
Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye raporu yayımlandı. Yine Türkiye’yi kötülemeye yönelik asılsız iddialarla dolu bir rapor... İnsan hakları ihlallerine yönelik suçlamalar yine ön planda...
Raporun detaylarına girecek değiliz. Bir başka hususa dikkat çekmek istiyoruz. O da batının demokrasi ve insan hakları iddiasındaki samimiyeti. İnsan hakları ve demokrasi hassasiyeti konusunda ahkâm kesen, sığaya çeken batının gerçekten de bu konuda samimi olduğuna inanan kalmış mıdır acaba?
Bu anlamda yıllardır sergiledikleri çift standarda, iyi yüzlülüğe rağmen herhalde kalmamıştır…
Demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü gibi değerler batı için kontrol etmeye, sömürmeye çalıştığı ülkelere karşı sadece ve sadece birer sopa vazifesi görmüştür hep. Bu konuda gerçekten samimi olsalardı, cahiliye müşriklerinin elleriyle yaptıkları putlarını acıktıkları zaman yedikleri gibi onlar da bu değerleri yeri geldiği zaman özellikle de çıkarları söz konusu olduğu zaman yemezlerdi.
İnsan hakları ihlalleri konusunda dibe vurmuş, ellerine mazlumların kanı bulaşmış, dünyanın en diktatörlerinin ayaklarının altına kırmızı halılar sermezlerdi. Ama konu çıkarları olunca, milyonlarca, milyarlarca dolarlık silah satışı, devasa büyüklükteki ekonomik anlaşmalar söz konusu olunca, demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü gibi o çok önemsediklerini iddia ettikleri değerler batı için bir anda önemsiz hale gelmektedir.
Bir gazetecinin, “insan hakları ihlali konusunda en karanlık sicile sahip ülke diye suçladıkları İran ile bugün neden ilişkilerin derinleştirildiği” şeklindeki sorusuna Fransız bakanın verdiği cevap oldukça ilginçtir:
“Sadece demokratik ülkelerde işbirliği yapsak o zaman ekmek yiyemeyiz.”
Demokrasinin beşiği diye takdim edilen işte o Fransa’nın Cumhurbaşkanı François Hollande geçen ay yine Mısır’ın darbeci liderinin ayağına kadar gitti. İnsan hakları konusunda son dönemde çok yoğun eleştiriler alan Sisi’yi bir kez daha onure etti. Darbe lideri Sisi ile imzaladığı milyarlarca dolarlık başta silah ve teknoloji transferi anlaşmalarını cebine koydu ve ülkesine döndü.
“Fransa’nın o çok önemsediğiniz değerlerine ne oldu peki?”
Bu soruya Cumhurbaşkanı François Hollande’ın vereceği cevap hazırdır herhalde;
Fransız halkı aç mı kalsın!