14 Şubat Salı günü, 80 yaşlarında bembeyaz sakallı nur yüzlü bir amca Kadıköy’e giden minibüse Erenköy durağından biner ve 20’li yaşlardaki yol arkadaşına selam verip oturur. Gencin kucağında kalp şeklinde üzerinde “love” yazan koskoca kırmızı bir uçan balon vardır.
-Hayırdır evladım maşallah benden büyük nedir bu?
-Hediye bu hacı amca sevgilime aldım.
-Sevgiline uçan balon mu aldın evladım biraz çocuk ruhlu herhalde?
-Yok amca, bugünün konsepti böyle, çok seviyor kızlar bu tip kocaman şeyleri.
-Ne günüymüş ki bu? Ön koltuktaki genç kız duramaz lafa karışır:
-Amca uzayda mı yaşıyorsun? “Yıkılıyo” ortalık, sevgililer günü bugün herkesin dört gözle beklediği 14 Şubat.
-Allah Allah bizim Erkam duvar takvimini her gün dikkatlice okurum hiç görmedim böyle bir şey, her sene mi kutlanır?
-Evet her sene bu balondan alırım baloncu da tanıdı beni indirim yapıyor. Arka sıradaki kravatlı bey:
-İndirimli diye her sene aynı hediye alınır mı kardeşim?
-Öyle değil abi hediye aynı ama sevgililer değişiyor. Öndeki kız tekrar lafa girer:
-Aaa olur mu öyle şey her sene başka biri; hediye aşkın sonsuzluğunun işareti değil midir zaten?
-Ablacığım ne sonsuzluğu? Hediyenin kendisi zaten geçici ilişkinin işaretini veriyor, içi hava dolu uçan balon bir haftada bilemedin 15 günde sönüp bitiyor, arif olan anlar.
Amca tekrar:
-Benim bildiğim bir güne ehemmiyet atfetmek için ya milli ya da dini bir tarafı olmalıdır.
Amca sükûnetle ve emin bir şekilde devam eder:
-Yani; mekânın ve zamanın hâkimi ve sahibinin izni dışındaki günlere ehemmiyet atfetmek kulluğa yakışmaz, bizim için bütün günler hatta tüm anlar mühim bir emanettir; bayramların, kandillerin Allah için zafer kazanılmış milli günlerin de ayrı bir kıymeti vardır.
Arkadan kravatlı yolcu sorar:
-İnsanların kendilerine ve yakın çevrelerine özel günler olamaz mı; doğum günü, evlilik yıldönümü gibi?
-Olmaz mı kardeş ama o günler sadece bizim yakın ve tanıdıklarımıza özel değil midir, kendi içimizde kutlanmaz mı? Hele birbirini sevmiş helali olmuş iki kişi için hem sadece ikinize özel olacak hem de tüm dünya ile bir kutlanacak. Bari bugün şehrin büyük caddelerinde fener alayları düzenlensin, sevgililer de kortejler halinde el ele tutuşarak toplu geçiş yapsınlar. Tüm dünyaya aynı şeyleri yedirenler, içirenler, giydirenler, okutanlar, seyrettirenler; sonunda ehli sevdanın özelini de el attılar öyle mi?
Oldukça beyaz olduğu her halinden belli orta yaşını epeyi geçmiş asabi bir hanımın sesi sınırını aşmış F-16 gibi yankılanır minibüste:
-Ayyy yetti be vaaz dinlediğimiz kamusal alanda! Her işe dini alet ettiniz bari milletin yılbaşına sevgililer gününe karıştırmayın dini imanı.
Amca gözlerini yere indirip sukutu ihtiyar ederken kravatlı yolcu dayanamaz
-Hanımefendi dini karıştırma dediniz de bugüne isim veren “sen valentin” papaz değil mi?
-Papaz olsa da yobaz değil, bunların tek bildikleri yasak günah ne sevgiden ne sevgiliden anlar ne aşkı ne hediyeleşmeyi bilirler.
Minibüs iki durak anca gitmiştir zaten, yaşlı amca yavaşça kalkar ve müsait bir yerde inmek ister, şoför atılır:
-Amca mevzu çıktı diye iniyorsan valla olmaz sen iste tüm milleti indirir seni bu minibüsle Umre’ye kadar götürürüm.
-Yok be oğlum memlekette baskı altında konuşamamaktan çok çektik bak ne güzel şimdi özgürlük ortamı ağzı olan konuşuyor; ben ayda iki defa Sahrayı Cedid Mezarlığı’na gelirim, rahmetli hacı hanımla ahitleşmiştik kim önden giderse arkadaki kavuşana kadar ona gücü yettiğince hatim hediye yollayacaktı beş sene oldu o gideli... 15 günde bir hatmeder, her ayın başı ve ortasında mezarına gelir hediye ederim. Malum Şubat 28 çeker; bu ay ilk hatim 14’üne rastladı, tüm minibüs hakkını helal etsin başınızı ağrıttım...
İki duraklık yolculuk neredeyse bir asrın özeti gibidir, yaşlı amcayı bindiğinden beri dikkatle dinleyen 12 yaşındaki Ali minibüs hareket edince iki yanında oturan asabi teyzeye seslenir:
-Ver teyze elini öpücem.
Bir kişi de olsa beni anladı diye düşünen asabiye teyze elini uzatırken:
-Öp evladım çağdaşlık bizim her şeyimiz.
Ali uzatılan eli öper:
-Geçmiş bayramınız mübarek olsun.
-Hangisi evladım?
-Cadılar Bayramı.
Yad Kerd (Devamlı Allah’ı Hatırlamak)
1. Hatırlamak; tekrarlamak demektir.
2. Tekrarlamak; ısrarcı ve devamlı olmak demektir.
3. Devamlılık; unutmamak demektir.
4. Unutmamak; akla hâkim olmak demektir.
5. Akla hâkim olmak; şuurlu olmak demektir.
6. Şuurlu olmak; anlamak ve bilmek demektir.
7. Bilmek; sevmek ve aşk demektir.
8. Aşk; her an beraber olmayı istemek demektir.
9. Beraberlik; tüm zerrelerimizin O’nunla olması yani vuslat demektir.
10. O’nunla olmak vuslat demektir.