M. Emin Kul
Çevremizdeki evliliğe niyet etmiş genç arkadaş ve yakınlarının büyük kısmının ilk sözleri “tanıdığın bildiğin iyi bir ev kızı var mı?” oluyor. Bu devirde ev kızı bulmanın Demirel ve Cindoruk’un sandığında Demokrat Parti’ye oy bulmaktan daha zor olduğunu anlatmaya çalışıyor, alışveriş merkezi kızlarının ise mebzul miktarda bulunduğunu söylüyoruz. Bu hal bugünden yarına oluşmuş bir dengesizlik değil tabii ki. Bir büyüğün söylediği “dışarıya alışmış kadını bir daha eve sokmak mümkün olmaz” hakikatinin tecellisini yaşıyoruz son çeyrek yüz yıldır. Bu hakikat; evli olup olmamakla, kariyer yapıp yapmamakla, tesettürlü ya da tesettürsüz olmakla da değişmiyor. Dergimizin bir sayısında kapak yaptığımız gibi alış veriş merkezi anaforuna kapılan her insan zaman içinde popülist ve küresel felsefenin gösterdiği yönde dönüşmeye başlıyor. Alış veriş merkezli hayat algısıyla aynı şeyleri giyen, aynı şeyleri yiyen, aynı şeyleri seyreden, okuyan dinleyen, tüm dünyada aynı tip insanlar var artık. Bu hamur çok su götürür, lafı uzatmayalım.
Buyurun meraklısına ev kızı ile AVM (Alışveriş Merkezi) kızını ayırmak için 10 fark:
Ev kızı börek, AVM kızı börekçi tarifi verir.
Ev kızı kitap, AVM kızı etiket okur.
Ev kızı çiçek, AVM kızı laf yetiştirir.
Ev kızı kaynanasıyla geçinir, AVM kızı kendi çocuğuyla bile geçinemez.
Ev kızı yemek, AVM kızı dedikodu yapar.
Ev kızını evinden çıkmak, AVM kızını çıkmamak rahatsız eder.
Ev kızı dikiş-nakışlı, AVM kızı itiş-kakışlı yerleri sever.
Ev kızı tasarruf, AVM kızı israf yapar.
Ev kızı kilo atmaya, AVM kızı hava atmaya çalışır.
Ev kızı huzur, AVM kızı sıkıntı verir.