Sanki krizleri eksikmiş gibi Ortadoğu’nun yeni bir krizi daha oldu. Aslında Körfez’deki kardeşler arasındaki kavga yeni değil ama bu kez iş bir hayli ciddi. Katar’ın Körfez’deki kardeşleri bu kez çok öfkeliler. O derece ki neredeyse tanklarıyla, toplarıyla işgal edecekler gözüne kestirdikleri Katar’ı.
Her şey, kendi ülkesinde bile “Dengesiz” olmakla suçlanan Beyaz Saray’ın yeni sâkini Donald Trump’ın Ortadoğu gezisinin hemen ardından başladı. Bir sabah, büyük abi Suudi Arabistan, kardeşlerden Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ile birlikte bir de yanlarına aldıkları Mısır’daki cuntası Katar ile diplomatik ilişkilerini kestiklerini açıkladılar. Bununla da kalmadılar Katar’ı kara ve denizden ablukaya aldılar. Kimse anlamamıştı ne olmuştu da birdenbire mübarek Ramazan ayında kardeşlerinin ekmeğini, suyunu bile kesmeye kadar varmıştı iş? Başta büyük abi olmak üzere Körfez’deki kardeşlerini bu denli öfkelendiren Katar’ın suçu neydi?
Onların iddialarına göre Katar, İran ile işbirliği yapıyordu. Terör örgütlerine maddi manevi destek veriyordu, onları ülkesinde ağırlıyordu. El-Cezire terör örgütlerinin propagandasını yapıyordu.
“Bu iddialar ne kadar gerçeği yansıtıyordu?” “Neden şimdi patlak vermişti bu kriz?” “Kendi inisiyatifleriyle mi almışlardı bu kararı yoksa yaşananlar Trump’ın Riyad’da yaptığı kılıç dansının sonucu muydu?” Katar gibi tedip edilecek başka ülkeler de var mıydı?” soruları haliyle gündeme geldi. Mesele uzun ve derin ama Katar’ın, kardeşleri tarafından neden boğulmaya çalışıldığının sebebi hikmetini özetlemeye çalışalım.
Birinci sebep Katar, büyük abi Suudi Arabistan’ın vesayetini kabul etmemiştir. Bölgesel ve küresel meselelerde farklı yerde durmuştur. Mesela, Arap Baharı sürecinde, statükonun değil, halkların yanında yer almıştır. Onca zulme, gadre uğramalarına rağmen asla şiddette meyletmeyen ama buna rağmen Körfez’deki kardeşlerinin “Terörist” ilan ettiği, İslami siyasi oluşumları desteklemekteydi. Darbecilerin, despot yönetimlerin zulmünden kaçan âlimlere, muhaliflere ülkesinin kapılarını açmıştı. İşgal devleti İsrail’e karşı direnen Filistinlileri destekleyerek İsrail’in, dolayısıyla işgal devleti ile normalleşmek isteyen kardeşlerinin tepkisini çekmişti. Dünya markası haline getirdiği kanalı El-Cezire ile başta Mısır cuntası olmak üzere bölgedeki kardeşlerinin tüm kirli çamaşırlarını ortaya döküyordu. Belki son bir faktör olarak Türkiye gibi bölgesel ve küresel güçlerle kurduğu güçlü ilişki ile başta büyük abi olmak üzere Körfez’deki kardeşlerini gölgede bırakan Katar çok fazla ileri gitmişti.