
Allah dostlarından âlim ve fâzıl bir zat, kendisine yirmi yıl talebelik yapan bir öğrencisine sorar:
-Evladım, söyle bakalım kaç yıldır benim yanımdasın?
-Yirmi yıldır efendim.
-Bu zaman süresince benden ne öğrendin?
-Hiçbir şeyle değişmeyeceğim yedi hakikat öğrendim.
-Bu kadar yılda sadece yedi hakikat mi öğrendin?
-Evet
-Söyle bakalım öyleyse, neler öğrendin?
-Birinci olarak, baktım ki herkes bir şeyi dost ediniyor, ona gönül verip bağlanıyor. Fakat bunların hepsi insanı yarı yolda bırakıyor. Ben bu gerçeği idrak edince, beni hiç bırakmayacak, ölümden sonra bile benimle gelecek şeyleri aradım. Bu yüzden dost olarak sâlih amelleri seçtim kendime. Ki, onlar sonsuz bir yolculuğa çıkmış insanoğlunun hiç tükenmeyecek azığı ve gerçek dostlarıdır.
-İkinci olarak, baktım ki, insanların birçoğu geçici dünya değerlerine dört elle sarılmış onları koruyor, dünya mallarını kasalarda saklıyor, kaybolmaması için her çareye başvuruyor. Kimi zenginliğine, kimi güzelliğine, kimi ününe tutunmuş sımsıkı, onları elden çıkarmamak için çırpınıp duruyor. Oysa ben varlığımı ve bütün isteklerimi bizi yaratan yüce Allah’a satıp, gönlümü yalnız O`nun sevgisine açtım.
-Üçüncü olarak
-İnsanların üstün olmak için birbirleriyle yarıştıklarını gördüm. Ancak birçoğu üstünlüğü yanlış yerlerde arıyor ve birbirinin üstüne basarak yükselmek istiyordu. Bunun üzerine üstünlüğü geçici dünya değerlerinde değil, akıl ve ahlâkça yükselmekte, kötülüklerin her çeşidinden el etek çe-kip, iyiliklere vasıta olmakta aradım.
-Devam et yavrum!
-Dördüncü olarak
-Yine baktım ki, insanlar hep birbirleriyle uğraşıyor, boş yere hayatı zehir ediyorlar kendilerine. Bütün bunların benlik, bencillik ve çekememezlikten ileri geldiğini gördüm. Ve gönlümü bu kirlerden arıtarak, herkesle dost olup, huzur ve güven içinde yaşamanın yolunu buldum.
-Beşinci olarak
-Nedense herkes hatasının sebebini hep dışarıda arıyor ve başkalarını suçlamak yoluna tercih ediyordu. Böylece suçlarının örtüsü altına saklanıyordu. Oysa insanın başına ne geliyorsa, kendi yüzünden ve kendi eliyle geliyordu. Bunu bilip yalnız kendimle ceng ederek nefsimin iradesine uymamaya ve vesvese verenin ağına düşmemeye çalıştım.
-Altıncı olarak
-Baktım ki insanlar şu bir lokma ekmek ve dünya geçimi için helâl haram demeden, her türlü hakkı çiğnemekten çekinmiyorlar. Hem başkalarının hakkını alıp onları yoksul bırakmakla, hem de bu haksızlığın azabını ağır bir yük gibi vicdanlarında taşımakla iki kere kötülük etmiş oluyorlar. Oysa doğru yaşanıldığında ve hakça bölüşüldüğünde, dünya nimetleri insanlara yeter de artar bile.
-Yedincisi nedir evlat?
-Yedinci olarak şunu gördüm ki, insanlar bir şeye dayanmak ve güvenmek ihtiyacındadırlar. Kimi zenginliğine, kimi güzelliğine... Bunların hepsi de bir süre sonra yok olacak iğreti desteklerdir. Ben ise yalnız O`na sığınıp yalnız O`ndan yardım diledim. Ve bunun karşılığı sonsuz bir güven oldu.
-Seni tebrik ederim evladım. Ben de yıllar yılı bütün din kitaplarını inceledim. Hepsinin bu yedi gerçek etrafında toplandığını tespit et-tim. (bk. Cevdet Kılıç, Bilgelik Hikayeleri, 85-86)