• Reklam
  • Künye
  • İletişim
  • ABONE OL!
  • GENÇ'e Yazı Gönder
  • Atölye Çalışmaları
    • Yazı Atölyesi
    • Fotoğraf Atölyesi
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS
Kısa yoldan ABONE olmak

logo

  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
Anasayfa
  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
  • GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!
  • Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!
  • GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!
  • Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız
  • GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!
  • Kötülüre Karşı Farkındalık Şart
  • GENÇ Dergi Ekim 2024 Sayısı Çıktı!
  • Bazen Etkili Bir Kulüp, Bir Ömrü Işıldatır!
  • GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!
  • Çiçeği Erkeklere Kaptırdık
  • GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!
  • Güzel Olacağım Derken Ucube Hâle Gelmemek Lazım!
  • GENÇ Dergi Temmuz 2024 Sayısı Çıktı!
  • Renkli Propagandanın Ardında Çok Büyük Dramlar Var
  • ANASAYFA
  • Genel
  • Kol Bastı Bilmeyen Giremez

Kol Bastı Bilmeyen Giremez

14.03.2016 17:10
Genel
2381
Sami Yaylalı

Kolbastı bir delikanlı oyunuydu ne işi vardı üniversitede, hele böyle akıllı uslu gözüken gençlerin arasında.

Dursun Usta, ihtiyar hırdavatçı Kamil Usta ile komşudur. Ev komşusu değil, dükkân komşusu değil, iş komşusudur. İkisi de hayatları boyunca seyyardı. Her gün ikisi de işporta arabalarını evlerinden caddenin ucuna yakın bir yere kadar getirip Delibalta’nın durduğu yerde konaklatırlar ve akşama kadar birlikte rızık beklerlerdi. Onların muhabbetlerini görenler ta çocukluktan arkadaş olduklarını sanırdı; hatta mahalle kadınları arasında birbirlerinin torunlarını evlendirip dünür olacaklarının dedikodusu bile çıkmıştı. Bu dedikodular arşa çıktığı zaman kadınların aklına Delibalta’ya bu konuyu sormak gelir, o da her seferinde alakası olmadığını söylerdi.

Delibalta hakiki bir deliydi, baltası vardı fakat baltasıyla gezdiği görülmüş şey değildi. Asla gezmezdi hep aynı yerde durur, hep aynı yerde yaşar, hep aynı lambanın altında uyurdu yani, yeri sabitti asla değiştirilemezdi. Bu sebeple o civarda bir adres tarif edileceği zaman Delibalta’nın yanından sağa dön, Delibalta’dan sonra yüz metre ilerde gibi tabirler kullanılırdı. İşte bizim iki seyyar ustamız da işporta arabalarını Delibalta’nın sağına ve soluna koyarlar, kendilerini adeta belediyenin tahsis ettiği dükkâna yerleşmiş gibi hissederlerdi.

Dursun Usta’nın seyyar olduğundan, işporta arabası olduğundan bahsettik; ama ne ustası olduğundan bahsetmedik, Dursun bir kemençe ustasıdır. Müşteri olduğu zaman kemençe yapar ya da kemençe tamiriyle uğraşır, müşteri yoksa kemençesini eline alır ve çalmaya başlar bekle ki müşteriler gelsin. Hırdavatçı Kâmil Usta da Dursun Usta’nın kemençe sesine gelen müşterilerinden nasiplenir, onların evlerinde işlerinde bir eksiklerini fark etmeleri için malzemelerini kaldırımlara bile yayardı. Ekonomik kriz olduğu günlerde hırdavatçı Kamil Usta hem Dursun Usta’yı hem de Delibalta’yı sigaraya alıştırmıştı. Delibalta’ya sigaranın zararı olmadığı gibi bilakis yararı vardı, ağzının içindeki aft yaraları dumanın etkisiyle kapanıyor, adamcağız rahatlıyordu. Fakat aynı şeyi Dursun Ustaya söylemek mümkün değildi, sigara sesinin ahengini bozuyordu. Dursun Usta için ses önemliydi, düğünlerde horon tepileceği zaman kendisine iş çıkardı. Hem kemençe çalar hem de türkü söylerdi, millet onun sesiyle horon teper düğünlerini kutlardı.

