ABD’nin Suriye’de ne yapmak istediğini bilen varsa beri gelsin. Sözüm ona terör örgütü DAİŞ ile savaşıyor. Ama savaş alanındaki hamleleri Obama yönetiminin bu konudaki samimiyetinin sorgulanmasına neden oluyor. Çünkü Washington’un sahadaki kimi operasyonları DAİŞ’in bölgede alan kazanmasının önünü açıyor. (Bu arada ABD’de Başkanlık seçimlerindeki Cumhuriyetçi aday Trump’un, sürekli bir biçimde söylediği “Obama DAİŞ’in kurucusu, yardımcı kurucusu da Hillary’dir” sözünü bir kez daha hatırlatalım.)
Obama yönetimi gün geliyor Suriye’nin geleceğinde Esed’in olmadığını söylüyor. Ama Esed’in elini güçlendirecek siyasi ve askeri hamleler yapmaktanda geri kalmıyor. Gün geliyor Deyrizor’da olduğu gibi 40 dakika Suriye rejim güçlerini bombalıyor, 80 Esed askerini öldürebiliyor, sonra da “kazayla oldu kusura bakmayın” diyebiliyor. Amiyane ifadeyle yerseniz…
Muhaliflere, “Arkanızdayız” diyor ama yeri geliyor onları da arkadan vuruyor.
Türkiye’ye “Sizin bölgedeki tek müttefikiniz biziz” diyor ama Türkiye’nin başına çorap örmeye çalışan PYD gibi terör örgütleriyle iş tutmakta ısrar etmeye devam ediyor.
Suriye’deki krizin sürekli derinleşmesinin en önemli nedeni olarak ABD’nin bu tutarsızlığı gösteriliyor. Bu tutarsızlık nedeniyle Obama yönetimi kıyasıya eleştiriliyor, tutarsızlığın nedenleri sorgulanıyor. Kimilerine göre bu tutarsızlık politikası aslında ABD’nin bilinçli bir tercihi. Yani ABD “kim kaybediyorsa onu destekle” politikasıylaSuriye krizinde hiçbir aktörün öne çıkmasına müsaade etmiyor. Hedefi bölgeyi sürekli yönetilemez bir hâlde tutmak. Ortaya çıkan kaotik ve istikrarsız ortamı da bölge ülkelerini diz çökertmek için kullanmak istiyor.
Yönetilebilir kaos politikası diye de tanımlanacak bu politika ABD’nin bölgedeki gerçek anlamdaki tek müttefiki İsrail’in de tercih ettiği bir politika aynı zamanda. Kaosun ve kazananı olmayan iç savaşın sürmesi İsrail’in de oldukça işine geliyor çünkü.
İsrail’in devlet stratejilerini belirleyen kurumu Begin-Sedat Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin direktörü Prof. Efraim İnbar’ın “DAİŞ’in Yıkılması Stratejik Hatadır” başlıklı yazısında istikrarsızlığın ve kaosun nasıl İsrail’in işine geldiğini şu maddelerle gerekçelendiriliyor. Ardan Zentürk’ün makalesinden aktaralım;
1- DAİŞ’in varlığı İran’ın bölgede yayılmasını önlüyor,
2- İkisi de Batı karşıtı olan DAİŞ-Hizbullah çatışması aslında Batı’nın stratejik çıkarlarına hizmet ediyor,
3- DAİŞ’in yıkılması yeni bir “terörist diaspora” yaratacak ve tehdit doğrudan Batı’nın başkentlerine taşınacak,
4- DAİŞ, Irak-Suriye gibi yıkılmış devletlerin orduları karşısında bir varlık gösterebilir ama İsrail ordusu gibi bir askeri güç karşısında çaresizdir, o zaman, neden bir tehdit olarak algılayalım.
Prof. İnbar Amerikan yönetimine özetle şunu diyor: DAİŞ’i tahrip etmeyin, onun, güçsüz bir şekilde varlığını korumasını sağlayın.