Cenâb-ı Hak, namazlarını ciddiye almayanlara, namazını gösteriş olsun diye kılanlara yazıklar olsun diye hitap eder. (bk. Mâûn, 4-7)
Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz de: “Namaza durduğunda sanki son namazın gibi kıl!” buyurmuştur. (İbn-i Mâce, Zühd, 15)
Allah dostlarından Hâtem-i Esam ise, namazın hakkıyla edâsı hakkında şöyle der:
“Evvelâ namaz için gerekli hazırlığı en güzel şekilde yerine getir. Kâbe’yi iki kaşının arasına, sıratı ayaklarının altına, cenneti sağına, cehennemi soluna al! Arkanda Azrâil’in, senin tatlı canını almak için beklediğini tefekkür ile korku ve ümit hâlinde Cenâb-ı Rabbü’l-âlemîn’in huzuruna dur! Tahkik ile tekbir al! Ağır ağır ve mânâsını düşünerek Kur’ân oku! Tevâzû ile rükû, huşû ile secde eyle! Bedenin, namazın tabiî erkânına devam etsin, ancak ruhun daima secde hâlinde kalsın ve o vuslattan bir nefes ayrılmasın!”