
Bir anda evlerimiz yıkıldı, camilerimiz bombalandı, kilometrelerce yol yürüdük. Yolda ölen çocuklar, saldırıya uğrayan kadınlar var. Bu nasıl bir acı hem de Ramazan ayında... Yapanları sorsan sözde İslam mücahitleri… Benim burada tanık olduklarım çocukları ihtiyarlatan meselelerden...
Geçen ay Filipinler’in Mindanou bölgesinden misafirlerimiz vardı İstanbul’da. Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı olarak bizim misafirlerimizdi onlar. Uzak Doğu’dan binlerce kilometre uzaktan gelmişlerdi. Filipinler 100 milyonu aşkın nüfusa sahip ve yaklaşık 7000 adadan oluşmakta. 1590 yıllarına kadar ülkenin neredeyse tamamı Müslüman iken Batılıların sömürgesi sonucu şimdi yüzde 88’u Hristiyan, yüzde 5-6’sı ise Müslüman. Geri kalanı geleneksel dine mensup. Müslümanların yoğun olarak yaşadığı bölge Mindanou bölgesi olup, burada 6 milyon civarında Müslüman yaşamakta. Gelen misafirlerimiz, Mehmet Derindağ ve ailesi. Filipinlerin güneyinde bulunan Mindanou Bölgesi YÖK Başkanı Norma Şerif Hanım, Kızı Dr. Noralin Şerif, iki yıl önce Müslüman olan sekreteri Fatma Hanım ve Norma Şerif’in torunu Muhammed Bey. Filipinli bu heyetle tanışmamıza 2003 yılında hizmet maksadıyla Filipinlere giden Mehmet Derindağ kardeşimiz vesile olmuştu. Bizimle tanışmaları ise Erkam Yayınları’ndan çıkan bazı İngilizce dini kitaplar sayesinde oldu. Mehmet Bey, bu kitaplardan oraya götürdüğünde bu eserlere çok ihtiyaç olduğundan bahsederek zaman zaman bizden İngilizce kitap talebinde bulundu. Bizler de zaman zaman onlara kitap göndermiştik. Mehmet Bey’in ifadesine göre bu kitaplar sebebiyle yüzlerce kişinin Müslüman olduğunu öğrendik. Ayrıca İngilizce hazırlanmış İslami ilimler ders kitaplarının birçok okulda okutulmak istendiğini öğrendik.
YÖK Başkanı Norma Şerif’e bağlı üniversitelerdeki binlerce öğrencinin bu eserlerden hazırlanacak ders kitaplarından istifade için İstanbul’da bir müfredat çalışması yapma teklifi bizlerce makul görüldü. Bu maksatla bizi ziyarete gelmişlerdi. Oldukça verimli geçen bu ziyaret programı çerçevesinde Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı Kız Kur’an Kursu’nu da ziyaret ettiler. Orada YÖK başkanı Norman Şerif ve kızı seminer verdiler. Buradaki konuşmalarında özellikle Türkiye gibi bir ülkede hür ve bağımsız bir şekilde İslami bir hayatı rahatça yaşayabilmenin ne büyük bir nimet olduğunu vurgulamışlardı. Ayrıca İslam dünyasına imkanları ölçüsünde kol kanat geren ve yardım eden bir ülkeye sahip olduğumuz için çok şanslı olduğumuzu ifade ettiler. Özellikle ülkemizde yaşayan 3 milyonu aşkın Suriyeli Müslüman kardeşlerimize ev sahipliği yapmamız, onlara Ensar olmamız kendilerini oldukça etkilemiş olmalı ki, Norma Şerif’in kızı Dr. Noralin Şerif, kolundaki bileziğini çıkarıp “Siz çok cömert bir milletsiniz. Lütfen bizim de Suriyeli kardeşlerimize bu küçük ikramımızı veriniz. Çorbada bizim de küçük bir payımız olsun” demeleri bizleri gerçekten duygulandırmıştı.
Misafirlerimizi bir haftalık program sonrasında ülkelerine yolcu ettik. Ancak kısa süre sonra Filipinlerde, Müslümanların yoğun olarak yaşadığı bölgede baş gösteren üzücü ayaklanma olayları bizleri derinden etkiledi. Dün huzur içinde yaşayan Müslümanların artık evleri bombalanıyor, 2000’i aşkın insan ölüyor, binlerce insan yaralanıyor, yüzbinlerce insan evlerini terk edip başka yerlere hicret etmek zorunda kalıyor, yollarda ser sefil vaziyette perişan oluyordu. Bir anda her şey değişmiş, Müslümanların etrafında kara bulutlar dolaşmaya başlamıştı. Neler olduğunu biraz daha yakından görmek anlamak için Mehmet kardeşimizin gönderdiği mektubu birlikte okuyalım.
“Bir İslam Memleketi Nasıl Yok Edilir...
Ahir zaman... Aman efendim aman... Hakikatler ters düz olmuş... Adalet başına zulüm külahını giyinmiş...
Zalim Batı önce ideoloji satıyor… Harici zihniyeti yetiştiriyor. Bir asırdır ehli sünneti hem fikrî hem akidevî hem siyasi hem içtimai hem ailevi olarak çökertmenin derin ve ince planlarını yapıyor. Ardından o ideolojinin sahipleri bir ellerinde mutlak adaletin yeryüzündeki nişanesi Kur’an, dillerinde azami şefkatin timsali Nebiler Nebisinin Sünneti ve diğer ellerinde yine Batının kendi elleriyle verdikleri ölüm makineleri silahlar, altlarında batının arabaları ve hedeflerinde Müslümanlar... Asrın başında tarumar ettikleri hilafet, Ehl-i sünnetin son karakolu Osmanlı devleti ve virane ettikleri İslam coğrafyası... Yerine paramparça bir İslam haritası ve yeni kurulan devletler... Sınırlarını kendileri çiziyor, bayraklarını sipariş veriyorlar. Irak’ın, Suriye’nin, Suud’un bayraklarını kim çizdiyse DAEŞ’in bayrağını da onlar çiziyor, halifelerini de onlar atıyor...
