Bugün sana bir soru soracağım. Basit ama bir o kadar da yakıcı bir soru… Kimsenin dönüp de kendine soramayacağı bir soru… En azından kolay değil bunu yapmak, biliyorum. Biliyorum çünkü kolay değil ortalamayı aşmak… Herkesin harcı değil herkesten farklı olmak…
Bu soru senin nerede durduğunu ifşa edecek. Herkes kadar sıradan ve tabii de olabilirsin... Kendin kadar biricik ve özel de kalabilirsin. Seni daha özel kılacak bir cevabın da olabilir. Ya da herkes gibi olduğunu itiraf edersin.
Bu soruyu önce kendime sordum ben. Cevabım bende kalacak, söylemem. Ama şunu düşündüm: Niye şimdi bu soru? Herhalde dedim, katliam, acı, gözyaşı ki… Felaket mevsimindeyiz, acı kanattı içimizi. Muhtemelen ondan düştü bu soru içime. Acıyla düştü ama teskin etmedi yine de. Bu sefer kalbimin sırrı sızladı, daha beter. Bakalım bir de sen duy, bu soru sana ne eder?
Hemen sormamı bekleme, biraz zaman… Kendine bir bak tekrar, insanlar, etrafın… Memleket sonra, içinde yaşadığımız dünya… Okudukların, gördüklerin, duyduklarınla… Hepsini inceden inceye bir gözden geçir. Tıpkı film şeridi gibi, şeylerin değeri nedir? Nedir en kıymetli, şöyle üstten bir sırala… Ölçünü gör, soracağım soruya kendini hazırla.
Eğer baktıysan hayata tekrar alıcı gözüyle… Bildiysen, anladıysan ne kıymetli özüyle… Anladıysan önceliklerini, ne kıt ne bol… şimdi sorabilirim o acıtıcı soruyu; hazır ol: NE VAR UĞRUNA ÖLEBİLECEĞİN? Ne var gözünü kırpmadan canını verebileceğin? Ne var uğruna hayatını feda edebileceğin? Ne var uğruna arkana bakmadan gidebileceğin? Tekrar sorayım istersen, biraz değiştirerek… Hayatın şu anında bütün her şeyi terk ederek… Neyin uğruna ölebilirsin, var mı böyle bir şey? Öyle kıymetli ki silinir gözünden her şey… Öyle kıymetli ki kolayca canını verebilirsin… Öyle kıymetli ki uğruna koşarak gidebilirsin.
Hemen cevap verme; kolay değil bu zaten. Bu yazı sırf hakkında düşünesin diye sen… Düşünesin ki canın kadar önemli hayatta ne var? O kadar önemli ki candan öte bir anlamı var. O hayatta kalsın diye hayatını veriyorsun. Sen gidiyorsun ama o devam etsin istiyorsun. Gideceksin, uğruna öldüğün şey dursun diye... Sen bunu görmezsen, bilmezsen bu adanış niye? Olsun, sırf o yaşasın diye kendini feda edebileceğin... Var mı bir değer, şudur diye gösterebileceğin?
Hayatın kıymetini tartışmıyorum; o sermaye. O’na kıymeti veren vermiş, başka var mı paye? Ne olursak yaşarken olacağız burası tamam da… Tartıştığım hayat gibi verilmiş bir şeyin yanında… Sen hayatı aşacak hangi değer için çabaladın? Yoksa tek kıymet ölçün mü oldu şu hayatın? Hayat karşısında biz, iki ihtimalle varız ancak… Ya teslim almışızdır onu biz, ya o bizi teslim alacak.
Hayat azizdir ama ona teslim olmamalısın. Onun bendeleri, bendesidir tamahın ve hırsın. şunu unutma ki ancak hayatı aşanlar bulur… Hayatın kendisinden umulanı: İzzet ve onur. Hayat kendisini aşana meftundur daima… Kendisinden geçene vurulmuştur. Ama… Her şeyi değil ancak sonsuzluğu arar. Kendisi sonsuzu arzulayana eder yar.
O yüzden kardeşim sonsuza talip ol da… Hayat bul, hayatını satıvereceğin bir yolda. Olsun uğruna öleceğin bir değer, bir Yâr… Yâr ki alır hayatını bitmeyen bir hayata satar.