
Hakan Albayrak, Birlige Adanmıs Yazılar, Yarın Yayıncılık, 376 Sayfa.
Taha Kılınç, Ortadogu’dan Notlar, Pınar Yayınları, 359 Sayfa.
Arap coğrafyası kaynayan bir kazan. Elbett e bu noktaya kolay gelinmedi. Kapitalizm çöktü, iddia edildiği gibi tarihin sonu gelmedi, tam aksine seyri değişti desek de sebeplerden yalnızca bir sebep söylemiş oluruz. Bütün bunlar çerçevenin büyük kısmı. Özelde ise Türkiye’nin yıllardan beri aşama aşama değişen ve gelişen Ortadoğu politikası var. Kaldırılan vizeler, oluşturulan yeni itt ifaklar ve en son Mavi Marmara hadisesi Müslüman Arap kardeşlerimize ufukta beliren bir ışık oldu. Ve yıllardır başlarındaki kuklalar ve hainler tarafı n dan bastırılan, zulüm ve işkence gören kardeşlerimiz artık sokaklarda. Şimdi bize de onlarla birlikte saf tutmak düşüyor. Hem kalben, hem zihnen, hem de bedenen. Bu ay kardeşlerimizin yaşadığı coğrafyada olan bitenleri anlamak için iki güzel kitap var elimizde.
Bunlardan biri Hakan Albayrak’ın ‘Birliğe Adanmış Yazılar’ı. 2006-2010 yılları arasında Yeni Şafak Gazetesinde yayınladığı yazılarını bir kitapta toplayan Hakan Albayrak, bu kitapla belki de beklediğimizden de yakın zamanda gerçekleşebilecek bir İslam Birliğine olan inancı güçlendirmeyi ve bu yolda çalışanların azimlerini kamçılamayı amaçlıyor. Kitabı okudukça Hakan Albayrak’ın 2006’dan bu yana yazdığı yazılardaki tespitlerin ne kadar doğru ve isabetli olduğunu anlıyorsunuz. Yukarıda dedik ya bu noktaya kolay gelinmedi diye. İşte ‘Birliğe Adanmış Yazılar’ bu noktaya hangi süreçlerden gelindiğini ortaya koyduğu için son derece önemli ve tam da bu zamanda okunması gereken bir kitap.
Diğer kitabımız ise bir dönem dergimizde de yazan Taha Kılınç’ın yeni kitabı ‘Ortadoğu’dan Notlar’. Ortadoğu konusunda tespitlerine güvenebileceğimiz kişilerden biri olan Taha Kılınç, daha evvel ‘Şam Kitabı’ isimli bir kitap da yayınlamıştı. Taha Kılınç, Şam-ı Şerîf’de devrimin ayak sesleri işitilirken bu sefer bir başka kitapla bütün Ortadoğu’yu ele alıyor. Kitap çoğu kez yaşanan bir olay üzerine yazılan yazılardan oluşuyor. Bu yönüyle de okuyucuya son derece canlı örnekler sunuyor. Bu örnekler, onu yaşayan insanları ilgilendirdiği kadar hepimizi ilgilendiriyor. Şam’dan, Bahreyn’den, Beyrut’tan yükselen bir sesin İstanbul’dan yankılanmaması mümkün değil.