Yer Tarabya ABD konsolosluğu; oldukça beyaz olduğu her halinden belli orta yaşlarda bir hanım vize başvurusu için buradadır, konsolosluk görevlisi alışkın ve sorgulayıcı bakışlarla kadını süzdükten sonra görüşmeyi başlatır:
-Buyurun vize başvuru sebebiniz nedir?
-Ben Amerika’daki protesto gösterilerine katılmak istiyorum.
Görevli şaşırarak sorar:
-Niçin?
-Gezi Parkı, içki yasağı, 1 Mayıs, siyanür, baraj yapımı…. İktidar karşıtı gösterilerin hepsine katıldım ama burada eski hava kalmadı halk bizi umursamıyor bile, kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz.
Memurun hayreti artarak devam etmektedir şaşkın gözlerle sorar:
-Amerika’daki gösterilere ne gibi faydanız olabilir?
-Öyle deme tüm muhalif tecrübelerimi aktarırım.
-Ne gibi?
-Çok etkili tencere tava kullanırım hatta o kadar geliştirdim ki tencere ve tavayla Onuncu Yıl Marşı’nı bile çalabiliyorum.
-Tencere tavayla marş ha, kim dinliyor ki sizi?
-Arkadaşların çok hoşuna gidiyor her konken partisinden önce çalıyorum.
-Amerikan halkına yabancı gelmeyecek eylem çeşidi yok mu bildiğiniz?
-Olmaz mı? Meşaleli kadın yürüyüşleri organize ederim.
-Amerika’yla ne alaka?
-Sizde yok mu meşaleli kadın hürriyet heykeli, meşaleli ku klux klan örgütü?
-Başka yetkinlikleriniz?
-Çok hızlı kara çarşaf yırtarım, bir dakikada altı tane yırtmışlığım var.
Adamcağız bu işten nasıl yırtarım havasındadır artık;
-Hanımefendi bakın daha ikna edici şeyler lazım vize için!
-Tamam, ikna odası tecrübem de var benim.
-O ne?
-Bir zamanlar başörtülüleri açtırmak ve korkutmak için üniversitelerde ikna odaları kuruluyordu ben de iknacı hocalarıma gönüllü asistanlık yapardım.
-Nasıl bir şey o gaz odası gibi mi?
-Hah! Aklın yolu bir işte, ben hep diyordum hocalara ikna olmayanları yanda gaz odası yapıp oraya alalım diye ama olmadı.
-Ne oldu peki?
-Ne olacak o odadan direnerek başörtüsüyle çıkanlar bugün başımıza milletvekili oldu bakan oldu.
-Bizde de var başörtülü vekil mecliste.
-Ben sizdekine de karşıyım.
-Beyaz Saray’da var örtülü çalışanlar.
-Ben saraya da karşıyım, rengi fark etmez.
-Başkan nerede kalacak peki?
-Başkanlığa da karşıyım.
-Başka?
-New York’ta üçüncü köprü yapılmasına da karşıyım.
-New York-Manhattan arası on köprü var zaten.
-Olsun ben üçüncüsüne karşıyım.
-Üçü beşi iyice karıştırdın artık.
-Evet, Trump’ın üç karısından beş çocuğu varmış onlara da karşıyım.
Adam son dönemeçtedir artık.
-Bu kadar karşıtlıkla 15 Temmuz gecesi tanklarının da karşısına çıkmışsındır artık?
-Olur mu? Ellerim patlayana kadar alkışladım tankları
-Sonra?
-Sonra da direniş için sela veren mahalle camiinin imamını dövmeye gittik, şimdi mahkemeliğiz onun için kaçmam lazım bir an önce.
-Yok sen bizim başımıza da bela olursun bu kafayla...
-Nolur reddetmeyin! Sizde de kilise çanlarını çalarsa camlarını kırar papazı tartaklarım!
Adamcağız bağırarak güvenliği çağırır:
-Çabuk atın bu kadını dışarı en tehlikeliler listesinin başına yazın, canlı bombadan da beter bu!
Eylem Hanım’ın sesi tüm binayı inletmektedir
-Atma attıkça sıra size gelecek!
Sefer Der Vatan
1. Dünyamız da biz de kaderi belli bir yörüngede seferdeyiz.
2. Seferin menzili asli vatanımız olan cennettir; ulaşmak niyetle, niyet gayretledir.
3. Her günahtan kaçış her hayra adım hicrettir ve seferdir.
4. İki günün bir olmaması her gün mesafe almak aynı makamda kalmamak demektir.
5. Sefer meşakkattir; her seferde daim bir değişiklik ve mücadele vardır.
6. Her zorluğun arkasından kolaylık olması hasebince; sefer mekan değiştirmektir ve sonunda ferahlık vardır.
7. Mesele her zaman varmak değil yolda olmaktır, o yolun yolcusu olmak da varmak demektir.
8. Yolun en tenha ve hızlı alınacağı zaman seher vaktidir, seherî olmak seferîliğin en önemli gereğidir.
9. Yola girme irade işidir, girdikten sonra seferde yapılacak olan öncülerin izini takip etmektir.
10. Yol sefer ve seyrdir; O’na seyr, O’nda seyr, O’ndan seyr.
Ali ile Babası
- 15 Temmuz birilerinin dediği gibi Hollywood senaryosu muydu baba?
- Evet oğlum aynen öyleydi oradan yazdılar buradaki figüranları oynadı.
- Her kovboy filminin sonunda yanki ordusu gelip Kızılderilileri yenmez miydi baba?
- Senaryo öyleydi de millet filmin sonunu değiştirdi oğlum.
- Ne oldu baba?
- Bu sefer coniler değil yerliler kazandı oğlum.
- Film bitti mi baba?
- Büyük oyun bitmez ama bu filmin son sahnesi kaldı oğlum.
- Neymiş o baba?
- Benim tanıdığım yerlilerin Reisi bunları kafa derilerini yüzmeden bırakmaz oğlum.