01.01.2017 20:23

Dünya Gündemi

2309

Arap devrimlerinin başarısız olmasının sebebi sorgulanırken, ABD’nin öncülüğünü yaptığı Batı dünyasının, devrimleri desteklememesinin altı çizilirdi hep. Desteklemediler çünkü yıkılan diktatörlüklerin yerine İslami çizgideki yönetimlerin gelmesi kuvvetle muhtemeldi denildi. Bu Batı emperyalizminin arzuladığı bir durum değildi. Bu yüzden laik, liberal çevrelerin ön ayak olduğu karşıt devrimlere destek verdiler ve Arap Baharı’nı kışa döndürdüler.

Suriye’deki devrimi de bu yüzden desteklemediler. Esed giderse “İslamcılar” gelecekti çünkü. Esed, ehveni şer görüldü. DAİŞ denen kimin kuklası olduğu meçhul yapı ortaya çıkıp İran ve Rusya faktörü devreye girince de Esed’in gidişi çok daha zorlaştı.

Mısır’da da seçimle iktidara gelmiş Muhammed Mursi’ye demokrasi adına sahip çıkmak yerine onu kanlı bir darbeyle deviren darbeci Sisi’yi kutsadı Batılı çevreler. Hatta ayaklarına kırmızı halı sererek karşıladılar eli kanlı Sisi’yi başkentlerinde.

Peki doğru mu bu tez? Yani Batı emperyalizmi “İslamcılar” gelmesin diye mi diktatör olsalar dahi laik, liberal çevreleri desteklediler?

Elbette hayır. Mesela bugün Mısır’ın darbeci lideri Sisi “İslamcı” düşmanı, laikliği savunan bir isim olduğu için Batı emperyalizminin teveccühünü kazanmış değil. Sisi gibiler Batı emperyalizminin ve İsrail’in çıkarlarına çomak sokmayacakları garantisini verdikleri için korunup kollanıyor. Suriyeli gazeteci yazar Faysal Kasım’ın ifadesiyle de Ortadoğu’da Batı’nın teveccühünü kazanan liderler, İsrail’in ve Batı emperyalizminin çıkarları için çalışan “av köpekleri” oldukları için düşmelerine izin verilmiyor. Laik, liberal ya da sol dünya görüşüne sahip oldukları için değil.

Mevcut statükonun yani İsrail’in güvenliği ve Batı’nın çıkarlarının korunmasıdır asıl olan. Bu statükoyu kim değiştirmeye kalkarsa ister “İslamcılar” olsun, ister laikler ister liberaller hatta dinsizler olsun Batı emperyalizminin hedefi olacaktır. Yani, Batı emperyalizmi için önemli olan laiklik ya da ideolojiler, demokrasi, insan hakları gibi değerleri değil Batı’nın çıkarlarıdır esas olan. Gerisi teferruattır.