Feyiz; vericilik değil alıcılık meselesidir. Ve almasını bilene: Değil herkesten; her şeyden gelir. “Her geceyi Kadir, her gördüğünü Hızır bil.” sözünün manası da bu değil midir?
Geçen “genchaber” grubunda arkadaşlardan biriyle tartıştık. Sert bir tartışmaydı. Bazı arkadaşlar hayal kırıklığına uğramışlar. Bizden hiç beklemezlermiş filan... Konu üzerinde Lütfi abiyle konuşurken şöyle dedi: “Bazı arkadaşlar seni yemez, içmez, uyumaz, insanüstü biri sanıyorlardı. Hayal kırıklığına uğrattın onları. Senin de insan olduğunu anladılar. :)”. Ne diyeceğim “Elhamdülillah” dedim. Bu işin hayrı da buymuş demek.
Keramet Teknolojide
Şunu fark ettim. Biri bize biraz Allah`tan söz etse, dinden, imandan filan... Onu hemen evliya sanıyoruz. Yaa tamam! Yaav tamam! Evliyayız da... Düşündüğünüz gibi değil! Allah`a olan sevgimiz oranınca hepimiz evliyayız. Onu demek istiyorum. Yani herkes evliya. İlla uçmak kaçmak gerekmez ki. Onu THY pilotları da yapıyor. (Gariptir ama tüm kalitesizliğine rağmen Atlasjet pilotları da) Kerametse al sana keramet! Kenan Rufai hazretlerinin sözüydü yanlış hatırlamadıysam: “Keramet artık teknolojide!”. Bedenden hâsıl olmasıyla cihazdan hâsıl olması arasında, Allah`ın ikramı olması açısından fark yok. Allah`ın uç dediği uçuyor kaç dediği kaçıyor. Ama bu; evliyalık ölçütü değil. Şahsen sarıklının birini uçarken görsem aklıma ilk gelecek “Vay sahtekâr!” demektir. “Uçmak için mi uğraştın o kadar?!” Kaldı ki ben keramet severim. :) Sıra dışı oldukları için. Ama bunun dostluk ölçütü olmadığını da bilirim.
Allah`ı Seven Sıradan İnsanlar Arıyorsanız: Doğru Yerdesiniz.
Şunu demeye getiriyorum: Genç Dergi`de evliya filan yok arkadaşlar. Yani eğer ölçütünüz buysa; kanatlı olanlarından kalmadı. Ya da buraya hiç adımını atmadı. Süleyman var derseniz: O da insan sayılmaz derim. Süleyman daha çook.. Nasıl desem? O bir melek bence! (Süpermen çizgi filminden alıntı: “O bir kuş. Hayır, bir uçak. Yok yok melek. Hayır! O: Süley Man) Ama eğer Allah`ı seven sıradan insanlar arıyorsanız: Doğru yerdesiniz.
Feyyaz Kim?
Yazıların hiçbirinden de muharririnden menkul füyüzat beklenmesin kanaatimce. (Bence yerine kanaatimce deyince daha entelektüel duruyor da o yüzden :) Feyyaz kim? Allah!.. Bir gün Ahmet Özdil`e (eski Erkam Bilişim çalışanlarından) tam olarak hatırlamıyorum ama “Feyzini mi kestik” gibisinden bir lafla takılmıştım. “Feyiz kesilmez. Kesilirse senin alışın kesiktir!” dedi. “Eyvallaaah!” dedim. “Bak, şunca yıldır tanışırız, senden bu kadar büyük laf işitmemiştim.” dedim. “Haa... O mu? dedi: “Benim değil. Oğuz abiden işitmiştim.” dedi. (Zaten başka kimden zahir olabilirdi ki böyle bir mana.) Bu; şu demek oluyor arkadaşlar: Feyiz; vericilik değil alıcılık meselesidir. Ve almasını bilene: Değil herkesten; her şeyden gelir. “Her geceyi Kadir, her gördüğünü Hızır bil.” sözünün manası da bu değil midir? Budur. Biliyorum genelde yanlış yorumlanan bir söz. Aslında Kadir gecesini tutturmakla ya da Hızır`la (a.s.) karşılaşmakla ilgisi yok. Diyor ki: “Her geceni Kadir gibi ihya et. Her gördüğünü Hızır gibi mürşid bil. Dersini, ibretini al.” Hakiki manası budur.
Hal böyleyken: Hepinizi feyiz manyağı yapabilirim arkadaşlar. Evet, yapabilirim. Ama bunun benimle bir ilgisi yokken sizinle pek yakından var. Siz alıcı olduktan sonra aynı şeyi sokaktaki it, köpek de yapar. İt, köpek dediğime bakmayın. Küçümsemek için söylemiyorum. Bahaeddin Nakşibendi hazretlerinin köpeklerle olan hikâyesi pek meşhurdur hal bu ki.
Hak Kimden Gelirse Haktır?
Hak var ya!.. Kimden gelirse gelsin haktır. Ne yani Ebu Cehil`den duyduk diye “La ilahe illallah”ı reddedebilir miyiz mesela? Şekilciliktir bu! Puta tapıcılıktır! Titre tapıcılıktır! Sosyal statüye tapıcılıktır! Ak sakallı dedeye tapıcılıktır!... Sıkı durun ben şimdi size başka bir şey söyleyeceğim: “Yâ eyyühelleziyne âmenû! Âminû!... / Ey iman edenler! İman edin!... (Nisa 136)