
“Sen, ey ilkbahar güzelliğine karşı dudak ısıran, hayran olan kimse! Bir de sonbaharın sararmış hâline ve soğukluğuna bak!”
“Şafak vaktinde güzel güneşin doğuşunu görünce, gurûb zamanı, onun ölümü demek olan batışını hatırla!”
“Bu hoş çardakta -yâni mehtâblı bir gecede- bedir hâlindeki Kamer’in letâfetini görürsün; O’nun bir de ay sonlarında uğradığı zaafı ve bedir hâline olan hasretini düşün!”
“Güzel bir çocuk; bakarsın, güzelliği ile halkın sevgilisi olmuştur. Bir müddet sonra, ihtiyar bir bunak hâline gelir ve halka rezîl olur!”
“Eğer gümüş tenli güzeller seni avladıysa, ihtiyarlıktan sonra bir de pamuk tarlasına dönen o bedene bak!”
“İnsan da aynı bu maceraları yaşar. Kemâli ve cemâli, zevâle mahkûmdur.”