Ekonomik krizin etkilerinin arttığı radyolarda söyleniyordu, Dursun Usta için bu kesinlikle doğruydu. Birileri kendisiyle röportaj yapacak olsa ekonomik krizin varlığını çok kötü hissettirdiğini, eve yiyecek ekmek götüremediğini bile söylerdi. Çünkü kemençe ustasına ne kemençe tamirine gelen ne de düğünümüz var gel sen çal da biz de horon tepelim diyen vardı. Fakat Dursun Usta’nın anlayamadığı şey hemen yanındaki can ciğer arkadaşı hırdavatçı Kamil Ustanın işlerinin neden hiç azalmadığıydı. Keser, kazık, testere, çivi gibi malzemeler habire satılıyordu. Aynı şey Delibalta için de geçerliydi ona da gelip geçenler para veriyor, hatta bazı günler Delibalta’ya yemesi için ancak padişah sofrasında yenecek yemeklerden getiriliyordu.

O gün sabah Dursun Usta, yine evinden isteksiz ve işin az olması korkusuyla çıkardı arabasını, Delibalta’nın oturduğu yere kadar oldukça yavaş bir şekilde götürdü. Delibalta her gün bir önceki günün gazetesine otururdu, öyle bir hassasiyeti vardı adamcağızın. Gazetelerin tarihini okuyacak bilgisi elbette yoktu ama gazete satan bakkaldan artan gazetelerden her gün birer tane almayı alışkanlık haline getirmişti. Dursun Usta’nın da alışkanlığı, bu gazetelerin manşetlerini okumaktı, o okur Delibalta anlarmış gibi dinlerdi. Gazeteleri yine her zamanki gibi okumaya başladı; fakat bugün manşetler aynıydı ve bir suikasttan bahsediliyordu. Enteresan olan şey, katil hemen yakalanmıştı ve bu katil Dursun Ustanın hemşerisi olan bir gençti. Manşetlerin altındaki resimlerde katilin fotoğrafı vardı. Fotoğraf kendi şehirlerinde yapılmış bir düğünde çekilmişti, bu fotoğrafta Dursun Usta’nın dikkatini çeken şey katilin fotoğraftaki duruşuydu. Adam güya düğünde oynuyordu ama oynadığı horon değil kolbastıydı. Kolbastı, düğünlerde oynanan bir oyun değildi bu oyunu delikanlılar oynardı genelde. Katil, bir Arjantinliyi’yi öldürmüştü. Galiba ölen Arjantinli önemli biriydi. Önemli bir Arjantinliyi hemşerisi olan bir gencin öldürmesi, ustayı hiç rahatsız etmedi. Ondan sonraki günlerde Dursun Usta Delibalta’nın üzerine oturduğu gazeteleri daha fazla merak ediyor, hatta bazen bir gün beklemeyi göze alamayıp eve ekmek götürecek kadar para kazanmamasına rağmen, o günün gazetelerini satın alıyordu bakkaldan. Haberler kötüydü, doğduğu yaşadığı ve büyük ihtimalle öleceği şehir hakkında ve o şehrin insanları hakkında kötü şeyler yazılıp çiziliyordu gazetelerde.

Olaydan on beş yirmi gün sonra iki tane modern giyimli genç gelip tam Delibalta’nın arkasına afiş asmaya kalkıştı. Onlar afişi asarken Delibalta hırdavatçı Kamil Usta ve kemençeci Dursun Usta hep birlikte izliyorlardı gençleri. Kamil Ustanın da okuması yoktu, afişte yazanları okuması için Dursun Usta’yı bekliyor Dursun Usta da gençlerin asıp gitmesini bekliyordu. Gençler, afişlerini astıktan sonra bu iki yaşlı ustanın afişe mukayyet olacağını düşünerek gittiler. Dursun Usta afişte yazanları okumaya başladı.

“Üniversite öğrencilerine kolbastı parti, kolbastı bilmeyen giremez!” Yazıyı okuyunca çok şaşırdı. Kolbastı bir delikanlı oyunuydu ne işi vardı üniversitede, hele böyle akıllı uslu gözüken gençlerin arasında. Hırdavatçı Kamil Usta hemen üniversitede okuyan torunundan –mahallelinin ilerde dünür olacaklarını düşünmelerini sağlayan torunundan- bahsetmeye başladı. Torunu da kolbastıya merak sarmıştı ha bire evde arkadaşlarını getirip hoplayıp zıplıyordu. Eski delikanlı kolbastısı gibi de değil, biraz daha düzelmişti oyun ama yine de kolbastıydı. Torununun okumuş adam olduğundan, delikanlılıkta gözü olmadığından, o oynuyorsa mutlaka bir hikmeti olduğundan uzun uzun bahsetti Kamil Usta.

