Geçtiğimiz ay bir grup öğrenciyle fotoğraf üzerine sohbet ederken bir öğrenci, `fotoğrafçılığımı geliştirmek için hem rahat çalışacağım, hem de beni yetiştirecek neleri çekebilirim?` diye bir soru sordu. Ben de `mezarlıklar` dedim. Mezarlıklar mı? `Mezarlıkta ne çekebiliriz ki?` dediler, şaşkınlıkla. Evet mezarlıklar `çünkü orada sizi kimse rahatsız etmez, saatlerce çalışabilirsiniz. Çok da güzel pozlar verirler` dedim.
Evet sizlere de tavsiye ederim, gidin yüzlerce mezar resmi çekin. Hepsinin farklı olduğunu göreceksiniz. Hepsi size, farklı farklı şeyler söyleyecek. Tabii duymasını, okumasını bilirseniz.
***
Ölüm hayatın evrensel ortak noktası. İnsanlar için bu dünyada kaçınılmaz bir son. Mezarlıklarda ahiret yolculuğunun ilk durağı. Aslında belki farkında değiliz ama bütün insanlar için çok önemli bir durak. O yüzden mezarlar, bütün inançlarda hep önemli olagelmiştir. Mezarlıklarda farklı farklı yaşantılar, farklı dinler, farklı kültürler ve onların farklı ritüelleri vardır. İnsanların hayatlarındaki farklılıklar gibi mezarlarında da farklılıklar göze çarpar. Kimisi belli belirsiz, kimisi alabildiğine şatafatlı. Kimisi mermerle kaplanmış, kimisi otlarla. Kimisinin mezar taşı sarıklı, fesli, kimisi sıradan bir tahta. Ama değişmeyen ortak yanları, ölünün mezardan, mezar taşından haberi yok.
Mezarlık fotoğrafları her zaman ilgimi çekmiştir. Çünkü mezarlıklar hayatımızın bir parçası. “Ölülerle canlıların bu kadar iç içe yaşadığı ender kültürlerden birisiyiz. Osmanlı geleneğinin en önemli mimarisi olan camilere mezarlıkların içinden geçerek gidilir. Mahallelerde en merkezi yerlerde mezarlıklar vardır çoğunlukla.
Diğer taraftan geçmişi öğrenmenin en iyi yollarından biri mezar taşlarıdır. Bu manada, Selçuklu mezarları, Osmanlı mezarları, şehit mezarları, rütbeli mezarları, çocuk mezarları ve en önemlisi mezar taşı yazıları fotoğrafçı için çok zengin kaynaklar sunarlar. Mesela zarif Selçuklu taş işçiliğinin en güzel örnekleri atalarımızın mezar taşlarında gizlidir.
Mezarlıklarda yer alan tarihi ağaçlar, selviler, her mevsim açan çiçekler de mezarların insana soğuk gelen yüzünü ısıtan renkli yanlarıdır.
Tarihimizin ve kültürümüzün kanıtları olan mezar taşları ve mezarlıklar maalesef yeterince ilgi ve özeni görmemiş yıllarca. Son yıllarda ise mezarlıkları düzenli tutmak için büyük gayretler göze çarpıyor. 0 yüzden bugünlerde çok daha güzel fotoğraf çekme şansınız var.
***
Ayrıca mezarlıklar ve mezar taşları millî birer tapu kaydıdır. Yahya Kemal bir yazısında Eyüp Sultan’la ilgili olarak “....Bütün o kabirlerin aralarından geçtiğim bir gün, sahabi Halid’in yanında fetih askerlerinden birinin burma kavuklu taşına vecd ile uzun uzun baktım; tiryaki bir ocak ihtiyarının vücudunu haber veren o metin taş, ölümün ortasında kavuğu yıkılmış, hala fetih rüyasını görüyor gibi dalgın duruyordu. Zaten Eyüp Sultan o rüyanın toprakta mücessem bir devamı değil mi?” demişti. Tanpınar da, İstanbul’u anlattığı bir konuşmasında “....İstanbul’da hemen her yerde çoğu surların etrafında olmak üzere, fetih şehitlerinin mezarları vardır. Bunlar Türk İstanbul’un tapu senetleridir.” ifadesini kullanmıştı.
Bu bakış açısıyla değerlendirsek mezar taşları sadece birer işaret taşı değil, dini ve milli kimliğin türlü inceliklerle taşlara işlenmiş kültürel kodlarıdır.
Bu bakımdan tarihi mezarları ve mezar taşlarını fotoğraflarla kayıt altına almak çok daha önemli hale gelmiş bulunuyor. Özellikle bugün sayıları gittikçe azalan Selçuklu mezar taşlarını fotoğraflamak geleceğe bırakılan en güzel miraslardan birisi olacaktır.
Ölülerle Canlıların Bir Arada Yaşadığı Şehir: İSTANBUL
İstanbul mezarlıklar bakımından çok zengin bir kültüre sahip. Sur içi İstanbul`da bugün 500`e yakın irili ufaklı mezarlık, 15`i padişahlara ve 18`i hanedan mensuplarına ayrılan 150`ye yakın türbe bulunuyor. Sur dışında ise çok sayıda türbenin yanı sıra, boyutları mahalle mezarlığıyla, Eyüp veya Karacaahmet gibi uçsuz bucaksız mezarlıklar arasında değişen alanlar yer alıyor. Kısacası İstanbul, ölülerle canlıların bir arada yaşadığı bir şehir aslında. Anadolu`nun birçok şehrinde durum bundan farklı değil. Hatta mezar çeşitliliği bakımından İstanbul`dan zengin olan yerler bile var.