
Gönül Allâh ile olduktan sonra dünya işinin zararı yoktur. Fakat dünya telâşının gâfil bıraktığı bir gönülle ibadetin bile mahzuru çoktur!.. Bu itibarla namazda bedenin kıblesi Kâbe olduğu gibi, kalbin kıblesi de Cenâb-ı Hak olmalıdır. Meşhur kıssadır:
Leylâ’nın aşkıyla çöllere düşmüş olan Mecnun, farkında olmadan namaz kılmakta olan bir kimsenin önünden geçer. Namaz kılmakta olan kimse selâm verip namazdan çıktıktan sonra hiddetle seslenir:
“–Namaz kılanın önünden geçilmez, bilmez misin?!” Mecnun, o kimseye şu mukâbelede bulunur:
“–Ben, Leylâ’nın aşkından seni göremedim ki! Asıl sen huzurunda namaz kıldığın Allâh’ın aşkından beni nasıl görebildin?!” (Osman Nuri Topbaş, Gönül Dergahından Hakikat İncileri. S. 91)