Avrupa ile ilişkilerde son yılların en gergin günlerini yaşıyoruz. İpler koptu kopacak durumda. Özellikle Avrupa Birliği’nin lokomotifi Almanya ve onun yavrusu Hollanda ile Türkiye arasındaki gerilim tavan yapmış vaziyette. Geçen ay yaşananlar herkesin malumu. Her iki ülke, siyasileriyle, medyasıyla Türkiye’ye ve onun siyasi kadrolarına yönelik düşmanca denebilecek bir yaklaşım içerisinde. Peki neden? Bu noktada ön plana çıkan görüş ve değerlendirmeleri özetlemeye çalışalım:
-Ekonomi en önemli sebeplerden biri. Küresel anlamda güç dengeleri bozuluyor artık. Ekonomik güç dengesi Batı’dan Doğu’ya kayıyor. Dünyanın ağırlık merkezi değişiyor bir başka deyişle. Ekonomisi, başta savunma olmak üzere sanayisi sürekli büyüyen Türkiye; Afrika, Ortadoğu ve Asya’da sanayi devi Almanya’nın en büyük rakibi haline geliyor. Ekonomik ve siyasi anlamda güçlü bir Türkiye Batı’nın çıkarlarına uymuyor.
-Üçüncü havalimanı, Almanların en çok canını sıkan Türkiye’nin dev projelerinden biri. Üçüncü havalimanı bittiğinde Frankfurt ve Londra’nın pabucunun dama atılacağı gerçeği artık Avrupa televizyonlarında endişeyle dillendiriliyor.
-FETÖ ve PKK terör örgütlerinin lobilerinin Almanya’da Türkiye aleyhinde yürüttükleri çalışmalar, Almanya’nın Türkiye’ye yönelik politikalarını etkiliyor. O derece ki, kaçan FETÖ’cülerden kendine istihbarat ağı kuran, Alman İstihbarat Servisi’nin (BND) Şefi Bruno Kahl, darbe girişiminin arkasında Fethullah Gülen’in bulunduğuna dair delil olmadığını bile ileri sürebiliyor. Dahası FETÖ’nün Türkiye’de iddia edildiği gibi radikal İslamcı ve hatta terörist bir örgüt olarak değerlendirilemeyeceğini belirterek örgütü dini ve seküler eğitim için çalışan sivil bir cemaat olarak nitelendirebiliyor. FETÖ ve PKK, ilişkili oldukları medya organlarıyla ve kurdukları derneklerle Alman siyasetçileri Türkiye aleyhinde kışkırtıyor. Almanya hükümeti de rakip olarak gördüğü Türkiye’ye karşı bu örgütleri kullanışlı bir maşa olarak kullanıyor.
-Almanya’nın Türkiye’ye yönelik öfkesinin en önemli sebeplerinden birisi Türkiye’nin Batı’ya bağımlı dış politikadan uzaklaşması. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önderliğindeki yeni Türk dış politikası Almanya başta olmak üzere tüm Avrupa’da çok ciddi hazım sorunu ortaya çıkartıyor. Erdoğan’ın dominant siyasi kimliğiyle Türkiye’yi küresel ölçekte oyuncuya dönüştürmesi Batı dünyasının uykularını kaçırıyor.