14.05.2017 23:27

Can Damlaları

3275

Dergâhlarda dervişlere öğretilen ve çağdaş insanlara da öğretilmesi gereken 11 şey:

1-) Kendine bir usta bul. Bir bileni, doğru yolu gösteren salih bir yol göstericiyi, bir muallimi, bir mürşidi bul ve onun tecrübesini al. Antrenörsüz dünya şampiyonu yoktur. Var diyen varsa ona cevabımız hazırdır: “İstisnalar kâideyi bozmaz.”

2-) Riyazetle uzun bir yola girerek nefsini ve ruhunu eğitip terbiye et; az ye, az uyu, az konuş. Büyük cihat işte budur; nefisle mücadeledir. Kalbi taşlaştıran kibir, kindarlık, riyâ ve egoistlik duygularınla mücadele et.

3-) Büyük işler yap ama vitrinde olma. Gizli yaşa. Sadece “O” bilsin.

4-) Artılarından bahsetme; reklamını yapma, eksilerinle boğuş. İnsanlar benim artılarımı bilsinler diye bir derdin olmasın.

5-) Şöhrete, servete ve şehvete karşı bağışıklık kazan. Para-pul, makam-mansıp ve şan-şöhret işleri bizleri zayıf ve perişan ederek merkezden savurup çok uzaklara atar. Materyalizm, kapitalizm ve sekülerizm çağdaş dünyayı altüst eden 3 büyük puttur. Maddeye, paraya ve dünyaya tapmak, bir tsunami gibi bizleri savurup uzaklara atıyor.

6-) Şekille değil, ruhla ilgilen. Sûretimize değil sîretimize bakılacak. Takva elbisesini edin.

7-) Cemâlî ve celâlî tecellilerin iç içe olduğunu unutma. Gül olan yerde diken, diken olan yerde de gül vardır.

8-) Medih ile zemmi eşit gör. Öyle bir noktaya ulaş ki; dostların seni övdüklerinde ne kadar etkileniyorsan, yerdiklerinde de o kadar etkilen. Övmelere kapılma, eleştirilere açık ol. Onlar seni överken sen hatalarını düşün.

9-) Kâinat kitabını oku; tabiatla-toprakla birlikte ol. Tabiata yakın olan Allah’a yakın olur. Betonda doğup betonda ölüyoruz. Bu ne acı! Nereye gittiğine, gidişinin nereye olduğuna bir bak. Bu hız nereye?

10-) Üçüncü boyutu ara; Hele bir otur, bırak bu hız ve telaşı. Sakin ol, âna odaklan ve ânı yaşayıp değerlendir. Önüne yeni bir ufuk açılacak.

11-) Secde et ve Allah’a yaklaş. Mesele işte budur; ipi göğüslemek budur. Bunu yakalayamadıktan sonra tasavvufa, tarikata girmenin bir anlamı yoktur. Tasavvufa tarikata girmek, kelime-i şahadet getirip İslam’a girmek gibi işin başlangıcıdır. (Bu yazı, Prof. Dr. Mustafa Kara’nın 28.12. 2016’da İstanbul’da yapılan Nakşibendilik Sempozyumu’ndaki tebliğinden özetlenmiştir)