Kemençeci Dursun Usta, kazançsız geçen bir günün ardından akşam eve gitmek yerine, afişte yazan adrese gidip üniversite öğrencilerinin gerçekten kolbastı oynayıp oynamayacağını görmek istedi. Adresteki yer Arjantinli’yi öldüren katilin gazetedeki fotoğrafının çekildiği salondu. İçeriye alınmayacağını biliyordu, çünkü bilmeyen giremez diye koca koca harflerle yazmışlardı, kapıya da afişe de. O nedenle camdan izledi içerde olan biteni, oynayanlar arasında yaşlılar da vardı. Muhtemelen bunlar da üniversitede hocaydı gördüklerine inanamıyordu.

Canı çok sıkılmıştı, her şeyi daha iyi anlıyordu şimdi. Kendi işlerini vuran ekonomik kriz değil, artık horonun oynanmamasıydı ve canlı kemençe dinlemek yerine kaydedilmiş müzikler dinleniyordu. Böyle giderse işi bitmiş olacaktı, dükkânı olanların bile bir bir kapattığı şu günlerde seyyar bir kemençeciye kim iş verirdi? Bu düşünceler içinde evine doğru yavaş adımlarla giderken bir öğretmen olan komşusu İrfan Bey’e rast geldi. Hal hatırdan sonra durumu anlattı. İrfan Bey koluna girdi ve Dursun Usta’ya kemençesini alıp birlikte bir yere gidebileceklerini söyledi.

Dursun Usta evden kemençesini alıp geldi, İrfan Bey’le birlikte iki sokak ileriye gittiler bu sokağa hiç girmezdi; zaten pek giren de olmazdı, çıkmaz bir sokaktı. Fakat bu sokak ilk kez gözüne güzel gözüktü, hanımeliler iğde ağaçları pek hoş kokular yayıyordu. Gökteki yıldızların hepsi sanki bu sokağın üzerindeydi düş görüyorum sandı bir an, işte o an İrfan Bey bu düş gördüren sokağın sakinlerinden birinin kapısını çaldı. Kapıya masmavi gözleriyle ince uzun bir adam çıktı, saçlarında ve kirli sakallarında hafif ağartılar vardı. İçeri geçtiler, ev sahibi fazla konuşmayı sevmiyordu bir iki hal hatırdan sonra odasından elinde bir gitarla çıka geldi. Dursun Ustaya kemençesiyle eşlik etmesini söyledi. Dursun Ustanın kemençesi kalite bir kemençeydi ama uzun boylu sanat yapacak bir kemençe değildi. Ev sahibine eşlik etmeye çalıştı, ilk anda seslerin hiç uyuşmadığını düşünüyordu; fakat kulağına yavaş yavaş sesler hoş gelmeye başladı.

İyice meşklenmeye başlayınca kendinden geçti, ev sahibi güzel sözler söylüyordu harf olan eliften, peygamberden bahsediyordu. O gece sabaha kadar çaldılar, İrfan Bey çoktan gitmişti. Dursun usta sabah olunca düş sokağının sakinini de yanına alarak arkadaşları Delibalta ile hırdavatçı Kamil Ustanın yanına gitti. Delibalta, bu kez gazetenin üzerine değil, kolbastı bilmeyen giremez afişinin üzerine oturmuştu. Hırdavatçı Kamil Usta, arkadaşı Dursun Ustayı arabasız ve yanında biriyle görünce şaşırdı. Kaldırıma oturdular ve çalmaya başladılar. Onların meşkine arkadaşları da katıldı hırdavatçı balta satıyor hatta her zamankinden fazla satıyordu. Delibalta müziği anlıyormuş gibi dinliyor, baltasını hırdavatçıya satması için veriyordu. Dursun Ustayla arkadaşı meşke devam ettikçe yanlarına toplananlar arttı, hatta Delibalta’nın üzerinde oturduğu afişi asan gençler bile gelmişti onları seyretmeye. Bu müzik çok hoşlarına gidiyordu, kemençe de çalıyordu; ama ne horon tepiyorlar ne de kolbastı oynuyorlardı. Dinledikleri müzik kalplerini de akıllarını da doyuruyordu. Delibalta’nın oturduğu gazeteler hala kriz mriz diyordu ama Dursun Ustanın krizi çoktan bitmişti…