Önce ideolojiyi pazarlıyorlar. Medine İslam Üniversitesi gibi vahabi/selefi okullarda İngiliz menşeli, kraliyet sarayında hazırlanmış Lawrence İslam’ı, sonra yıkanan beyinlere İslam’ı temsil edecek sadece kendilerinin kaldığı fikri, İslam aleminin gerisi ehl-i bidat, ehl-i şirk... Sonra ölüm fermanları, fetvalar geliyor. Mürted görüyor selefi olmayanı… Gerisi Batı’nın dolarları, finans kaynakları, destekleri... Ve yıkılan binlerce evler, yanan ocaklar, mülteci Müslümanlar...
Filipinlerin güneyinde benim de yaşadığım Marawi şehri yüzde doksan dokuzu Müslüman bir şehir. İslam’ın vitrin şehri. Her tarafı cami, medrese… Ve elbette Suud’dan mezun selefi akımın da büyük tesiri altında kalmış bir şehir. Müslümanlarla barış görüşmeleri devam ediyor ve masada fevkalade başarılar alınıyor. Devlet Reisi Amerika karşıtı. Kapitalizm düşmanı sosyalist bir lider. Müslümanlara karşı da fevkalade ılımlı. Bu hem derin devleti ve orduyu rahatsız ediyor hem müttefik ABD’yi... Rusya ile askeri anlaşmaların imzalanacağı günün evvelinde bombalar patlıyor ve derken şehrin DAEŞ tarafından teslim alındığı haberleri geliyor… DAEŞ önce hastaneyi alıyor (TİKA’nın destek verdiği hastane) akabinde cezaevini ateşe veriyor, sonra üç okul binası ve şehrin tek küçük kilisesini yakıyor ve videoya çekiyorlar. Başkan Rusya’dan apar topar geliyor. Ordu karadan müdahalenin zor olduğunda şehrin hava bombardımanına tutulması gerektiğinde ısrar ediyor... Sonrası gayri resmi kayıtlara göre 250 bin aile mülteci, 2000 ölü, ve yok edilen bir şehir... En acısı da İslam şehrine yeni düzen getirmesi için ABD’yi bekleyen Müslümanlar...
Ben buradayım. Müslümanların yanındayım. Hareket sahamız kısıtlı. Bir plan program çerçevesinde yarından itibaren evlerinden olmuş, açıkta kalmış Müslümanlarla iftar programları başlatacağız. Bugün mülteci bir grupla yaptığım toplantıda pirinç ve süt ihtiyacından bahsettiler. Karşılarında sakin durmak mümkün değil. Ağlaya ağlaya anlatıyorlar. Hiçbir şey anlamadık. Bir anda evlerimiz yıkıldı, camilerimiz bombalandı, kilometrelerce yol yürüdük. Yolda ölen çocuklar, saldırıya uğrayan kadınlar var. Bu nasıl bir acı hem de Ramazan ayında... Yapanları sorsan sözde İslam mücahitleri… Benim burada tanık olduklarım çocukları ihtiyarlatan meselelerden...
Sizden dua, sizlerden sahabet bekliyoruz...
Alican ağabey vermiş olduğunuz yardımlarla burada hem yetimlere iftar verdik hem kumanya dağıtımı yaptık. Yapmaya da devam ediyoruz. Şerif ailesi 130 kişi bizimle beraberler. Rabbim yardımcıları olsun. 250 bin kişi mülteci konumuna düştü bir anda. Farklı şehirlere göç ettiler. Ekseriyetle bizim bulunduğumuz şehir ve yakındaki İligan şehrindeler. İnşallah Pazartesi, Salı ve Çarşamba günü bu mülteci kamplarında yine iftar vereceğiz. Şehir tamamen boşaltılmış durumda. Öyle görünüyor ki, bir ay kadar devam edecek bu hal. Sizlerden hassaten dua istiyoruz.
Marawi şehrinin büyük bir kısmı boşatıldı, şehirde az miktarda kalanlar var, iki Medresemiz kapatıldı, Enstitü binamız önce DAEŞ’in eline geçmişti, şimdi askerlerin elinde, şehir mütemadiyen bombalanıyor, Marawi şehrindeki kardeşlerimizi başka şehirlerdeki medreselerimize yerleştirdik. Aileler için de elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bu arada iftarlar vermeye başladık. İnşallah Ramazan sonuna kadar bu merkezlerde iftarlara devam edeceğiz. Teravihleri medreselerimizde kıldırıyoruz. Sizden çok dua talep ediyoruz. Dağıttığımız yardımlar sebebiyle İslam’a alaka duyanlarda oldu. Ayrıca şehirde selefilik çok revaçtaydı. Ancak şimdi ciddi kırılmalar var. Halk onların vahşetini görünce, bu durum onların iç yüzlerini biraz daha yakından anlamalarına yardımcı oldu. Lütfen bizlere dua edin, Cenab-ı Hak salihler hürmetine şu mahzun milleti bu zulümden kurtarsın. Amin