Naci En Palestina/Ben Filistin’de doğdum
Amel Mahtlouthi
Bir Islık duydun mu? Çık sokağa, yumruğunu göster cihana. Bir yumruk, bir avuç adam, bir rüya, bir dua ve Allah bir. Kutupların kalktığı, yuvarlaklaşan(küreselleşen) dünyada apolitize edilen milletleri ayağa kaldırmak adına bir ıslık duyduğunda korkma! Silkin kendine gel ve çık sokağa. Görsel eğitim cdlerle, internet aracılığıyla, paralı derslerle olmaz sokakta yaşadığını kazır insan kafasına.
Sokaktan gelecek ıslığın frekansı mühim değil ve ıslık seni yakalamak kaygısında değil sen onu yakalamak kaygısında ol. Namazda gözün olduğu kadar, bu ıslıkta da kulağın olsun. Hayır, sadece dünyanın herhangi bir yerinde ölen, öldürülen, işkenceye zulme tecavüze soykırıma uğrayan kardeşin için değil. Başta kendin için, çocukların için, komşun için, devletin, bayrağın, dinin, namusun için.
Islığı her nerede duydunsa durma. Derstesindir, iştesindir, güreştesindir, güneştesindir mühim değil. Duyar duymaz fırla sokağa. Poşu, bayrak vesaire bulmak zorunluluğun yok. Mustafa Kutlu’nun son hikâyesindeki gibi huzursuz bacaklara kollara kafaya sahip olmak seni yeterince eylemci bir karaktere büründürüyor zaten. Memlekette şurada burada her hangi bir bela musallat olduğunda vücudumuz titriyorsa korkulacak bir durum yok demektir. Çünkü biz hala önemli değerlere sahibizdir. Nankör değiliz Oscar Wilde’nin dediği gibi her şeyin fiyatını bilip değerini bilmeyen nankörlerden değiliz yani.
Hanzala gibi olmalıyız diyorum hepimize. Hanzala(r.a.), meleklerin guslettiği sahabe(Bu isimlendirme G.G.Marquez’in hikaye isimleri gibi dursa da bize aittir.).Evlendiği günün sabahında cihad çağrısını duyar duymaz kılıcını kapıp sokağa fırlar ve o cihadda şehid olur.Peygamberimizin(s.a.v.) cihad çağrısına Hanzala(r.a.)’nın bir an bile düşünmeden katılmasının akabinde peygamberimiz (s.a.v.) göğe bakarak “Hanzala’nın şehid olduğunu ve kendisini Meleklerin guslettiğini söyler.” İşte ıslığa karşı duyarlılığın en güzel örneklerinden biri.
Bugün bir ıslık duyulmaya başlandı bile. Haftalardır İsrail zulmü altındaki Gazze’deki kardeşlerin feryatları maalesef bize ıslık kadar hafif geliyor. Olsun buna da duyarlı olmamız lazım. Hemen meydanlara doluşmak lazım. Evet, Cuma çıkışlarında hafta sonları miting meydanlarında bağırmaktan bahsediyorum. Bazılarımız “Ya bağırıp çağırınca ne olacak, ne geçecek Gazze mi kurtulacak, Müslümanlara yardım mı ulaşacak” gibi bu tür faaliyetleri de küçümser tavırlar sergileyebilirler. Asıl biz onları küçümsüyoruz. Çünkü bugün yaptığınız her eylemde az da olsa öz de olsa dünya medyasında yer alıyorsunuz. Bir Japon turistin fotoğraflarında yer alıyorsunuz. Ve adam “Yahu bu Türklere ne oluyor Araplar bu kadar tepki göstermezken “ diyebiliyor. Fakat bir şeyi bilmiyor bir şeyi hiç öğrenmemiş, bir şeyi hiç hatırlamıyor. O bir şey şudur ki biz Müslüman’ız. Ve tüm Müslümanların yanında olmalıyız. Milleti, mezhebi, tarikatı, bayrağı bizi bağlamaz. Biz kardeşimizin hakkını dünyaya karşı savunuyoruz. Ve dahası daha düne kadar o topraklar Osmanlı toprağıydı. Ve biz Osmanlı veliahdıyız. Anadolunun çocuklarıyız. Her Anne gibi Anadolu insanı da merhametlidir. Asla zulme göz yumamaz, zalimlere ortak olamaz.
