İnsana huzur veriyor namaz. Ondan ayrı kalınca anlıyor insan ondaki esrarengiz gücü. Onun insana verdiği huzuru anlatmaya kelimeler kifayet etmiyor.
Öyle bir şey ki namaz insanı dertlerinden, kederlerinden, düşüncelerinden arındırıyor. Bir an da sanki bu âlemden uzaklaştırıp başka bir âleme götürüyor insanı. Bize sıkıntılarımızdan kurtulacak kapılar aralıyor.
Efhar-i mevcudat olan resulümüzün rabbiyle baş başa kaldığı miraçtan ümmetine getirdiği bir hediyedir, kulun miracıdır namaz. Rabbiyle baş başa kaldığı buluşma zamanıdır.
Sabırsızlıkla beklemez miyiz sevdiklerimizle buluşacağımız zamanları? İşte bu öyle bir buluşma ki bütün buluşmalardan öte, sevdiklerimizi de bize bahşeden onları sevme hissini içimize yerleştiren ve hatta sevdiklerimizi yoktan var eden rabbimizle buluşma zamanıdır namaz.
Miraç öyle bir hediye ki rabbimiz habibini teselli için çağırdı huzuruna. Biricik destekçisi amcası ve hayat arkadaşı Hz. Hatice’yi kaybettiği için teselli olsun diye. Biz de tıpkı onun gibi teselliye ihtiyaç duyduğumuzda namazda buluşmalıyız rabbimizle.
Olur mu öyle demeyin, başka gidecek kimsemiz mi var? Kullardan medet umulur mu? Bizim tek gidecek yerimiz rabbimiz. Günahımız çok da olsa yüzsüzlük de olsa yine de gideceğimiz tek yer o. İsteyeceğimiz tek kapı o.
O kapıyı açan anahtar da tabi ki namaz. Rabbimizin bizim kıldığımız namazlara ihtiyacı mı var? Hani bazı kimseler “Rabbinizin sizin namazınıza ihtiyacı mı var niye namaz kılmanızı istiyor” diyorlar ya “Evet, rabbimizin bizim ne namazımıza, ne niyazımıza ne de abdestimize ihtiyacı var. O öyle bir sevgili ki kullarını sevdiğinden ötürü istediği şeyler kendisi için değil, bizim huzurumuz için.”
Biz de öyle değil miyiz? Sevdiğimiz birine karşı öyle davranırız ki kendimiz için hiçbir şey istemeyiz. Ne istiyorsak sevdiğimiz içindir, ne yapıyorsak onun için, onun iyiliği içindir. Tıpkı bizi yaratan rabbimizin bizden istediği gibi.
Öyleyse bir yük olmamalı namaz bizim için. Eğer oluyorsa “bir kılayım da rahatlayayım” “bir eda edeyim de…” tarzında düşünüyorsak o zaman yazık bize, vay halimize. Sanki sırtımızdaki bir yükten kurtulmuşçasına davranmak mı doğru sizce yoksa sevdiğimize kavuşacağımız en önemli yer olduğu için sabırsızlıkla beklemek mi?
Geç kalmış değiliz. O halde haydi şöyle bir silkelenip kendimize gelelim ve sevdiğimizle buluşma anını iple çekelim. Bu miraç kandili miracımız olsun. Kandilimiz mübarek olsun.