bir tahsil için gurbete çıksa, Anadolu tabiri ile “gözleri açılsa’’, ilk yüzleşeceği gerçek bu kuralların kendi memleketine, köyüne, kasabasına has genel insan algısında bir karşılığı olmayan hurafe nevinden adetler olduğudur. Kimi zaman bu gerçekle yüzleşir, çocuğunun cılız şutunu oburlara has bir iştahla yiyen kaleci babanın kahkahası ile olur. Kimi zaman da Hazreti Peygamber’in (s.a.v) aile reisliğine dair bir kitabın okunması ile…
Bu kurallardan bir tanesi babanın çocuğuna sevgi ve merhametini açıktan gösterememesidir. Fıkıhta bir baba çocuğunu öldürse, İslam’ın genel cinayet cezası olan kısas ona uygulanmaz. Çünkü fıtratı esas alan İslam dini normal şartlarda bir babanın şefkat ve merhametinden dolayı evladını öldüremeyeceğini kabul eder. Babanın gönlünün bir yerlerinde merhamet adlı bir çınar bilir, inanırız vardır ama gelin görün ki çınarlar meyve vermez. Yıllar geçer de baba şöyle doyasıya bir yavrusuna sarılmaz. Babası tarafından öpülmek -bilenler bilir- Anadolu’da lüks kelimesinin bile ifade edemeyeceği bir harikulade ayrıcalıktır. Kur’an-ı Kerim Hz. Nuh ve onun ısrarlı davetine rağmen ısrarla inanmayı reddeden oğlu arasında geçen konuşmayı anlatırken, oğlunu gemiye davet eden baba peygamberin “oğulcuğum’’ hitabını da aktarır. En büyük günah ve zulüm olan inançsızlığına rağmen bin yaşındaki peygamberin yavrusuna bu hitabı yanında babasından bir ömür boyu oğlum hitabını bile duyamayan delikanlının günahı ne olabilir? Burada abarttığım düşünülebilir. Fakat tanık olduğum olaylar yanında yazdıklarım devede kulak kalır. Anadolu’nun bir köyünde bizzat tanıştığım bir babanın yeni doğan kızına ancak altı aylık olduğunda bakıp, “kız da güzelmiş’’ dediğini hayretle dinlemiştim. Peki dinde karşılığı olmayan ve hoş bir anlayış olarak da kabul edilemeyecek bu yaklaşımın kökeni nedir? Büyük ihtimalle gösterilecek merhamet ve şefkatin ilerleyen zamanda çocuğun şımarık olmasına neden açacağı endişesidir. Bu endişe gerçi yersiz değildir ama alınan önlem içlerinden bazılarının cinayet işleme ihtimaline binaen tüm insanlığı ortadan kaldırma düşüncesi gibi çok ağırdır. Böylece nesillerin babalarına karşı olan duyguları gönüllerinde hapsedilmektedir. Bir ömür baba yanında el pençe divan duran evlatlar ancak babanın vefatıyla beraber mezarına sarılabilmektedirler. Bu konuda toplumumuzun hemen hemen her kesiminden insanların heybeleri hatıralar ile doludur.
Bir başka kural babanın evladını takdir etmemesidir. Karnedeki tüm iyi notlara rağmen baba orada köşede boynu bükük duran matematik notuna odaklanır. Bir evlat pir olsa da mutlaka babası tarafından fırçalanacak bir yanı vardır. Hediyeler, çikolatalar hak getire, Anadolu çocuğu babasının bir aferin iltifatına tüm çulunu çaputunu feda edebilir. Evlatlarına karşı aferini sözlüklerinden çıkaran babalar ancak bir köy kahvesinde, bir dolmuş seyahatinde, bir akşam oturmasında yavrusunun gıyabında takdirlerini ifade edebilir. Çocuğun yüzüne aferin demek onu şımartır çünkü.
Bu kurallardan bir başkası çocuğun düşüncelerini babasının yanında babasının düşüncelerine rağmen açmasının yasak oluşudur. Babanın tuttuğu takım, desteklediği parti, uluslararası ve ülke içi gündeme dair yaptığı yorumları sorgulamak yürek ister.
Bu konu daha birçok örnek kural ile zenginleştirilebilir. Nihayetinde bu kurallar çocukta bir ömür, içerisinde babasına ait birikmiş ama açılamamış duygular, takdir etme duygusunun körelmesi ve kendini ifade güçlüğü gibi yan etkilere neden olmaktadır. Anadolu’nun tüm güzelliklerinin yanında böyle garip yanları da vardır.
Bunlara rağmen onlar tüm artı ve eksileri ile beraber bizim babalarımızdır. Bizlere göstermeseler de biz onların bize olan sevgi ve merhametlerini biliriz.