Mevlânâ hazretleri şöyle buyurmaktadır:
«Gazab ve şehvet gibi hâller; insanı şaşı yapar ve ruhun istikâmetini değiştirir.»
«Garaz gelince, yânî insan garazla bakınca, hüner gizlenir. Gönülden kalkan yüzlerce perde göz önüne gerilir.»
«Rızâ ile bakan bir göz, hiç bir ayıp görmez. Garazla bakan bir göz ise, olanca kötülükleri meydana çıkarır.» (Mesnevi, beyit 331)
Demek ki, bir şahıs veya herhangi bir şey için insanda bir garaz peyda olduğu zaman, o garaz, insanın gözü ile baktığı o şahıs veya şey arasına perdeler halinde gerilir. Gerek aşırı sevgi ve gerek aşırı nefret yüzün-den olsun o perdeler, hakikatin görülmesine engel olur. Onun için, bir şey hakkında hüküm verileceğinde, önce ona karşı olan hislerden mümkün mertebe sıyrılmalı, tarafsız olmaya gayret edilmeli, ondan sonra hüküm verilmelidir. Aksi halde Mevlânâ’nın:
«Kadı, kalbinde rüşvet almaya karar verince zâlimi, zavallı mazlumdan nasıl ayırt edebilir?» (Mesnevi, beyit 332) ifadesindeki gibi, Hâkim’in alacağı rüşvet gözünün önüne dikilir. Mazlumun uğradığı ve aleyhinde hüküm verilmesiyle uğrayacağı mağduriyeti hiç bir zaman göremez.
O hâlin feci akıbetini ve Allah katındaki vehâmetini düşünemez?