BU YAZIYI BEĞENİN:

Yazar Hakkında

Sami Yaylalı

Bir nisan günü bin dokuz yüz seksen altıda dünyaya gelmiştir. Kimileri bu durumun bir şaka olduğunu düşünse de onlara aldırış etmez. Ölçü, Mevzi, Mizan gibi çeşitli kısa süreli fanzin dergiler çıkarmıştır üniversite yıllarında. Kül Öykü, Notos Öykü, Söz Ola, Mahalle Mektebi gibi dergilerde az da olsa öykü deneme şiir gibi çeşitli alanlardaki yazıları yayınlanmıştır. Ge...

Fikrinizi / Yorumunuzu Bizimle Paylaşın...

Son Manşetler

  • GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

  • Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!

  • GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

  • Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız

  • GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

  • Kötülüre Karşı Farkındalık Şart

  • GENÇ Dergi Ekim 2024 Sayısı Çıktı!

  • Bazen Etkili Bir Kulüp, Bir Ömrü Işıldatır!

  • GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!

  • Çiçeği Erkeklere Kaptırdık

  • GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!

  • Güzel Olacağım Derken Ucube Hâle Gelmemek Lazım!

  • GENÇ Dergi Temmuz 2024 Sayısı Çıktı!

  • Renkli Propagandanın Ardında Çok Büyük Dramlar Var

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • 11
  • 12
  • 13
  • 14
  • Tümü

Benzer Yazılar

Sahra-yı Kebir`i Nasıl Geçtim
Sahra-yı Kebir`i Nasıl Geçtim
Yorularak okunacak 500 kü...
"Erbakan da Aramızda Allahu Ekber…"
Önce tekbirler yükseldi k...
Kağıt Kokulu Yıllar
Kağıt Kokulu Yıllar
Dergimizin dosya konusunu...
Antigone
Antigone
Herhâlde tragedyanın başa...

Genç Dergisi 194. Sayı

POPÜLER YAZILAR

  • Son Eklenen
  • Çok Okunan
  • Haber Merkezi

Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!

GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız

Kötülere Karşı Farkındalık Şart

GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

GENÇ Dergi EKİM 2024 Sayısı Çıktı!

Genç Dergi Mayıs Sayısı Çıktı! 8431318

Bagamoyo Afrika... 4919179

Kasım Sayımız Çıktı! 3490751

Hangi Filmi Neden İzleyelim? (Özel Çalışma) 1187329

Bkz: Doğu Türkistan 421257

En Güzel Cuma Hediyeleri! 287487

10 Soruda Sen Kimsin? 275895

31.12.2024

GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

01.12.2024

GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

01.11.2024

GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

02.10.2024

GENÇ Dergi EKİM 2024 Sayısı Çıktı!

01.09.2024

GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!

31.07.2024

GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!

20.06.2024

Dertle Yüzleşince Dertler Yüzleşince

Tüm Videolar

Video GENÇ

En Önemli Yetenek: Sunum!
Takip Edin

GENÇ Twitter Akışı

@gencdergi kullanıcısından Tweetler
TÜM FOTOĞRAFLAR

FOTOĞRAF GALERİSİ

  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
TÜM YAZILAR

GENÇ BİLİM

  • Yazmak Üzerine Bir Swot Analiz
    İnsanlığın tekâmül süreci...
  • Adâb-ı Muâşeret Hastalıkları ve Edebî İyilik Hâli
    Âdâb-ı muâşeret hastalıkl...

GENÇ FACEBOOK AKIŞI

Genç Dergi

İLETİŞİM

Reklam
ABONE OL!
Künye
Yazarlar
İletişim

GENÇ'ten

GENÇ'e Yazı Gönder
Yazı Atölyesi
Fotoğraf Atölyesi
Psikolojik Danışman
Ödüllü Test










GENÇ Bilişim © 2006 - 2025 . Tüm Hakları Mahfuzdur.
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS