Yüzyıllarca Müslümanlar’a faydası dokunan usturlabı geliştiren ecdadımızı bu vesileyle bir kez daha rahmetle anıyoruz…
Günümüzde yönümüzü bulmak için küresel konumlandırma sistemlerini, ingilizce kısaltmasıyla GPS’leri kullanıyoruz. Birden fazla uydu aracılığıyla çalışan bu sistem sayesinde tam konumumuzu, yönümüzü ve daha birçok şeyi öğrenebiliyoruz. Ancak eski çağlardaki insanlar konumlarını veya yönlerini bulma gibi gereksinimlerinin bir kısmını basit ve güzel bir aletle karşılayabiliyordu: Usturlaplarla…
Usturlap ve usturlap benzeri aletlerin çok eski yıllardan beri kullanıldığı biliniyor. Ancak bunlarla ilgili sağlam kaynaklara ulaşılamamıştır. Yazılı bir rivayete göre, ilk usturlap MÖ 2. yüzyılda İznik’te yaşamış Hipparkhos tarafından kullanılmıştır. Hipparkhos, usturlabı geliştirerek belki de dünyanın kaderini değiştiren en önemli aleti ortaya koymuştur. Çünkü usturlap olmasaydı ne denizcilik ne de mimarlık gelişebilirdi. Hipparkhos’tan sonra MS 375 yılında İskenderiyeli Theon usturlabın bilimsel olarak nasıl çalıştığını açıklamıştır. Usturlabın kökeni her ne olursa olsun bu alet, namaz vakitlerini ve kıbleyi belirleyebilmek isteyen Müslüman gökbilimciler tarafından geliştirilerek kullanım alanı genişletilmiştir. İslâm dünyasında usturlap, 1800’lü yıllara kadar popülaritesini korumuştur.
MS 771 yılında Ebu İshak el Fezari usturlabı İslami usturlaba dönüştürerek namaz saatlerini hesaplamıştır. 9. yüzyılda da Ahmed Fergani, usturlab kullanarak Güneş’in yarıçapını ölçmeyi başarmış ve Güneş’in çapının 6.410.000 metre olduğunu söylemiştir. Ahmed Fergani ayrıca Nil Nehri’nin sularının hızını ve yüksekliğini ölçen özel bir alet icat etmiştir. 858-929 yılları arasında yaşayan ve Şanlıurfa’nın ilçesi Harran’da doğan Battani, usturlabı geliştirerek üzerine yıldız tabloları yerleştirmiştir. Bu şekilde Battani, 1 güneş yılını 365 gün 5 saat 46 dakika 24 saniye olarak ölçmüş ve astronomi biliminde önemli bir iz bırakmıştır. 927 yılındaysa, Nastulus isimli Arap bilim insanı tarihi bilinen ve günümüze ulaşan en eski usturlabı yapmıştır. Bu usturlap bugün Kuveyt’teki İslam Sanatları Müzesi’ndedir. 11. yüzyılda El Birûnî, gök cisimlerinin yaptığı periyodik hareketlerin usturlapta ne şekilde kullanılması gerektiğini açıklayan bir kitap yazmıştır.
Diğer adı “yıldız tutan” olan usturlap, hem gözlem yapmak hem de hesap yapmak için kullanılmıştır. Yani usturlap hem bir hesap makinesi, hem bir pusula, hem bir zaman ölçer, hem de uzaklık ölçer olarak iş görür. Ancak en önemli yanı, birbirinden farklı dört aletin bir arada kullanılarak neredeyse bir bilgisayar gibi çalışmasıdır. Usturlap basitçe Güneş’in ve belli yıldızların konumunu gösteren küçük bir el aletidir. Birçok astronomi problemi usturlabın ön yüzü kullanılarak çözülür. Usturlabın ön yüzü iki tür parçadan oluşur: Sabit parçalar ve bir eksen üzerinde dönen hareketli parçalar. Sabit parçalar belirli bir enlemde gökyüzünün görüntüsünü ve zaman cetvellerini gösterir. Usturlabın üzerindeki saate benzeyen ve zaman cetvelleri olarak bilinen yapılar kullanılarak ölçümün yapıldığı tarih ve saat usturlaba girilir. Böylece kusursuz bir ölçüm yapılabilir. Usturlapla gözlem yapılırken Güneş’in ya da bir yıldızın konumu aletin arkasındaki cetvel kullanılarak ölçülür. Bu işlem sırasında aletin dik tutulması gerekir. Bu nedenle birçok usturlabın üzerinde aletin bir yere asılmasını sağlamak için bir halka bulunur. Usturlabın çok farklı ölçümler yapabilmesi, küçük ve kolay taşınabilir bir büyüklükte olması nedeniyle kullanımı da kısa sürede yaygınlaşmıştır.
Usturlap, gökyüzü temsilinin iki boyutlu bir düzlemde kullanılması yönteminden yola çıkılarak ve izdüşümlerin hesaplanmasıyla kullanılır. Ancak bu iki kavramın öğrenilmesi büyük bir çaba ister. Günümüzde usturlabın unutularak tarihin tozlu sayfalarına hapsolmasının en büyük nedeni de budur. Yüzyıllarca Müslümanlar’a faydası dokunan bu aleti geliştiren ecdadımızı bu vesileyle bir kez daha rahmetle anıyoruz…