Bir babanın biri çiftçi diğeri de çömlekçi iki oğlu varmış. Kış bitip bahar mevsimiyle beraber güneşli ve yağmurlu günlerin kendini gösterdiği bir mevsimde baba, oğullarının durumlarını yerinde görmek için ziyaretlerine gider. Evvela büyük oğlu çömlekçinin misafiri olur. O gece yemekler yenir, kahveler içilir, sohbetler edilirken; baba, sözü iş durumuna getirir. Oğlu, “Babacığım” der, “Çok güzel çömlekler yaptım. Allah’a duam şudur ki inşallah havalar güneşli geçer, çömleklerim kısa zamanda kurur ve onları satar para kazanırım.”
Baba bir şey söylemeden, ertesi gün diğer oğlunun misafiri olur. Akşam yine yemek, çay derken söz geçim durumuna gelir ve oğul babasına, “Babacığım” der, “Çok güzel ekin ekmişim. İnşallah mevsim yağmurlu geçer ve buğdaylarım bu sene çok verir, iyi para kazanırız.”
Baba yine bir şey söylemeden ertesi gün evine gelir. Hanımı, çocuklarının durumunu sorduğunda, “Hanım” der, “Çocuklarımdan biri güneş ister, diğeri yağmur. Bunlardan birinin bu sene işi zor olacak; ama hangisinin, onu biz bilemeyiz. Allah bilir” der.