18 yaş, araç kullanma ehliyeti ve kendi adına telefon hattı almaktan çok daha fazlasıdır. Gençlerin çocuksu düşüncelerden kurtularak önce duygu, düşünce ve davranışlarını -yani kendilerini- idare etme iradesini göstermeleri, sonra ülke yönetiminde söz sahibi olmaları için uygun bir yaştır. Konunun özü ise yaş kaç olursa olsun esas gaye vekil değil ehil olmak, himmeti âlî tutmaktır!
18 yaş kişinin büyük addedildiği gibi konjonktür gereği çocuk olarak da görülebildiği bir yaştır. Mesela Anadolu’nun pek çok bölgesinde geniş aile buluşmalarında büyüklerin ayakları boş dururken bu yaş grubunun sınırlı sayıdaki misafir terliklerinden giymesi caiz değildir. Ayağında terlik görülen 18’liğe “sen daha küçüksün ver bakalım o terlikleri” denilir ve daha cümle bitmeden alınır. Fakat aynı 18’liğe on dakika sonra yemek hazırlanırken “kocaman oldun, gel biraz yardım et” denilir ve tabaklar ellerine tutuşturulur. Böyle tezatlarla dolu “sınırlı-sorumlu” bir yaştır 18.
Mesele salt misafir terliği değil elbet. Ülke gündeminde gençleri ilgilendiren bir mevzumuz var.
Anayasa değişikliği teklifinde yer alan milletvekili seçilebilme yaşının 25’ten 18’e indirilmesini öngören madde tartışmalara kapı araladı. Destekleyenler olduğu gibi karşı çıkanlar da oldu.
Yaşadığımız dönemde 18 yaş bir takım sorumlulukları almak için oldukça erken kabul ediliyor. Günümüz gençleri aile kurumunun idaresini bile 30’lu yaşlara erteliyorken ülkenin karar mekanizmasında yer alarak milletin vekilliği gibi ağır bir sorumluluğun hakkını verme konusunda kafa karışıklığının olması normal karşılanmalı.
Mevcut eğitim sisteminin yetersizliklerini ve 18 yaşındaki bir gencin tecrübesizliğini de ekleyelim…
Esasında insan, 18 yaşında hayatın farklı alanlarında başarılar gösterebilecek potansiyeldedir. Gerek kendi tarihimizde gerek dünya tarihinden hayli örnek biliyoruz.
Resulullah (s.a.v.) gençlere güvenerek inisiyatif verirdi. 18 yaşında olan Üsâme bin Zeyd’i orduya komutan yapmıştı. Zeyd bin Sabit 20 yaşına gelmeden vahiy kâtibi olmuştu.
Otuz kadar ilim dalında çalışan Birûnî ilk eserini 17 yaşında vermiş, bilim dünyasının dikkatini çekmişti. Öyle ki yaşadığı asra “Birûnî Asrı” denmiştir.
Edison 21 yaşında 1300’den fazla icadın patentini almış, çok geçmeden ampulü bulmuştu.
Çağlar açan Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettiğinde 21 yaşında idi.
Ülkemizde gerekli altyapı oluşturulmadan bu önerinin getirildiği doğrudur. Hâl-i hazırda milletin vekilliğini yapabilecek gençler belki üçü beşi geçmeyecektir. Tarihimizde 4 yaş 4 ay 4 günlükken “bed-i besmele” ile eğitime başlanıyor, özenli bir yetiştirme programı uygulanıyordu. Şahsi kariyer planlarından önce ümmetin kaderi ve devletin bekası için çalışma düşüncesi kodlanıyordu.
18 yaş maddesini geleceğin gençlerine sunulmuş bir vizyon gibi düşünebiliriz. Gençlere “kendini küçük görme, taşıdığın değerden haberdar ol” demenin bir şeklidir. Bu karar, ülkenin genç nüfusunu tabiri caizse saksıdan çıkartarak daha gürbüz, köklü ve “yerli” olmaları için geniş topraklara dikmektir. Çocukluğa sınır koymak, ömrü bereketlendirmek için fırsattır.
Bu karar, çeşitli yollarla gençler üzerine kurgulanan sindirme politikalarına karşı diriltme politikasıdır. Yönetimden memnun olmayanların “ülkenin başında ben olacaktım kiii” diye başlayan beylik cümlelerine karşı hodri meydandır. Büyüklerin “büyü de gel” mantalitesinden sıyrılarak gençlere geleceğin Hz. Ömer’i, Sultan Alparslan’ı nazarı ile bakmasına vesiledir.
Bu karar, gençler için bir özendirmedir. Özendirerek kötü alışkanlıkların yaşının düşürüldüğü gibi yine özendirerek akl-ı selim olmanın, kendine ve cihana hükmedecek kıvama gelmenin yaşı küçültülecektir. Bandura’nın “sosyal öğrenme kuramı”ndaki gibi; gözlem yoluyla öğrenilenler hayata daha hızlı aktarılır. Çanakkale Savaşı’nda ailenin erkekleri yaş hesabı yapmadan cepheye giderken evin küçükleri de ruhen buna hazırlanıyordu. Onlar herkese nasip olmayacak bir makama “18” inde seçilmişlerdi.
18 yaş, araç kullanma ehliyeti ve kendi adına telefon hattı almaktan çok daha fazlasıdır. Gençlerin çocuksu düşüncelerden kurtularak önce duygu, düşünce ve davranışlarını -yani kendilerini- idare etme iradesini göstermeleri, sonra ülke yönetiminde söz sahibi olmaları için uygun bir yaştır. Konunun özü ise yaş kaç olursa olsun esas gaye vekil değil ehil olmak, himmeti âlî tutmaktır!