ABD ile Suudi Arabistan ilişkilerindeki limonilik her geçen gün artıyor. Bu artış ABD’nin İran ile uzlaşısının ardından bir hayli hızlanmış durumda. ABD kongresinin, Suudi Arabistan’ın 11 Eylül saldırılarında rolü olduğunu vurgulayan ve Suudi Arabistan’a yargı yolunu açabilecek olan bir yasa tasarısı üzerinde çalışıyor haberleri geçen ay dünya gündeminin önemli gelişmelerinden biri olarak görüldü.
ABD kongresinin bu hazırlığına Suudi Arabistan, elindeki 750 milyar dolar değerindeki Fed tahvilleri ve bonolarını satma restini çekerek karşılık verdi. Dolara büyük darbe anlamına gelen bu rest ciddi yankı uyandırdı.
Peki, bu restleşmenin arka planında yatan ne? Amerikalılar, 11 Eylül saldırılarını düzenleyen 19 saldırganın 15’inin Suud vatandaşı olduğunu bugün mü ortaya çıkardılar? Elbette hayır. Sıkıntı başka.
Bu noktada altı çizilen hususlar şunlar: Suudi Arabistan, Kral Selman ile birlikte biraz kontrolden çıkıyor izlenimi veren politikalar izlemeye başladı… ABD’nin kaya gazı ve petrolü üretiminde ihracatçı konumuna gelmesinin ardından, Suudi Arabistan üretimini kısmayarak petrol fiyatlarının dip yapmasını sağladı. Bu da maliyeti yüksek olan kaya gazının ekonomik olmaktan çıkardı. Birçok ABD’li kaya gazı üreticisi, kapıya kilit vurmak zorunda kaldı.
İran ile uzlaşarak Suudi Arabistan’ın kaygılarını görmezlikten gelen, bu anlamda kendilerini arkadan vurulmuş gibi hisseden Riyad yönetimi ilk kez ABD’ye bu denli bir meydan okuma cesareti göstermiş oldu.
Petrol üretimini kısmama stratejisi aynı zamanda petrol üretim maliyeti, Suudi Arabistan’dan çok daha yüksek olan Rusya ve İran’a da darbe vurma anlamına geliyordu.
Riyad yönetimi bu stratejisinin yanı sıra Türkiye ile bölgedeki gelişmeleri etkileyecek düzeyde stratejik işbirliği içerisine girdi. Bu meyanda mesela “İslam Ordusu” fikri Türkiye’nin katkılarıyla hayata geçirildi. “Kuzey’in Gök Gürültüsü” adıyla ve 200 bin askerin katılımıyla gerçekleşen askeri tatbikat küresel anlamda gözlerin İslam Ordusu’na yönelmesine neden oldu. Türkiye’de gerçekleşen İslam İşbirliği Teşkilatı zirvesinden verilen mesajlar da göz önüne alındığında kontrolden çıkan bir Suudi Arabistan görüntüsü onlar açısından bir anlamda teyit edilmiş oldu.
Evet, restleşme büyük. Bakalım kim geri adım atacak? Ya da yeni restleşmelere hazırlıklı mı olmalıyız?