
Abdurrahman Mert Şensöz. On beş yıldır bowling oynuyor. İşitme engelliler milli antrenörü. Ortaköy Korukent’in antrenörü ve kaptanı. Spor alanında yeni nesil gençler yetiştiriyor. Aynı zaman Türkiye Bowling milli takımında oynayan Abdurrahman Mert Şensöz’ü ve yaptığı sporu gelin yakından tanıyalım.
Özellikle “Abdurrahman” isminin kullanılmasını isteyen Şensöz’e Bowling’e nasıl merak sardığını sorarak başlıyoruz; “Böyle sizin gibi bir arkadaşım beni davet ett i. Gel bak bowling diye bir şey var dedi. On beş yıl oldu. Fenerbahçe’nin altyapısında başladım. Ondan sonra bırakamadım böyle bir tutku oldu. O zamanlar tabii bu şekilde gelişmiş bir bowling -ne top, ne delme, ne eğitim yoktu- 2000’de federasyonumuz kuruldu. Bowling Bocce ve Dart Federasyonu olarak birlikte kuruldu. 2000’den sonra bu oyun çok ilerledi Türkiye’de. Benim onun dışında yaptığım, burada bowlinge yeni başlayanlara ya da başlamak isteyenlere belirli temel kuralları göstermek. Beş adım sistemini gösteriyorum. Yaklaşık yirmi saatlik bir dersten sonra profesyonelliğe adım atmış oluyorlar. Lisans çıkartmak ya da bir kulübe girmek isteyen olursa yardımcı oluyoruz. Top alabiliyorsun, ayakkabı alabiliyorsun, çantasını alabiliyorsun böylelikle bir adım atmış oluyorsun.”
“Bowlingle içkiyi bırakanlar var!”
Açıkcası ben Bowling’in Türkiye’deki tarihini merak ediyorum. Türkiye’de yaygın değil gibi sanki... “Yani bunun nedeni şu anda beş yüz oyuncu var Türkiye genelinde; üçüncü lig, ikinci lig, birinci lig ve süper lig olarak. Türkiye genelinde her pazar ve pazartesi günleri aynı zamanda hakemler eşliğinde üçer oyun oynanıyor; dokuz haft a boyunca. O dokuz haft anın sonunda lig şampiyonları çıkıyor. En yüksek skoru yapanların.
ödülleri çıkıyor. 1. 2. 3. kupaları veriliyor. İlk sıradakiler Türkiye kupasına diğer sıradakiler federasyon kupasına, süper kupaya gibi çeşitli kupalara çağırılıyor. Bunu hep salonlar kendileri karşılıyorlar. Mesela şu an otururken şu organizasyonda yediğiniz, içtiğiniz dışında para almıyor federasyon. Bunun dışında lige herkes katılabilir biraz eğitim alan benim biraz önce söylediğim 20 saatlik bir ders eğitim alırsa en azından 3. ligden başlayabilir. 3.ligde ortalama 165. 9 haft a boyunca 165’i geçersen 3.lige çıkıyorsun. Sonra 175 yaparsan 2.lige çıkıyorsun sonra 185te 1.lig sonra 195 ve üzeri süper lige çıkıyorsun. Kış ligi bahar ligi diye gidiyor. Ligin birincisi Türkiye şampiyonu oluyor. Bunlar hep bireysel. Sadece yılda bir kez kulübünü temsilen Türkiye Kulüpler Kupası oluyor.” Abdurrahman Mert Şensöz birçok genç yetiştiriyor ve bu spor alanına çok hâkim. Bowlinge daha çok hangi kesimin ilgisi var, daha doğrusu camiamızın bowlingle arasının nasıl olduğunu merak ediyorum.
“Öncelikle maddi olarak biraz güçlü olmak lazım. Benim yirmi üç, yirmi dört yaşlarında öğrencilerim var. Bunların bowlingi seçmesindeki en önemli faktör elit bir tabakada spor yapmak istemeleri; küfürsüz, hakaretsiz. Dört beş kişilik grubum var. Onun dışındaki diğer arkadaşlarım inanç olarak çok aşırı dinci, sofu değiller ama Allah’a inanan insanlar. Benim grubumda Allah’a inanmayan bir arkadaşım var. Yeni öğrendim daha. Ona bir şeyler aşılamaya çalışıyorum. Otuz dört yaşlarında bir arkadaş. Onu da şöyle öğrendim; bir arkadaşımızın dinî nikâhı kıyılacaktı, ben yapmadım böyle dedi. Nedenini sorunca inanmıyorum dedi. Daha sonra arabadaydık, çukura girince “Allah!” dedi. Dedim hani inanmıyordun :) Bu konuda onunla sohbet etmek istiyorum. Öğrencilerim geldiklerinde mutlaka selam veriyorum. Ben “selamünaleyküm” dedikçe almaya başladılar. Nasıl davranırsan onu geri alıyorsun aslında. İçki içen bir arkadaşımız vardı. Antrenmanlara gelemiyordu. Çok da seviyordu bowlingi. İçki içtiği sürece iyi oynayamayacağını,takımda sıkıntılar olacağını söyledim. Direkt içkiyi bırak değil de, ona içkiyi bıraktırmanın daha yumuşak bir tarzını arayarak söyledim. İçkiyi bıraktırdım. Şu anda içki içmiyor.
Bir arkadaş sigarayı bıraktı yumuşak tavırlarımızla. Bizim federasyonda bunlara çok önem veriyorlar aslında. Yani saç, sakal, duruş vs öyle iyi oyuncusun ama alkol varsa kesinlikle almıyorlar. Ya da disiplinsizsen almıyorlar.Bunlara önem veriyorlar. Bu bizim için artı bir durum``
20 Yaşında Haber Spikeri...
Tufan Karak henüz 20 yaşında ve şu an TRT’de sunuculuk yapıyor. Bu kadar kısa zaman bu kadar çok başarıyı nasıl elde ettiğini sorduk.
En başta en merak ett iğim konuyla başlamak istiyorum ve ona bu yaşta nasıl spiker olduğunu soruyorum; “Evet, buna kimse inanamıyor, 20 yaşıma yeni girdim ama bir gerçek var ki haber spikeriyim. Yaşım 20 ancak neredeyse 3 senem dolacak medya sektöründe. Hep kamera önüne bir merakım olmuştu. Ben de kamera arkasından başlamayı tercih ett im… Profesyonel Kamera kursuna gitt im oradaki hocam Süleyman Kurt şu an Habertürk TV’de program yönetiyor. Beni stajyer olarak 6News Haber kanalına gönderdi… Ben orda yönetmen asistanı olarak staja başladım derken hop kendimi muhabir olarak buldum. Tabi bu süreç bu kadar da basite alınmamalı, orada yaklaşık 2 sene çalıştım. Muhabirlik, editörlük, seslendirme, sunuculuk yaptım.” Spikerlik zor bir gibi sanki… Meslekte kendine örnek aldığın bir kişi var mı? “Mehmet Ali Birand’ın yorumculuğunu, Cem Öğretir’in de sunumunu örnek alıyorum ama kısmen.” Bu yorucu süreç eğitim hayatını etkilemiyor mu diyorum; “Ben lisedeyken sektöre giriş yapmıştım tabi ikisi bir arada kolay olmadı. Şu an üniversiteyi dondurdum. İş hayatına öncelik verdim… Önümüzdeki sene eğitime ağırlık vermeyi planlıyorum.”
“Hemen “oldum” dememek önemli!”
