El-Adl Rabbimizin isimlerinden biridir. Adil, insaflı, her şeyi yerli yerinde yapan, her şeyi hak ve doğru olan demektir. O’nun adaleti her zamanı her yeri ve herkesi kapsar. O tüm yaratılmışlara adaletle hükmeder.
Adalet olmazsa mülk devam etmez. Mülk; devlettir, sistemdir, düzendir, aslında sahip olunan her şeydir.
Adaletten bahseden insanların adil olması beklenir. Adalet siyasi görüşe, hayat tarzına, zaman ve mekâna göre değişmez. Adalet dünden bugüne değişmez yapana ve duruma göre farklılaşmaz.
Seçilmiş bir kadına milletin meclisinde sadece başörtülü diye haddini bildirmek (!) adalet değil zulümdür.
Hayatının baharında binbir zorlukla üniversiteyi kazanıp gelmiş kızları sırf kıyafetinden dolayı ikna odalarına alıp işkence yapmak, değişmeye zorlamak, ceza vermek, okuldan atmak adalet değil zulümdür.
Aynı puanı aldığı halde katsayı saçmalığı ile Boğaziçi’ne girebilecek çocukları dışarıda tutmak adalet değil zulümdür. Bunları haklı görüp razı olmak alkışlamak da adaletsizlik ve zulümdür.
Halkın huzur ve asayişi için canını ortaya koyan polis ve askerimize bomba, kurşun, molotof, sapanla, taş ve demir bilye atan teröristleri direnişçi ilan etmek adalet değil zulümdür.
Milletin oyuyla seçilmişleri silah zoruyla indiren darbecileri benim darbem iyidir senin darben kötüdür diye kategorize edip kimini alkışlamak adalet değil zulümdür.
Milletin göz bebeği Menderes ve arkadaşlarının katledilmesine sessiz kalmak adalet değil zulümdür. 367 garabetinin arkasına sığınıp meclisten kaçarak Cumhurbaşkanlığı seçimini yaptırmamak adalet değil zulümdür.
Kurban eti dağıtan Yasin Börü’nün katledilmesine isyan etmemek adalet değil zulümdür.
Dersimde 80 sene önce ağlayan anaları normalleştirmek adalet değil zulümdür.
Demokrasiye balans ayarı yapan postmodern darbeci ve ortaklarına destek vermek adalet değil zulümdür.
Makamında şehit edilen Mehmet Selim Kiraz’ın katillerini lanetlememek adalet değil zulümdür.
İpleri işgalci baronların elinde olan kuklalarla sınır ötesine giden yardım tırlarını sabote ederek yüzlerce Türkmen kardeşimizin katline sebep olmak adalet değil zulümdür.
On yıllar boyunca dini kitapla, elinde tesbihle insanları basıp gerici diye yaftalamak adalet değil zulümdür.
Senelerce kendi gibi düşünmeyen ve yaşamayanları İran’a, Arabistan’a sürmeyi haykırmak adalet değil zulümdür.
Bizim gibi düşünmeyen ve olmayan insan bile olamaz diyenleri alkışlamak adalet değil zulümdür.
Çocuklarının mezuniyetine, oğullarının yemin törenine alınmayanların ahına kulak tıkamak adalet değil zulümdür.
Darbeye engel olmak için sala okurken dayak yiyen müezzini değil de saldırganları savunmak adalet değil zulümdür.
Şiir okuduğu için hapse atılıp siyasi hayatı bitirilmek istenenleri görmemek adalet değil zulümdür.
Madımak vahşetinin arkasındaki hainler gibi Başbağlar vahşetini yapanları görmemek adalet değil zulümdür.
Can korkusuyla Anadolu’ya sığınmış mültecilere Merve Kavakçı gibi dışarı dışarı diye haykırmak adalet değil zulümdür.
Belediye otobüslerini, ambulansları, polis arabalarını, devletin, sivilin malını yakıp yıkarak, sokakları terörize ederek, başbakanlık makamını basan, seçilmiş iktidarı sokakta devirmeye çalışan kullanışlı vandalları; masum, sivil, çevreci kılıfına sokmak adalet değil zulümdür.
Suçsuzu suçlu göstermek de suçluyu suçsuz göstermek de adalet değil zulümdür.
Adalet diyerek adaletten adavet çıkartmak istemekte de adalet değil zulümdür.
Getirin önümüze zulme hiç karışmamış hep adil olmuşları, kıyamete kadar arkalarında yürüyelim.