Bir gün, Haccac bin Yusuf’u (Haccac-ı Zâlim’i) onu bunu asıyor diye annesine şikâyet ettiler. Ana yüreği dayanamadı ve işin aslını öğrenmek için Haccac’ı çağırttı.
Anne: Oğlum, niye yok yere insanları asıyorsun, kesiyorsun? Sen ölünce arkandan kötü konuşurlar, hem ahirette bunun azabını, cezasını çekersin.
Haccac bin Yusuf: Ana, beni gelip sana şikâyet mi ettiler?
Kadın “evet” dese, Haccac soracak “kim?” diye. Bu yüzden annesi “ben sağdan soldan duyuyorum” dedi.
Bu konuşma üzerine Haccac bin Yusuf annesine gerçeği nasıl izah edeceğini düşünmeye başladı. Tam o sırada sarayın önünden birinin geçtiğini gördü. Askerlere “şu adamı getirin buraya” diye emir verdi. Askerler sokaktan adamı kapıp getirdiler.
Adam da sarayın önünden geçtiğine pişman oldu, korkmaya başladı. Korku dışa vurunca Haccac bin Yusuf “Korkma, biraz sohbet edeceğiz, annem de dinleyecek” dedi.
Haccac bin Yusuf: Hangi millettensin?
Zeytinci: Elhamdülillah Müslümanım.
Haccac bin Yusuf: Ne iş yaparsın?
Zeytinci: Pazarda zeytin alır satarım.
Haccac bin Yusuf: Güzel. Peki namaz kılar mısın, oruç tutar mısın?
Zeytinci: Elimden geldiği kadar dinimin emirlerini yerine getirmeye çalışıyorum.
Haccac bin Yusuf: Ne iş yaparım demiştin?
Zeytinci: Zeytincilik yaparım.
Haccac bin Yusuf: Güzel, bana dünya ile ahiret hayatını bir mukayese eder misin?
Zeytinci: Efendim, beni okutmadılar, cahil adamım, nasıl yapayım.
Haccac bin Yusuf: Müslümansın, ahirete inanıyorsun, insansın aklın var ve dünyanın da içinde yaşıyorsun. Bu inandığın ahiret ile içinde yaşadığın dünyayı elbette kıyaslayabilirsin.
Adam özür diledi, Haccac ısrar etti, zeytinci baktı mecbur bir şeyler söylemek lazım…
Zeytinci: Dünya ile ahiret mukayese edilmez. Ahiret sonsuz hayal edilemeyecek bir alem. Dünya onun yanında bir sineğin konup kalkması kadar bir şeydir.
Haccac bin Yusuf: Bak bu da bir mukayese. Ahiret akıl almaz, ulu bir âlem. Sonsuz ve bolluk diyarı. Dünya ise bir sineğin konup kalkması öyle mi?
Zeytinci: Evet.
Haccac bin Yusuf: Ne iş yapardın?
Zeytinci: Zeytincilik.
Haccac bin Yusuf: Zeytin kaça alınır?
Zeytinci: Şu kadara…
Haccac bin Yusuf: Zeytin kaça satılır?
Zeytinci: Bu kadara…
Haccac bin Yusuf: Zeytinin kaç çeşidi var?
Zeytinci: Şu kadar çeşidi var…
Haccac bin Yusuf: Zeytin ağacı ne zaman çiçek açar?
Zeytinci: Şu mevsimde…
Haccac bin Yusuf: Zeytin ne zaman yeşerir?
Zeytinci: Bu mevsimde…
Haccac bin Yusuf: Ne zaman siyah olur?
Zeytinci: Şu mevsimde…
Haccac bin Yusuf: Ülkemize zeytin nereden gelir?
Zeytinci: Şu mekanlardan gelir…
Haccac bin Yusuf: Zeytinin ne kadarından ne kadar yağ elde edilir?
Zeytinci: Bu kadarından şu kadar yağ çıkar.
Haccac bin Yusuf: Kaç çeşit zeytin vardır?
Zeytinci: Şu kadar çeşidi vardır…
Haccac bin Yusuf, zeytin ile alakalı ne kadar soru sorduysa hepsini detaylıca bülbül gibi cevaplayan adam övgüyü kaptı.
Haccac bin Yusuf: Tebrik ederim, belli ki mesleğinin erbabısın. Şimdi bana namazın bir vacibini söyle.
Zeytinci: Efendim, biliyorsunuz daha önce söyledim beni okutmadılar, cahil adamım, işte gördüm, çevremden öğrendim kılıyorum.
Haccac bin Yusuf: Abdestin bir sünnetini söyle.
Zeytinci: Yok.
Onu söyle, bunu söyle sonuç hep “yok”…
Haccac bin Yusuf: Seni zeytinciliğin mektebinde mi okuttular? Ucunda menfaat var diye bunu nasıl öğrendin, bak her suale cevap verdin. Ve yine sen dedin ki, ahiret sonsuz ve ulu bir âlem, dünya sineğin konup kalkması gibi kısa… Bu kısa süre için şu zeytincilik için gösterdiğin emeğe bak, bir de ahiret için gösterdiğin emeğe bak… Sen bu dediğine inansa idin, bu zeytin için öğrendiğin bilgilerin yüz katını ahiret yatırımı olan ameller için öğrenmez miydin?
Adam utançla başını yere eğdi.
Haccac bin Yusuf, bu esnada askere “Cellat, vur bu sahtekârın başını!” diye bağırdı. Sonra anasına dönerek “Ana ben böylelerin kellesini alıyorum, bir itirazın var mı?” dedi. Annesi ses çıkarmadı…
Sonuç olarak şunu söylemeliyiz;
Haccac bin Yusuf, gökten zembille inmedi. O da bu menkıbedeki zeytincilerin içerisinden çıktı… Şüphesiz kendisi hiç günahsız, hatasız, pür-i pak değildir. Burada asıl mesele ve konu, Haccac da değil. Asıl mesele Haccac’ın gerçek hayatındaki “duygu, düşünce, inanç ve amelde İslam şahsiyet ve karakterinden mahrum kimselerle” olan savaşı ve mücadelesidir.