Tufan’a, tecrübelerinden yola çıkarak medya sektöründe yer almak isteyen gençlere tecrübelerini aktarmasını istiyorum, şöyle diyor; “Medya gerçekten zor bir sektör… Öncelikle hangi mesleği yaparlarsa yapsınlar özgüven çok önemli. Kimsenin motivasyonunuzu düşürmenize izin vermemeniz gerek… Ve tabi ki hemen “oldum” dememek gerek çünkü medyada her geçen gün yeni bir şey öğreniyorsunuz.” Karak, tüm bunlarla birlikte üç tane de dil biliyor… “Dil öğrenmek benim için hobi diyebiliriz. 2,5 sene İspanyolca eğitimi aldım sonra İtalyanca biraz da lehçe var… Umarım ilerleyen yıllarda bu sayıyı artt ırmayı planlıyorum… Mesela muhabirlik yaptığım zamanlar sergi ve kokteyllere gitt iğimde İspanyolca ve İtalyanca röportajlar yapıyordum…” Ve ona Genç Dergi’nin klasik sorusunu soruyoruz; Dert… “Öncelikle yaptığım meslekte başarılı olmak benim için çok önemli daha doğrusu hakkıyla yerine getirebilmek, bunun derdini çekiyorum… Çünkü spikerlik o kadar basit değil. 20-25 saniye içinde doğru vurguyla doğru mimiklerle seyirciye haberi aktarmanız gerek… Ayrıca haberde ciddiyet çok önemli, bazen küçücük bir tebessümü bile haber kaldırmayabiliyor… Yaşım da genç olduğu için inanın o ciddiyeti korumaya çalışıyorum… Medya dedin... Benim için medya sanırım artık hayatımın olmazsa olmazı; çünkü bir kere medyaya girdiyseniz bir daha çıkmak istemiyorsunuz…”
Rap Müziğinde Güzel ‘Misal’
Resul Aydemir namı diğer Misal, hem hafız hem de müzisyen. Misal, askerliğini Afganistan’da yapmış. “Hafız olmam hasebiyle askeri kamp içindeki caminin imamlığı ile görevlendirildim. Afgan kardeşlerimizle öncelikle caminin tadilatını yaptık sonrasında camimizi hizmete açtık” diyor. Misal’in Nato Görev Madalyası bile var! Gelin onu yakından tanıyalım.
Resul’ün müzik serüveni 2001 yılında söz yazarak başlamış. “O yıl Amerika Afganistan’ı işgal etmişti ve içimi dökmek için o an elimden gelen tek şeyi yaptım buğz ett im ve hicvimi şiirlerime döktüm. O günden itibaren hep şiir yazmaya devam ettim hâlâ da ediyorum. O yıllar Rap müziğinde şaha kalktığı artık müzik marketlerinin rafl arında rap albümlerinin yavaş yavaş yer bulduğu bir dönemdi fakat yatılı okuduğum için eve bile haft ada 1 gün gidiyordum. Rap müziğe karşı hep bir ilgim vardı ve söz yazmaya başlamadan öncede fırsat buldukça dinlerdim. Afganistan’da askerliğimi bitirdikten sonra hem okuyup hem çalışmaya başladım 1 sene böyle geçti. Nisan 2011 de daha önceden tanıştığım bu işlere benim gibi merakı olan bir arkadaşımın vesilesi ile evde kendi imkânlarımızla bana solo birkaç parça yaptık. Bu amatör parçaları dinleyen dostlarım güzel tepkiler verdi ve artık profesyonel bir şeyler yapmam gerektiğini söyledi… Bu yüzden son parçam olan “Sukut-u Feryat”ı profesyonel ortamda kayıt aldık ve düzenlemesini de profesyonel arkadaşlar yaptı.”
“Müziğim gönüllere dert düşürmek için…”
Resul anlatıyor ama ben en çok merak ett iğim soruyu soruyorum; “Hafız olduğunu duydum. Müzik ile İslami hayat tarzını nasıl bir uyum içerisinde götürüyorsun?” “Rap müziğin kalıplarına girmiyor, onu kendi kalıplarıma sokuyorum, kendi süzgecimden geçiriyorum kendi potamda eritiyorum.” Nasıl yani! “Şöyle; Asla müstehcen konulardan bahsetmiyorum, sözlerimde küfür hatt a günlük argo bile kullanmıyorum, kimseye sataşmıyorum çünkü ben bu işi popülerlik, para ya da başka bir şey için değil Allah rızası için yapıyorum. Naçizane bildiğimi insanlara anlatmaya, ilmimin zekatını vermeye çalıyorum. Bunu yaparken de rap müziği araç olarak kullanıyorum. Gençliğimizin aşk, kadın, müstehcenlikten başka hiçbir şey içermeyen şarkıları dinleyip onları söyleyen insanlara özenmesi beni kahrediyor. Ben de elimden gelen şeyi “rap müziği” yapıyorum onların gönüllerine hitap etmek için. Sizin de sloganınız olan “gönüllere dert düşürmek” işine giriştik diyebilirim kısaca.”
Misal’in birbirinden güzel parçalarını dinlemek için: www.facebook.com/misalakahfz