
Türkiye 15-24 yaş aralığı olarak tabir edilen genç nüfusun yoğunlukta olduğu ülkelerden. Bunun yanında çocuk ve olgunluk çağında olan sayısı da oldukça yüksek. Bu durum bizim hem iftihar hem de düşünme sebebimiz. İftihar ediyoruz çünkü böyle dinamik bir nüfus doğru planlanırsa neler yapmaz ki? Düşünüyoruz çünkü bu nüfusu nasıl planlayacağız? Daha şimdiden 30 yıl sonra Türkiye’nin de yaşlı nüfusa sahip olacağını söylüyor uzmanlar. Bundan 30 yıl sonra, dünyaya en büyük övüncümüz olan ”gençliğimizi” söyleyemeyeceğiz yani. Peki bunun yerine ne koyacağız? Bunları şimdiden, şimdinin gençleri düşünmeli. Konuyla alakalı araştırma raporu yayınlayan Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Müdürü ve Nüfusbilim Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Banu Ergöçmen raporu şu sözlerle tamamlamış: “Türkiye’de yaşam örüntüsünün değişmesi söz konusudur. Örneğin hane büyüklüğünün küçülmesi, ailenin çekirdekleşmesi, yaşlı bireylerin toplumsal ve aile içi statülerinin değişebilmesi, yaşlı nüfusun yalnız yaşama oranlarının artması, gelecek yaşlı nüfusun kentlerde yoğunlaşacak olması, ülkenin heterojen yapısı sonucu bu dönüşümün farklı bölgelerde farklı görünümler alacak olması, eğitimli bir yaşlı grubun geliyor olması gibi. İnsan hakları temelli, talepleri ve tercihleri dikkate alan, niteliği göz ardı etmeyen politikalar ile geleceğin senaryolarını şekillendirmek mümkün olabilir.”