Bu eylemler, bu mitingler, bu yürüyüşler yukarda da belirttiğim üzere müthiş bir eğitim biçimidir. Halkın kendi kendini eğitmesidir. Oğluyla Mcdonalds’da bir cumartesi günü hamburger yerken binlerce kişi tarafından yuhlanan adama hangi kitap hangi yazı öğretebilir bu bir anda oğluyla birlikte düştüğü durumda edindiği bilgiyi. Bir daha gönül rahatlığıyla gidebilir mi oraya ya da oğlu her hamburger yiyişinde hatırlamaz mı o yuh seslerini ıslıkları. Ve o dükkândaki garsonlar kimin elinden para kazandıklarını içlerinden de olsa muhasebe etmeye yeniden girişmezler mi? Ya sevgilisiyle baş başa içerken binlerce kişi tarafından yuhlanınca tüm delikanlılığını tüm imajını yitiren gence ne demeli? Hiç aklından geçer miydi yakışıklı ve izbandut haliyle tam da “bas gaza aşkım bas gaza” şarkısını dinlerken böyle bir duruma düşeceği hele sevdiği kızın önünde ve sevgililer günü de çok yaklaşmışken. Peki ya o kıza ne demeli? Anasından babasından sakına sakına gittiği buluşmada hiç ummadığı bir şekilde o karıştığı kalabalık, düştükleri vaziyeti başlarına kalkınca bunu hiç unutabilir mi? Yürüyüşe katılmasınlar diye dersanelerin yürüyüş saatine koydukları sınava giren öğrencilerin dışarıdaki ağabeylerinin uzaktada olsa bi yerdeki Müslümanlara yapılan zulmü protesto etmelerine ortak olmak için sınavda kalem kırıp dışarı çıkmaları kadar güzel bir örnek var mıdır yürüyüşlerin mitinglerin faydasına örnek teşkil edecek. Senin okullarda, dersanelerde, kitaplarda 12 yıl boyunca yarım yamalak da olsa vermeye çalıştığın bilinci böyle bir olayla bir saniye de alan gençlikten haberin var mı?
Bugün o gündür. Osmanlı’nın veliahdını test etme günüdür. Bugün Anadolu insanını test etme günüdür. Gazze’dekilerin sadece kendilerini değil İstanbulu Ankara’yı savunduğunun bilincinde olma günüdür. Yarın zülum kapımıza dayandığında milletin ne yapıp ne yapmayacağını görme günüdür. Hala acemiyiz, kendi ürettiğimiz sloganlarımız yok, böylesine önemli bir konuyu savunurken bile başkalarının sloganlarını kullanıyoruz. Ama olsun biz zaten düşmanın silahıyla da silahlanırız.
Ve bugün. Hamas’ın siyasi birim başkanı Halid Meşal’in sözleri nasıl da bize gurur veriyor. “Siz Türkiye Türkleri bize Osmanlı’yı hatırlatıyorsunuz hepiniz 3. Abdülhamit gibisiniz” Bu sözleri duyunca insan ne yapmalıdır? Mustafa Kutlu’nun huzursuz bacağına ilk yorumu yapanlardan biri olan Sibel Eraslan’ın “ Huzursuz Bacak tüm mahallenin çocuklarını sokağa çağıran bir ıslık gibi” yorumuna uygun Halid Meşal’in bu sözleri. Evet biz de 3. Abdülhamitlik varsa sokağa çıkmalı öfkemizi kusmalıyız. Kimseye ve kendimize zarar vermeden. Psikolojik baskı adına. Milli eğitimimiz adına. Tevhidin tedrisatı adına. Ve tabi he-man gibi “Gölgelerin gücü adına.”
Bugün biz 2.Abdülhamit’i çok iyi okumalıyız neyi niye yaptığımızı bilmek adına. Bugün biz İbni Haldun’u okumalıyız nereyi niye savunduğumuzu bilmek adına. Ve biz bugün Şeyh Ahmet Yasin’i, Naci El Ali’yi, Derviş Mahmut’u, Abdülkerim Kahlut’u, Ahmet El kesif’i, Dr. Muhammet Şakir’i, Şeyh Ahmet Temimi’yi, Adnan Ali Rıza Nehavi’yi çok iyi öğrenmeliyiz.Peki tüm ıslıklara kulak verdikten sonra?
Bir Çığlık (ıslık değil çığlık, sayhaten vahideten) duyulacak ve söndürülecekler. Ebedi ateşlerine döndürülecekler. O ağaçlar onları ihbar edecek. Bunu yapmaya bizim gücümüz yetmez lakin bizi yaratanın gücü her şeye yeter.
*Kurtuluş,diriliş,yeniden doğuş anlamında.