Sana bugün soğuk sözler söyleyeceğim.
Gönlü soğukların kesafeti bürüyecek burayı.
Oradan buradan hep içimize akanlardan…
Ötemize, berimize sarkanlardan bahsedeceğim.
Bildireceğim nedir çağın ve çağdaşlarının afeti.
Senin gibileri baştan çıkaranı haber vereceğim.
İçinde hadsiz hesapsız bir telaş var.
Bir telaş ki içini kurt gibi kemiriyor.
Bir telaş: Ne zaman bilecekler ismini?
Bir telaş: Ne vakit alacaklar baş üstüne seni?
Bir telaş: Zamanın ne zaman gelecek senin?
Bir telaş: Ne vakit alkış görecek harika eserin?
İçinde böyle siyah bir engerek kımıldıyor.
Akıtıyor zehrini de sana duyurmuyor.
Sabra, sebata, tevazua düşman bu sinsinin
Zehrinin tadı sanki bir parçası olmuş hissinin.
O zehrin tadı sarmış da bütün uzuvlarını…
Gözbebeğinde bile görürsün kıvılcımlarını…
O zehir seni kör ediyor, göremiyorsun.
Yerdekilerin iltifatına râm oluyorsun.
Bilineyim istiyorsun: “Hep öne geçeyim.
Övüleyim her fırsatta, ben tercih edileyim.”
İnsanlar küçülsün karşında, el pençe olsunlar.
Yemesinler yedirsinler, sana köle olsunlar.
Hele en tatlısı ki sözünün üstüne söz olmasın.
Sen söyle, sen buyur, başkası duyulmasın.
İnsanlar seni göstersinler, işaret etsinler.
Seni söylesin, seni bilsin, seni sevsinler.
Hele bir de tuttun mu birilerinin elinden
Değme gitsin artık, yok faziletlisi senden.
Kim bilir insanlar seninle nelere erecek?
Kim bilir vasıtanla Hak onlara ne verecek?
Sen olmasan olur muydu bunca güzellik?
Senin vesilenle bilindi zirvelerdeki yücelik.
Hafif de tevazu gösterirsen iş tamamlanır.
Artık senden daha cafcaflısını kim tanır?
İçinde çöreklenmiş yılan seni kontrol ediyor.
An be an bir bilinmez felakete sürüklüyor.
Mahzun ediyor faydalı sebepte bile sebepsiz
Neden, çünkü bu faydadan kendisi hissesiz.
Nama yazılmayacaksa bir şey gayrete ne gerek?
Çekilir o zaman köşesine o melun engerek.
Enerjin bitmiş gibi ortada hissiz kalıverirsin.
“Aşkıma, derdime ne oldu ki acaba?” dersin
Anla ki o sinsi düşman hayat kaynağın olmuş
Kalbinin içindeki özünün tomurcuğu solmuş.
Her tarafına öyle yayılmış ki zehrinin tesiri
Gıdan olmuş o zehir sen de o zehrin esiri
Ne yapsan elin kalkmaz, gerektiğinde gayret
Ancak o sinsi bilir nedir hakiki hizmet (!)
Dikkat et, senin bu üzerindeki bir afettir.
şöhretin ve sevgisinin sonu felakettir.
Çağın afeti ama kolay kurtulamazsın.
Bir bulaşıcı hastalık ki aşısını bulamazsın.
Aşısı bulunmaz kolay, hastalık her yerde.
Hiç yol bulamazsa deva nasıl ulaşsın derde?
Bir şartla ki hakiki sevgiyi bulacaksın.
Hiç çıkarsız sevenin sevgisi ile dolacaksın.
Ne makam, ne mevki olacak gözünde.
Ya susacaksın ya da hayır olacak sözünde.
İnsanların elindekinde ümidin olmayacak.
Ümidin merkezinde sadece Hak bulunacak.
Şu gidişat, şu akış sana ibret olarak yetecek.
Hayat kimleri götürdü, daha kimleri götürecek?
Tenhalar arkadaşın olsun, elbisen suskunluk.
Mahzun ol, tabii halin olsun durgunluk.
Görenlerin nefislerini uyandırma, aksine…
Kalbinden hüzün düşsün yüzünün aksine.
Yerine, zamanına, haline razı ol; isyan neyine?
Şu kadar ki isyanın sadece olsun kör nefsine.
Ufkun kardeşim, adını göklere yazmak olsun.
Yerde seni arayan sadece hatıranı bulsun.