
Hepimiz kendi derdimizi çok büyük görürüz. Dünyanın en dertli insanı bizmişiz gibi derdimizi büyütürüz gözümüzde. Toplumca severiz abartmayı, derdimizi sanki devlet meselesiymiş gibi abarttıkça abartırız. Oysaki bunun yerine kendimizi teselli etmenin yollarını arasak pek çok örnek vardır etrafımızda. Şu mısralar ne güzel anlatır bunu:
“Dertler seni sarınca / Başka dertliyi düşün
Bütün dertlerin susar / Dertliye koştuğun gün…”
Ne güzel söz değil mi? Sıkıntılar, dertler seni sarıp etrafını göremez hale geldiğinde, dünyanın en büyük derdinin kendi derdin olduğunu sandığında etrafına bak, başka insanların dertlerine bak. Senden daha dertli olanları göreceksin. Sendeki derdi nimet sayanların olduğunu göreceksin ve başkasının derdine derman olmak için koşturduğunda, kendi derdini bırakıp da ona çare olmaya çalıştığında birden kendi dertlerinin de Mevla’nın inayetiyle yok olduğuna şahit olacaksın…
Laf olsun diye söylemiyorum gerçek bunlar; üstelik tecrübeyle de sabittir. İnsan başkasının derdine derman olmaya çalışınca mutlu oluyor. Daha kötü durumda olanları görüp haline şükrediyor. Onların derdine derman olunca senin dertlerin de ortadan kalkıyor.
Sıkıntıya Düştüğünde Şu 5 İfadeyi Hatırla!
1- Rızkı veren Allah’tır. Başkasının önünde eğilme. Geçim sıkıntın mı var? Ay sonunu zor mu getiriyorsun? Borçlara takla attırmaktan iflahın mı kesildi? Derdin bunlarsa işte senin dermanın olan kelime “Errizgu alallah” yani tasalanıp durmana, sıkıntı yapmana gerek yok. Çünkü rızkı veren Allah senin durumundan haberdardır. Sen rabbine güvenmeyi bil, o sana yardım eder.
2-Tevekkeltü alallah: Vazifeni yap, sonra Allah’a tevekkül et, ona dayan. Sınav tasası çekenlerin, atanma bekleyenlerin ve bunları en önemli dert sayanların ilacıdır bu kelime. Tevekkül etmek yani maddi manevi her şeyi yaptıktan sonra gerisini Allah’tan beklemektir. Meddi olarak derslerini çalışıp vazifelerini yerine getirdikten, manevi olarak da dua ettikten sonra gerisi Mevla’nın takdiri deyip tevekkül edebilmek anahtarıdır bu ve benzeri sıkıntıların.
3-Ya nasip: Nasipte ne varsa zamanı gelince gelir seni bulur. Ne demişler “Nasibinde varsa gelir Hint’ten Yemen’den / Nasibinde yoksa ne gelir elden” bu sözün manasını idrak edebilirsek o zaman zaten olmayana üzülmekten vazgeçeriz. Çünkü biliriz ki nasipte yoksa ne kadar üzülsen nafile.
4- Bu da geçer. Her şey gelip geçici, az önce aldığın nefes bile geldi geçti, sen baki olana razı ol. Unutma ki başına gelen her ne olursa olsun eninde sonunda geçip gidecek, boşuna sıkıntı yapıp kendini üzme…
5-Sabretmeyi bil: Belalar, sıkıntılar geldiyse başına sabret, vaktinden önce bahar gelmez. Unutma ki gecenin en karanlık vakti güneş doğmadan az öncesidir. Ve yine unutma ki her kışın ardı bahardır. Rabbimiz ne diyor? “Muhakkak her zorlukla beraber iki kolaylık vardır.” (İnşirah/5)
Belki şu anda çok dertlisin
Belki artık yeter diyorsun
Belki de kendinden geçmişsindir
Belki de ağlıyorsundur
Belki de bütün musibetlerin sonunda eline bir şey geçip geçmeyeceğini düşünmektesin. Duy bak Rabbimiz ne diyor:
“Sabredenlere gelince sıkıntılara göğüs gerenlere mükâfatları hesapsız ödenecektir.” (Zümer/10)
Belki onca insanın içinde neden senin seçildiğini düşünüyorsun. Oysa rabbimin seçtikleri kıymetlilerdir.
“İçinizden mücahitlerle sabredenleri çıkarıncaya kadar elbette sizi deneyeceğiz.”
Hayat bir imtihan değil mi? Her sorun ebedi hayatında yer alan bir tuğla. Onlar olmasaydı ebedi âlemde sana ait hiçbir şey olmayacaktı. Derdin yoksa üzül asıl. Dertliysen bil ki Mevla seni seviyor.
“Allah hayrını dilediği kişiyi sıkıntıya sokar.” (Buhari)
Unutma rabbin kimseye dayanabileceğinden fazlasını yüklemez. Ne derler “Mevla’m dağına göre kar verir.”
Üstelik her imtihanda Mevla’mızın size anahtar uzattığını unutmayın. Çünkü “Rahmet kapısı zahmet anahtarıyla açılır.”