• Kur’an bir edebiyat değil, hayattır. Dolayısıyla ona bir düşünce tarzı değil de, bir hayat tarzı olarak bakmaya başlandığı an, bütün güçlükler ortadan kalkar. Kur’an’ın yegane hakiki tefsiri hayat olabilir ve Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hayatı tamamen buydu. Yani Kur’an’ın hakiki tefsiriydi.
• Kazılar sırasında, karşılıklı bir münasebet içinde bulunan veya belli bir gayeye uygun şekilde düzenlenmiş iki taşa rastlandığında bunların çok eski zamanlarda yaşamış bir insanın eseri olduğu kanaatine varırız. Fakat bu taşların yanında bir insan kafatası bulunursa, o kafatası taştan yapılan bir aletten nâmütenâhi (sonsuz defa) daha mükemmeldir. O zaman kafa tasının şuur sahibi bir varlığın eseri olduğu tasavvuruna yanaşmak bile istemeyiz. O kadar mükemmel bir şekilde yapılan kafatası veya iskelet, aklın yahut şuurun tavassutu olmadan kendiliğinden veya tesadüfen oluşmuş(!): Allah’ı inkar etmede insan ne kadar inatçı değil mi?