
Türkiye, nüfusunun tamamına yakını Müslüman olan, bunun da içini “dindarlıkla” doldurmaya çalışan bir ülke. Çalışan diyoruz çünkü eğitim sistemimizden, kamusal düzenlemelere ülkemizde dindarca yaşamayı kolaylaştıran ve özendiren birçok değişiklik, düzenleme mevcut. İmam Hatip okullarına uygulanan ambargonun kaldırılması, eğitim ve kamuda başörtüsü serbestisi sağlanması hiç kuşku yok ki yıllardır Müslümanca yaşamaya çalışan insanlarımızı rahatlattı, şükür ettirdi… Peki ya sonrası? Burada da “dindar nesil” anlayışıyla oluşturulmaya çalışılan bir sistem var ki kimi zaman pratik hatalar kimi zaman da “proje hastalığı” nedeniyle gerçekleştirilemiyor. Argetus Araştırma Şirketi’nin tam da bu konuyla alakalı olan ve “dindar camianın dernekleri, vakıfları, cemaat ve tarikatları, platformları, okuma grupları, gençlik kolları ve kanaat önderlerinin ulaşabildiği gençlik, ülkemiz gençliğinin yüzde 10’unu bulmuyor” sonucunu veren araştırması, hem durduğumuz konumu hem de yapılması gereken işlerin büyüklüğünü gösteriyor… “Fazlasına gerek yok, kurtardığımız bizimdir” diyebilirsiniz ama kanuni anlamda sağlanan kolaylıklar, milyonlarca liralık yatırımlar eğer gençlere ulaşamıyorsa, çarkın tam da ortasına bir çomak sokarak; süregelen düzeni bir sorgulamak lazım…